BÖLÜM- 63

8 0 0
                                    

        Güne Burcu'nun her zamanki cıvıl cıvıl " Günaydın " diyen sesi, ışıl ışıl sıcak gülüşü ile uyandı. Her sabah olduğunu gibi yine kalkar kalkmaz banyoya yollandılar. Sinem merakla kızı izliyor, geceyi anımsatacak bir şeyler arıyordu. Burcu hiçbir şey olmamış gibi her zamanki rutinindeydi. Denemek için biraz yokladıysa da yine her zamanki gibi sınırda kalça hareketiyle kendini uzaklaştırıp normal işine devam etti. Aynı tavır ve hareketleri yatakta vücudunu kremlerken de sürdürüp makine ile saçlarını kurutarak giydirirken de sürdürdü.

         Sinem kızın bu tutumuna çok sevinmişti. Kız maharetli, sadık ve aynı zamanda akıllıydı. Sade makyajını tamamlayıp Burcu'nun hazırladığı besleyici kahvaltıyı da zevkle midesine indirdikten sonra SİSER'e geçti.

         Siser'de baş döndüren bir hareketlilik vardı. Bir yandan laboratuarlar kuruluyor, öte yandan makine ve donanımların testleri yapılıyor, Bilişim mühendisleri tüm sistemi otomasyona almak için harıl harıl çalışıyor, Her şeyden önemlisi çalışanların tamamı kâğıtsız çalışma ortamına alışmaya çalışıyordu.

         Milletin oradan oraya arı gibi vızıldamasını seyredip revir'e uğradı. Meral, Serap, Canan üçlüsüne biraz takıldı. Meral " Sinemcim her şey iyi hoş da şu kâğıt kalem yasağın çılgınlığın zirvesi yaaa. Reçeteyi nasıl yazayım?" diye sordu. Sinem " Sen ne reçetesi yazacakmışsın? E-mail ile hastaneye yolla oradan yazsınlar. Buranın kayıtlarda geçmesini istemiyorum. Hem tablet olayına alışırsanız gerçekten çok rahat edeceksiniz" deyince Muzip muzip gülümseyerek onlara kulak misafiri olan Serap Hemşire " Sinem Hanım bakma sen Dr. Meral'in sızlanmasına valla pek eğlenceli. Tüm bilgiler elinin altında. Yürürken bile her şeyi takip edebiliyorsun. Dr. Meral cep telefonunu bile kullanmayı beceremez de zor geliyor. Alışır alışır" diye kıkırdarken Dr.Meral ona azıcık sinirli sinirli bakmış, Serap hiç oralı olmayıp kıkırdamasına devam etmişti.

         Selma Sinem'e Siser için muhteşem bir sekreter bulmuştu. Mine hem sekreterliğini yapacak, hem de asiste edecekti. Kız boyu ve vücuduyla değme mankenleri elinin tersiyle silip atacak güzellikte olduğu kadar zekâsı ve pratik çözümleriyle de fark atıyor, İngilizce, Almanca, İtalyanca ve Arapça' yı ana dili gibi konuşup anlık çeviri bile yapıyordu. Özel bir üniversitenin halkla ilişkiler bölümünü birincilikle bitirmiş Memur bir ailenin kızıydı. Kız alacağı ücreti duyduğunda baygınlık bile geçirmişti.

         Sekreteri Mine Sinem'i gülümsedikçe güller açan gamzeleri ve sevgi dolu bakışlarla karşılayıp " Günaydın Sinem Hanım Mutlu Sabahlar" diyerek kapısını açtı. " Günaydın Mine. Bu gün için planlanmış bir faaliyetim var mı?" diye sordu " Hayır yok Sinem Hanım" deyince " Saat 11' de Prof ADA ile görüşmek istiyorum. Kendisini bilgilendirme bana hatırlat yeter. O saate kadar rahatsız edilmeyeyim olur mu?" " Peki Sinem Hanım ben kahvenizi getireyim"

         Mine kahve için çıkarken Sinem masasına çantasını bırakıp biraz yaklaştığı tavandan tabana akıllı cam olan tarafa dönüp Gölün muhteşem manzarasını izledi. Mine Kahvesini masasına bırakıp çıktıktan sonra da masasına oturup kılı kırk yararak Cevdet SOLEY, Nihat ODABAŞI ve Filiz KANDEMİR dosyalarını tek tek elden geçirip zamanını yine sorulara cevap bulmaya adadı. Dr. KANDEMİR' in son altı aylık IP trafiğini izlediğinde birkaç kişiye mail attığını bulup üzerine yoğunlaşınca kızının adına açılı bir mail hesabında Dr. KANDEMİR'in çalışmalarını bulup kendi bilgisayarındaki yerine indirdi. Cevdet SOLEY'' in emanet dosyasında eksik kalan sadece Dr. Nihat ODABAŞI çalışmalarıydı.

        Dosyalarını kapatıp Tonton CAN'ı arayarak Dr. KANDEMİR' in son durumu hakkında bilgi aldı. Tonton Can " Kadın müthiş, hayat dolu, vücut tamamen toparladı. Sorunsuz menopozu dışında problemi kalmadı. Her geçen gün beyin fonksiyonları da gelişme kaydetmeye başladı" dedi. Sinem Sevinçle " Tontonum benim yerim senin tonbiş yanaklarını. Ziyaretine gelen giden oluyor mu?" diye sordu. " Kızı geldi hafta sonu. Kızını tanıdı. Bir görsen nasıl öpüşüp koklaştılar. Kızı da seni sorup duruyor. Uçurumun kenarından aldı beni, canımdan çok sevdiğim annemi geri verdi nasıl teşekkür edeceğim ben deyip duruyordu. Başka gelip giden olmadı kızım" dedi. Tonton. Sinem merakla " Dostları, arkadaşları, akrabaları filan yok muymuş?" diye sordu. " Tatlım Dr. KANDEMİR İstanbul'da yaşamış hep. Dost arkadaş çevresi ordaymış. Senin hassasiyetin nedeniyle durumu hakkında kimseye bilgi vermedik. Ankara' daki dostları da çalışma arkadaşlarıymış ama onlardan da arayıp soran olmadı. Bir Kardeşi varmış İstanbul'da. Özel bir bakım evinde yatar hastaymış. Geleni gideni yok yani " dedi. Sinem üzülmüştü. " Buradaki dostlarından ziyaretine gelen olursa sakınca olmaz değil mi?" diye sorunca Tonton Can " Ne sakıncası olabilir ki. Kadın sapasağlam. Üstelik tanırsa bizim için daha iyi olur" dedi. Sinem sevinçle " Kadını birazcık süsleyiversinler o zaman bu gün çalışma arkadaşlarıyla ziyaretine gelebiliriz " deyince " Geleceğiniz zaman haber verin. Nörolog ve psikolog hazır olsun" dedi tonton Can.

         Sinem Tonton CAN' ı Dr. Meral' konusunda biraz kızdırdıktan sonra telefonu kapattı. Mine kapıyı çalıp içeri girerek " Özür dilerim Sinem Hanım Saat on bir olmadı ama Prof. ADA " Mine İskeleye kadar yürüyüp biraz hava alacağım biraz kafamı dağıtıp toplamam lazım " diyerek aşağıya indi. Bakın İskeleye gidiyor. Haber vereyim dedim"deyince " Teşekkür ederim Mine. Ben onu iskelede yakalarım" dedi Sinem toparlanmaya başlarken.

SIRA DIŞI YAŞAM ÖYKÜLERİ-2 ( KAYIP FORMÜL )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin