Uzakdoğu'da bir tapınakta tefekkür ve sohbet yoluyla bir grup mü'min hakikatı bulmaya ve yaşamaya çalışıyorlardı. Bu grupun özelliği az konuşmaktı .
Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı durup bekledi burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, bu kapıda nebi çan nebi zil vardı.
Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki "bilgelik arayıcısı " kapıda duran yabancıya baktı . Bir selamlaşmadan sonra sözsüz konuşmaları başladı.
Gelen yabancı , tapınağa girmek ve yaşamak istiyordu . İçerdeki kişi bir
süre kayboldu , sonra geri geldiģinde ağzı dolu kapın içi suyla dolu olarak yabancıya uzattı.
Mesaj açıktı :
"Yeni bir üyeyi kabul edemeyecek kar kalabalığız!
Yabancı tapınağın bahçesine döndü ,
dalından kopup yere düşmüş bir gül yaprağını dolu içindeki suyun üzerine
bıraktı . Gül yaprağı suyun üstünde ve
şu taşmamıştı . Ev sahibi kapıyı açıp, saygıyla eğildi . Bu sevgi ve dostluktu.
Sevgi ve dostluğa ise her zaman yer
bulunurdu .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Yaprağı
Short StoryKonuşarak anlatılmaz her şey, bazen susmak yeter aslında . Unutma ; konuşmak bir ihtiyaç olabilir, ama susmak bir cevaptır anlayana.