28.Bölüm

46.5K 1.3K 73
                                    


Uzun bölüm yazmaya alıştım. Az biraz zorluk çeksem de yazabiliyorum. Umarım bu bölümü de seversiniz. Beril'i iyi yansıttığımı düşünüyorum. Keyifle okuyun...

Ayrıca kurgu hakkında neler düşündüğünüzü çok merak ediyorum. Lütfen benden yorumlarınızı esirgemeyin...

Gözlerimi hastanede açtıktan iki gün sonra eve gelmiştik. Ağır bir grip geçirdiğimi söylemişlerdi. Az yemek yediğim için vücudum hastalığa dayanamamış. İlaç vermelerini beklerken hastanede yediğim serum haricinde hiçbir şey vermemişlerdi. Doktorun bu durumda ilaç kullanamayacağımı söylemesi anlamsız gelse de bir şey dememiştim.

İşkillenip Nur'a ciddi bir şeyim olup olmadığını sormuştum tabi. Fakat mühim bir şeyimin olmadığını söyleyince doktorun söylediklerine aldırış etmedim. Kendimi geçen iki günden sonra daha iyi hissediyordum. Biraz da olsa yorgunluğum kalmıştı sadece...

O da birkaç güne geçerdi. Tüm hastalığım boyunca Murat'ı hiç görmemiştim. Hastaneye gelip beni gördüğünü söylemişti Sevim teyze. Fakat gözümü açtığımdan beri onu hiç görmemiştim. Bu durumdan şikâyetçi değildim. Onun yokluğuna varlığından daha çok alışmıştım. Aynı evde olmamıza rağmen onu yok saymak kolay oluyordu.

Sabah kahvaltısını yaptıktan sonra odaya çıkmak yerine bahçeye çıkmak istedim. Fakat havanın serinliği vazgeçmeme sebep oldu. Salonun koltuklarında oturup uzun cam kapılardan dışarısını seyretmeye başladım.

Yemek yemenin verdiği rahatlıkla şişen karnımı sıvazladım. Üzerimdeki badiye rağmen hafif şişkinlik kendini belli ediyordu. Yemek yemeye başladıkça göbeğim büyüyordu.

Sanırım bu kilolar benimle kalacaktı.

Bahçedeki düz çimenlere baktıkça can sıkıntım artmaya başladı. Hiçbir hareketlilik yoktu. Artık bu durgunluk canımı sıkmaya başlamıştı. Nur da yanıma gelmiyordu. Gözümü açtığımdan beri bana biraz garip bakıyorlardı.

Sürekli Sevim teyzeyle gizli köşelerde fısır fısır konuşuyorlardı. Beni çemberin dışında bırakmalarına hak veriyordum. Özel bir konuyu benim yanımda konuşmak istemiyor olabilirdi. Fakat Nur'un yanıma hiç gelmemesi daha çok işkillendirmişti. Yerimden kalkıp Sevim teyze ve Nur'un yanına mutfağa ilerlemeye başladım. Kapı girişine geldiğimde birtakım sesler duymamla olduğum yerde durdum.

"Teyze bu böyle olmaz! İzin ver lütfen," diyen Nur'un sesi çok kısık geliyordu. Kendi aralarında fısıldaşmaları burada da devam ediyordu demek. Tam seçemediğim birkaç konuşmadan sonra yanlarına gittim.

Beni gören Sevim teyze konuşan Nur'u eliyle dürttü. Kafasını bana çeviren Nur çattığı kaşlarını yumuşattı. Hafif tebessüm etti. Bir şeyler dönüyordu bu evde.

Gülerek "Ne yapıyorsunuz?" dedim. Sevim teyze tezgâhın üzerindeki kirli tabakları gösterdi.

"Bulaşıkları makinaya diziyorduk kızım, "

"Kolay gelsin. Sevim teyze, Nur sana lazım değilse onu alabilir miyim?" İzin vermesi için tebessüm ettim. Can sıkıntım ancak Nur'un muhabbeti ile geçerdi. Önce Nur'a bakan Sevim teyze bana döndü ardından.

"Al kızım." Nur'a gülümseyip kafamla gelmesini işaret ettiğimde o da son kez teyzesine baktı anlamadığım bir ifadeyle. Gözlerini teyzesinden çektikten sonra yanıma geldi. Mutfaktan çıkarken arkamızdan Sevim teyzenin seslenmesiyle ona döndük tekrar.

"Aman kızım dikkat. Başını şişirmesin bu zilli," dedi gülerek. Gülüp geçmekle yetinerek mutfaktan çıktım. Merdivenlere geldiğimde bana yetişen Nur ile birlikte odaya çıktık sessizce.

Şehvetin EsiriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin