Doktor bu geceyi müşahede altında geçirmemi uygun gördüğü için hala hastanedeydim. Yatmaktan artık sırtım ağrımaya başlamıştı. Saat epey geç olmuştu. Annem yatağın yanındaki koltukta uyuyakalmıştı. Uzun zamandır sigara içmemiştim. Yataktan doğruldum ve ayaklarımı uzattım. Ayakkabılarımı ayağıma geçirip ceketimi giydim. Tam kapıdan çıkıyordum ki çok sıkıştığımı hissettim. Tuvalete girmek için geri döndüm. İşimi gördükten sonra ellerimi yıkarken aynadan kendime baktım. Göz altlarım çöküktü. Kaşımın üstüne küçük bir sargı bezi yapıştırılmıştı. Derin bir nefes alıp odadan çıktım.Koridorda yürürken hastaların odalarına bakıyordum. İçerde her yaştan insan vardı. Adımlarımı hızlandırdım. Tam kattan çıkıyordum ki odadaki oğlan gözüme çarptı. Geri dönüp odanın kapısından kafamı uzattım. Bu o gün çarpıştığım nazik oğlandı. Odasına girdim. Sanırım baygındı. Odada tek başına kalıyordu, yanındaki yatak boştu. Dosyasını elime aldım.
GECE TINAZ.
Demek beni o gün kurtaran siyah gözlü oğlandı. Peki yeşil gözlü beyin ismi neydi?
Gece. Demek ismi buydu. Simsiyah saçları vardı. Yanına oturdum. Acaba durumu nasıldı? Birkaç dakika onu izledim. Elimi elinin üstüne koydum ve ona teşekkür ettim. Tabiki bu yeterli bir teşekkür değildi benim için ama şuan için yapabildiğimin en iyisiydi. Odadan çıkarken son kez ona baktım.Tekrar koridorda yürümeye başladığımda doktorla karşılaştım. Beni görünce gözleri büyüdü ve
" Senin ne işin var burada? Neden yatağında değilsin Güneş Hanım?" dedi.
"Acilen sigara içmem lazım." dedim. Sonra aklıma Gece geldi ve aniden "Gece'ye noldu? İyi mi?" diye sordum.
"Güneş Hanım, onu tanıyor musunuz?" diye sordu.
Tanımadığımı belli etmek istercesine kafamı iki yana salladım. Anlamış bir şekilde
"Gece Bey'in durumu pek iyi değil. Maalesef ki ailesine de haber veremiyoruz. Siz kazayı bilmiyorsunuz tabi. Ben size anlatayım." dedi.Ceketimin önünü kapattım, doktor yürümeye başladığında bende peşine takıldım.
"Arabanın geldiğini Gece Bey sizden önce görmüş ve sizin önünüze geçmiş. Biz birbirinizi tanıyorsunuz diye düşünmüştük. Her neyse, sizi korumuş oldu ve tek bir sıyrık bile almadan diyemeceğim ama ufak tefek yaralarla kurtulmanızı sağlamış" dedi ve ellerini doktor önlüğünün ceplerine koydu.
Düşündüm kısa bir an. Böyle bir şey neden yapsın ki? Beni tanımıyor bile. Doktora dönüp,
"Ne zaman uyanır?" diye sordum.
"Bilmiyorum, Güneş Hanım. İlk geldiğiniz ana göre durumu daha iyi. Vücudu toparlıyor yavaş yavaş." dediğinde benim odamın kapısına gelmiştik. Kafamı sallayıp teşekkür ettim ve odama girdim. Annem hala uyuyordu. Yatağıma uzandığımda sigara içmeden yattığımın farkına vardım. Yerimde kıpırdandım. Tekrar ayaklanıp hızlı bir şekilde bahçeye indim. Paketimden bir dal sigara çıkardım ve çakmağımı bulmak için ceplerimi yokladım. Yoktu! Aman ne çok şaşırdım. Ne zaman olurdu ki? Sırf bu yüzden arkadaşlarım benimle bokun var kepçen yok diye dalga geçerdi. Kapşonu kafama geçirdim ve gözlerimle banklarda oturanlara göz gezdirdim. Kimse sigara içmiyordu. Şansımı denemek üzere soldakine doğru yürüdüm.
"Bakar mısın? Çakmağın var mı?" diye seslendim.
Kafasını kaldırdığında yeşil gözlere baka kaldım. Bu bugün odada bana sarılan Gece sandığım beydi.Evveeett. İkinci bölüüm 💪 İyi okumalaarr! *-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENGE
Novela Juvenil"Sen benim için gönderilmiş bir melek misin?" dedi sımsıkı sarılırken. Gülümsedim. "Yo yo yo, benden melek olmaz. Yanılıyorsun bence." dedim. Sıkıntıyla nefesimi dışarı bıraktım. "Özür dilerim, yaşadıkların için, yaşattıklarım için. Beni affedebilec...