BÖLÜM-42

6 0 0
                                    

          Burcu sabah erkenden uyandırınca hayatının en güzel uykusunu çektiğini fark etti Sinem. Çıplak uyumak çok hoşuna gitmişti ve kendini müthiş zinde hissediyordu. Burcu yataktan kaldırıp hemen banyoya soktu. Burcu bu kez küvet yerine duşa sokarken " Kese yok mu?" diye sordu. Burcu üstündeki bornozu çıkarıp asarken " Her zaman olmaz kese. Üç dört günde bir kirlenince" dedi. Buncu da çırıl çıplaktı.

           Suyu açıp bu kez sadece lifi köpürtüp bastına bastıra sürerken Sinem " Burcu tatlım oranın temizliğini bundan sonra ağda ile yap olur mu? O zaman çirkin görünmez. Pırıl pırıl pamuk gibi tertemiz olur" dedi. Burcu utanıp kızararak " Çirkin mi görünüyorum bilemedim. Azıcık uzasın öyle yaparım. Senin gibi olmaz ama" dedi üzgün üzgün. " Utanıp üzülme tatlım. Sen de çok güzelsin. Benimki gibi olmaz zaten. Benimki hep böyle temizlik yapmam ben ama sen ağda ile alırsan hep benimki gibi güzel görünür" deyince kızın yüzü yine aydınlandı.

           Burcu banyodan çıkardıktan sonra yine vücut kremini tepeden tırnağa sürmeyi ihmal etmedi. Krem faslını bitirdikten sonra makyaj masasına oturtup saçlarını da kuruttuktan sonra elleriyle giydirip " Sen boyanı yaparken ben de kahvaltını hazırlayayım. Çok boyama emi pek çikin oluyon" deyip Sinem'in cevap vermesini beklemeden bornozunu giyip çıktı. Sinem yine kızın arkasından gülümseyerek bakakaldı.

          Makyaj masasına oturduğunda aynadan yüzünü ışıl ışıl görünce kıza hak verip makyaj yapmaya kıyamadı. Gözlerine kalem çekip dudaklarına biraz parlatıcı sürüp azıcık nemlendirici yaparak makyajı tamamlamış oldu. Evdeki ilk kahvaltı da muhteşemdi. Burcu masayı donatmıştı. Birden fena halde aç olduğunu hissedip saldırınca " Kıtlıktan çıkmış gibisin. Azıcık yavaş böyle yersen hemencecik kıçın başın yayılıverir. Azıcık ortayı bul" dedi Burcu. Sinem gene utandıysa da kız haklıydı.

         Korna sesini duyar duymaz evden çıkınca ilk iltifat ihtiyarlardan, Holdinge varınca da Sırasıyla, Melek hanım, Nazen ve Merve'den, daha sonra toplantıya gelen Seher ve Selma'dan gelmişti. Selma " Işıl ışıl bahar gibisin. Huyunu tüyünü bilmediğim için bir şey söylememiştim ama bu halin çok tatlı. Holding yönetim kurulu başkanı olsanız da her şeyden önce çok tatlı bir genç kızsınız. O ağır makyaj hiç yakışmıyordu. Harika olmuşsunuz" dedi.

           Sinem " Teşekkür ederim Selma Hanım. CV' nizde hobi olarak stil danışmanlığı yaptığınız yazıyordu. Gardırobumu tamamen yenilemeye karar verdim. Seher Hanım, Selma' nın söyledikleri sizin içinde geçerli sanırım. İkiniz de bendensiniz. Yarını kendimize ayıralım. Kendimize Muhteşem birer gardırop yapalım. Bu arada Selma Hanım Şu Burcu'nun yani benim bakıcımın kimlik kartı. Kızın sigorta başlangıcını yapalım. Ayrıca Derya bir ara gidip kızın vekâletini alsın. Bankada hesap açıp maaşlarını oraya yatırsın. Birde kıza sağlam sağlık sigortası yapılmasını sağlayın" dedi.

          Selma ve Seher ile günlük görüşmelerini tamamladıktan sonra ikinci önemli konuyu çözmek üzere İhtiyarların odasına geçti. İkisi karşılıklı oturmuş kahvelerini yudumluyordu. Sinem ikisinin de yanaklarına birer öpücük kondurduktan sonra Kemal Beyin makam koltuğuna geçip telefona uzanarak " Melek hanım Lütfen Prof. Dr. Can ATAKLI' yı bağlar mısınız görüşmek istiyorum" dedi.

          İhtiyarlar meraklanmıştı. Telefon çalınca " Alo Tonton Can' la mı görüşüyorum?" dedi. Sinem cümlesini bitirir bitirmez " Bana Tonton Can deme diye kaç kere söyledim sanaaaaaa" diye bağırınca ahizeden çıkan ses ihtiyarların koltuklarına kadar gitmiş, Sinem ahizeyi kulağından uzaklaştırmak zorunda kalmıştı. " Ne bağırıyon be bacak kadar çocuğa. Hem tontonsun işte tonton noolcak?" deyince ihtiyarlar kahkahalarını tutamamışlardı.

SIRA DIŞI YAŞAM ÖYKÜLERİ-2 ( KAYIP FORMÜL )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin