Başbakanlığa giderken yanına hiçbir şey almadı. Sadece refakat için Av. Sami YILMAZER yanındaydı. Tam saatinde Başbakanın odasına alındılar. Başbakan Sanayi ve Ticaret Bakanı, Enerji ve tabii kaynaklar bakanı, Maliye Bakanı ve BDDK başkanı ile tanıştırdı.
Tanışma faslından sonra oval toplantı masasına geçtiler. Başbakan " Sinem Hanım Randevu talebinizin bor imtiyazı konusu ile ilgili olduğunu düşünüyoruz. Yanılmıyoruz değil mi?" diye sordu. " Evet Sayın Başbakanım" dedi. " Arkadaşlarımın soruları olacak. O halde Bu toplantıyı bir açık oturum gibi kabul edebilir miyiz?" diye sordu Başbakan. "Elbette efendim böylesi daha iyi olacak. Ancak sorulardan önce sadece sizinle ve Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanının bir arada olduğu toplantı talebim olmuştu. Katılım oldukça geniş tutulmuş. Gerekçesi konusunda bilgilendirebilir misiniz?" diye sordu.
Başbakan " Kusura bakmayın. Sayın Ticaret Bakanı Toplantı konusunun Bor ve türevleri olduğunu öğrenince Eskişehir'de bulunan Metalürji tesisleri konusunda görüşlerinizi alacak. Sayın Maliye Bakanı Holdinginizin ve Şahsi Varlığınızın durumu hakkında toplantı öncesi bize bilgi vermişti toplantıya katılımını ben rica ettim. Borsa Başkanı da Muhteşem öngörünüz ile ilgili sakınca görmez iseniz birkaç soru soracak. BDDK başkanı da elimizdeki bankalar ile ilgili fikirlerinizi talep edecekti problem olur mu?" dedi.
Sinem gülümseyerek " Ah elbette problem olmaz. O zaman önce fikirlerimi arz edeyim " diyerek önce BDDK Başkanına döndü. " Sayın BDDK başkanım. Banka almam. Hiç bilmediğim bir konu. Elinizdeki bankaları 6 ay içinde satmalısınız. Alıcı bulamaz iseniz benim gibi yapın. Kulvarı aynı olan beş tanesini birleştirip başına da tam yetki ile profesyonelini atayın. Kadıncağıza masa sildirmek yerine yetkilendirip atamasını yaparsanız ülkenin beşinci büyük bankasını oluşturursunuz. Satmanıza da gerek kalmaz" dedi.
Borsa Başkanına dönüp " Size gelince Sayın Borsa Başkanım muhteşemsiniz. Lütfen bir şekilde açığa alım ve satımların önüne geçiniz. Malumunuz geçen operasyonumda bana Arzdaki hisse miktarından % 32 fazla satıldı. Hatalı işlem olarak düzeltmeseydiniz ciddi bir ekonomik sorun ile karşılaşırdık. İyi niyetiniz nedeniyle şikâyetçi olmadık. Ellerinde olmayan malı nasıl alıp satabiliyorlar çözemedim. Tahta kapamalar ile hisselerin günlük tavan ve tabanlarına sınırlama getirirseniz tokatçılardan da kurtulmuş olursunuz bu konular dışında sıkıntı göremedim" dedi.
Sıradaki Maliye bakanına dönerek Sayın Maliye Bakanım " Holdinge ilk başladığımda holdingi bağımsız bir Mali müşavirlik kurumuna sizin metotlarınızla denetlettirdim. Hayli de ilginç sonuçlar alıp A.Ş. birleştirmeleri ve iştiraklerden kurtulma kararlarını bu şekilde aldım. Kurumun Mali raporunun hiçbir yasal yaptırımı filan yok. Konuyu özelleştirmeyi düşünün bence. Hem çifte denetime almış olursunuz hem de iş yükünüz azalır. Ayrıca yurt dışındaki varlıkların ülkeye geri dönüşümü üzerinde bir çalışma yapmalısınız" dedi. Hemen ardından " Son olarak Sayın Ticaret Bakanım. Eskişehir'deki o köhne metalürji tesislerini kaça satmayı planlıyorsunuz?" diye sordu. Ticaret Bakanı hemen " Ekspertizler toplamına 37 milyon dolar değer biçti" dedi. Sinem " Ekspertizleriniz kamu görevlisi miydi?" diye sorunca Bakan " Evet " dedi. Sinem " Memurlarınız sizi fena kandırmışlar Sayın Bakan. Bor imtiyazını verirseniz 13,2 milyon dolar veririm. O da sadece binaların ve arsanın değeri. İçindekileri tamamen söküp Demir çelik fabrikalarına hurda olarak satabilirsiniz. Zira hiç biri beş para etmez. Sayın Başbakanım bunlar ile ilgili fikirlerim bu kadar sorunuz yoksa şimdi asıl konumuza dönelim mi?" dedi.
Başbakan gülümseyerek " Soru sormaya gerek kalmadı zaten. Bor ısrarını ve size sunulan teklifi niye beğenmediğinizi ve sonucu söylerseniz daha iyi aydınlanacağız galiba" dedi. Sinem gülümsemesini eksiltmeden " Elbette Sayın Başbakanım. SERENLİ Holding İnşaat A.Ş. hariç tamamen üretime yönelik çalışmaktadır. Holding merkezinde yaptığım yeniden yapılanma sırasında oluşturduğum koordinatörlükler bir çalışma yaparak kuruluşlarımızın yaklaşık 300 kalem Bor ürünü kullandığını, bunların da % 67 sini ithal ettiğini tespit etti. Ben de şahsi servetimden yaklaşık 50 milyon dolar civarında harcayarak SİSER A.Ş. yi kurdum. Bu kuruluş tamamen bir AR-GE kuruluşu olup birkaç ay gibi kısa bir sürede yaklaşık 13 kalem ürün için tescil ve patent aldı. Kırka tesislerinizin bitişiğindeki saha bizim ve dünyanın en kaliteli bor yataklarına sahip saha. Üretim izni talep ediyorum. % 51 devletin, % 49 sizin önerisine sıcak bakmam mümkün değil. Bu gün bakanlarını aldatan bürokratlarınız yarın bana kim bilir ne yapacaklar. Sizler yarın seçilemez iseniz yerinize gelecekler bana sizin gibi davranabilecek mi? Tamamen muamma. Böyle riskli bir yatırımı yapmam. Yani dizginlerini elimde tutmadığım ata binip yola çıkmam. Kırka 'daki tesisiniz yılda bir milyon dolar gelir sağlıyor. Benden ayda 500 bin dolar talep etmenin mantığını zaten hiç çözmüş değilim. Bir kuruş vermeyeceksiniz, üretimin % 51'ini size vereceğiz bir de üstüne ayda 500 bin dolar alacaksınız. Böyle bir mantık ne görülmüş ne duyulmuştur. Resmen keriz yerine konulduk. Sanıyorum Sinem SERENLİ 'de para bol mecbur alacak mantığı işlemiş" diyerek Ticaret bakanına dönüp " Sayın Ticaret Bakanım Bosna Hersek ve Makedonya'nın konu ile ilgili yatırım teşvikleri hakkında bilginiz var mı? Sayın Tabi Kaynaklar Bakanım Aynı Ülkelerin bor durumu nedir biliyor musunuz?" dedi Sinem
Ticaret Bakanı " Evet bedava arazi, bedava saha, 10 yıl % 50 Enerji ve vergi indirimi teşvik ediyorlar" dedi. Enerji Bakanı da " Bizim kadar olmasa da ülkeleri çapında oldukça da önemli bor yataklarına sahipler ve ihraç izinleri de var" dedi
Başbakan araya girerek " Sinem Hanım ne demek istediğinizi açık söyler misiniz?" dedi. " Elbette Sayın Başbakanım. Samimi bir ortam oluşturduğunuz için konuşuyorum ortam böyle sıcak ve samimi olmasaydı cevap bile vermezdim. Buraya gelirken teklifinizdeki hisse oranlarına ve ihracat yasağına razı olmayı düşünüyordum. Metalurji tesislerinin ekspertiz değerleri konusunda Sayın Bakanın yanıltıldığını öğrenince vazgeçtim. Sadece İhracat yasağına razıyım. Sayın Başbakanım, Sayın Maliye Bakanım lütfen söylermisiniz size acil gerekli miktar nedir?" dedi.
Başbakan ve Maliye Bakanı birbirlerine bakışınca Sinem devam etti. " Lütfen birbirinize bakışmayın gayet samimi bir ortam içerisinde konuşuyoruz. Ayrıca MİT Müsteşarı ile evli olduğumu da unutmayın. Yani zaten yasal olarak sır veremem değil mi?" diye gülümseyince Başbakan'ın işareti ile Maliye bakanı " 75 Milyon Dolar" dedi.
Sinem hemen " Sayın Başbakanım bedel Kırka sahası için çok fazla Tavşanlı sahamı' da eklerseniz veririm. Tavşanlı'ya 10 yıldan önce açılmayacak şerhi koyabilirsiniz. Sayın Bakanın metalürji tesislerini de söylediğim fiyata alırım. Teklifim bu günden itibaren 10 iş günü geçerlidir. Saha üretim izni verilmez ise bir yıl içinde tüm A.Ş.lerimi satıp balkanlara gideceğimden adınız gibi emin olabilirsiniz" dedi.
Başbakan şaşkınlıkla " Tehdit mi? Şantaj mı? Ne algılayalım" derken " Bizimkiler 10 günde iki satırı bir araya getirip sözleşmeyi bile yazamazlar " dedi Maliye bakanı. Sinem önce Başbakana " İkisi de değil sayın başbakanım. Ne haddime düşmüş devletimi tehdit etmek ya da şantaj yapmak. Sadece bilgilendirme ve gerçekten de çok ciddiyim. Zira aldığım 12 patenti herhangi bir yerde altı ayda üretimine geçirim ve o 75 milyon doları da bir yıl içinde kasama atarım" dedikten sonra Maliye bakanına dönüp " Sayın Bakanım sizinkilerin beceriksizliği de sizin sorununuz. Avukat Derya TUNALI' nın firmasından danışmanlık hizmeti alabilirsiniz. Bürokratlarınız engel çıkarmaz ise üç günde tüm yasal prosedürü tamamlayacaklarından eminim" dedi.
Enerji ve Tabii kaynaklar bakanı araya girip " Sinem Hanım kazanç konusunda doğru söylüyor Sayın Başbakanım" dedikten Sonra Sinem'e " Sinem Hanım Avukat hanımın şirketi de sizin değil mi?" diye sordu. Sinem " Şirket benim ama kadının beyni benim değil. Ücretini ödeyene hizmet verir" dedikten sonra Ticaret Bakanına " Sayın Ticaret Bakanım. Satışı yapılacak tesislerin birer Bilgi formunu faks ederseniz Koordinatörlüklerim üzerinde hemen çalışmaya başlarlar" dedikten sonra Başbakan'a dönerek " Sayın Başbakanım Saat:19.00 ve sürem doldu. İzninizle" diyerek herkesi şaşkın bakışlarla bırakarak vedalaştı. Avukat Sami YILMAZER toplantı boyunca keyifli keyifli Sinem'i izlemişti. Çıkışta da anlından öperek tebrik etti. Birlikte Hastaneye yollanıp Kemal Bey'i ziyaret edip müjdeyi verdiler. Kemal Bey çok mutluydu. Bir süre sohbet ettikten sonra Kemal Bey Sinem ile özel konuşmak istediğini söyledi.
Herkes çıkınca Kemal Bey " Yavrum Kızım. En büyük arzum ömrümün son deminde bebeğimi kucağıma almaktı. Sakın bir şey söyleme ben kendimi biliyorum. Hiç iyi değilim. Senden bir tek ricam var. Lalem ve Bebeğimiz sana emanet. Onları kızımın yanına yaban ellere yollama. Zaten Lale' m de beni bırakıp gitmez ama ola ki kızını kırmak da istemeyebilir. Bebeğimin gavur adetleriyle büyümesini istemiyorum. Bir de bana bir şey olursa vasiyetim odamdaki kasada. Sana şifre gerekmez zaten değil mi" diye gülümseyip öksürürken bir şeyler söylemeye niyetlenen Sinem'i işaretle susturup " Deme bir şey. Seni öbüründen çok sevdim. Beni ancak buradan eve çıkarsam ziyaret etmeni istiyorum. Söz ver beni burada bir daha ziyarete gelmeyeceksin. Hadi Söz ver" dedi güçlükle konuşarak.
Sinem'in gözleri doldu. Damlaların düşmesini güçlükle zapt ederek boğulan ses tonuyla " Emanetin emanetim babacığım. Canım pahasına korurum ve bir daha seni Hastanede ziyaret etmeyeceğim. Evde bekleyeceğim ve sen de sağ salim geleceksin. Yoksa o tonton Can'ın pos bıyıklarını yolarım " dedi gülerek. " Tatlı kızım benim. Hadi git şimdi. Lalemi yolla bana" dedi Kemal Bey de gülümseyerek.
Kapıdan çıkarken Lale Hanım'a içeriyi işaret etmiş, Lale Hanım içeri girer girmez de zapt edemediği gözyaşları ard arda yanaklarından süzülüvermiş, kendini Av. Sami Bey'in kucağına atmıştı. Koridorda bekleyen Tonton Can'a gözlerini dikince " Yapılabilecek her şey yapıldı inan bana. Belki birkaç gün o kadar" dedi Tonton Can. Konuşmadı Sinem. Sadece ard arda süzülen gözyaşlarını elinin tersiyle silmekle yetindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRA DIŞI YAŞAM ÖYKÜLERİ-2 ( KAYIP FORMÜL )
Ficción GeneralSina Amerika'da doğup büyüyen, Stajını NASA'da tamamlayan Bilgisayar donanım ve yazılım Mühendisiydi. Babası Cevdet SOLEY ise Türkiye' nin yetiştirdiği önemli bilim insanlarından biriydi. Sinem eğitimini Avrupa'da tamamlayan moda tasarımcısıydı. Bab...