Bölüm 19

45 7 0
                                    

Arkadaşlar medyada Okyanus'un evinin fotosu var...

EDİS'TEN

Çağatay, Okyanus'la ablasını almaya gitmişti. Bende Okyanus'tan evinin anahtarını aldığım için önceden eve alışveriş yapıp getirmiştim. Okyanus'un beni tembihlemesi sonucu buranın Okyanus'un evi değil de kendi evim olduğunu söyleyecektim.

Şimdi de kapının önünde, anahtarı cebimden çıkarmaya çalışıyorum. Dış kapının anahtarını almadığımı fark etmiştim o esnada. Bu kızın aklı neredeydi acaba? Yaklaşık 2,5 metre olduğunu tahmin ettiğim duvarı ve duvarın yarısında olan kapıyı aşamayacağım için ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. En iyisi okyanusu aramaktı. Okyanusu aradığımda telefon ikinci çalışta açılmıştı.

-Efendim dedi.

-Okyanus bir sorunumuz var dış kapının anahtarını bana vermemişsin eve giremiyorum.

Okyanus'un offlamasını duydum. Telefonu kapattı. Tekrar arayacakken rakamlardan oluşan bir mesaj geldi. Ardından da okyanusun kapının şifresi dediği mesaj. Güvenlik koruması olduğun söylememişti ki bana niye kızıyordu şimdi. Tekrar mesaj attım. Evin içinde de güvenlik alarmı şifresinin olup olmadığını sordum. Okyanustan:

-Ediz dış kapının şifresi 3454934549 kapının hemen yanında ki duvarda kapağın altında ki ekrana gireceksin. Kapı açılıp seni bahçeye alacak yolu takip et eve varacaksın. Kapıyı anahtarla açacaksın. İçeriye girdiğinde ise yan tarafında bir vazo olacak arkasında alarm ekranını göreceksin. İçerdeki ekranın şifresi 24071993. Kapıyı anahtarla açtıktan 45 saniye sonra alarm devreye girer hemen giremezsen polisler kapıya yığılır ve evin sahibi olduğum ortaya çıkar ki hiç iyi bir durum olmaz umarım beni anladın yazan uzun bir mesaj geldi.

Hangi ara yazdı diye düşünürken mesaj geldi.

-Kusura bakma unutmuşum da yazıyordum zaten gönderecektim yazmış.

Kapının şifreli olduğunu öğrendiğimize göre içeri girebilirdim artık. Neden bu evde olmamızı istediği anlamıştım. Gerçekten güvenli bir evdi.

Kapıdan içeri girip eve ulaşmıştım. Kapıyı açıp hemen şifreyi girmiştim. Yoksa alarm devreye girerse okyanus beni öldürürdü. O esnada etrafta pencerelerin perdesinin açılma sesleri gelemeye başladı. Çünkü evde bizi ilk karşılayan kocaman salondu. Büyük pencereler den içeri ışık sızmaya başlamıştı. Buda evin bir diğer özelliği olmalıydı sensörlü ışıkların dışında tabi ki.
Ayrıca pencereden dışarı baktığımda gördüğüm manzara muhteşemdi. Evin onunde havuz ve koca bir bahçesi vardı.  Okyanus gerçekten zevkli olduğunu kanıtlamıştı.

Evi daha önceden temizletmiş olduğu belli olan kokuyu yeni yeni alıyordum. Mis gibi deterjan kokusu geliyordu.

Koltuk takımı, yemek masası ve evde bulunan bütün dekorlarda ağırlığının siyah olması Okyanus'un ne kadar siyaha düşkün olduğunun bir göstergesi gibiydi.

Evi incelemeyi bırakıp direk dolaba yöneldim. Ablası gelmeden dolabı yerleştirmem gerekiyordu. Dolabı açtığımda ise içinin dolu olduğunu görmüştüm. O esnada telime gelen mesaj sesiyle ekrana baktım.

Okyanustan:

-Dolabı ben doldurdum alışveriş yapmana gerek yok sadece çay suyu koysan yeter

yazan mesaj geldi. Bunu daha önce söylemeliydi. Bu kız gerçekten benim sinirlerimi bozuyordu.

Neyse ne demişti çay suyu koyalım bakalım. Onlar gelene kadar evi gezsem sanırım daha iyi olacak odaları tek tek gezerek hepsine baktım. En ilgimi çekense çatı katını kendi odası yapmış yetmemiş bodrum katını ise bir spor salonu şeklinde düzenlemişti. Her çeşit alet vardı. Kum torbasından koşu bandına kadar her şey mevcuttu.

Hangi ara ayarladı bilmesem de ev gerçekten yaşamalık bir yer olmuş.

Evin ne kadar güzel dekor edildiğini düşünürken karavanımın sesi geldi. Çayı demlemek için mutfağa gittim. Çayı demleyip kapıyı açtım. Okyanus, ablası olduğunu tahmin ettiğim kızla beraber içeri girdi. Çağatay ise valizlerle gelmeye çalışıyordu. Okyanus Çağatay'a valizleri yükleyip kaçmıştı anlaşılan. Onları içeriye buyur edip gidip Çağatay'a yardım ettim.

Bizde içeri girdiğimizde Okyanus'un ablasının evi hayran hayran incelemesiyle karşılaşmıştık. Ablası o esnada Okyanus'a dönüp :

-Bu evin senin olmadığını bilmesem burayı senin evin sanırdım. Baksana Okyanus her yerde siyah var. Dedi. Okyanus şaşırdığını belli etmemeye çalışırken ben ortaya atladım.

-bende siyahı çok severim dedim. Ablası da o belli oluyor dedi. Ablası da kendi gibiydi anlaşılan.

-kızlar siz oturun biz şunları odanıza koyup geliyoruz dedim. Çağatay'la yukarı çıkıp odalarına valizleri koyduk. Aşağı indiğimizde koltukta oturan okyanusa ablasıyla tanıştırmadığını söyledim.

OKYANUSTAN

Ediz sormasa ablamı hiç tanıştırmayacaktım galiba.

-Çatladın mı Ediz yeni geldik tanıştıracağım iste ablam Nehir ve buda Ediz. Dedim. Sanki iki dakika geç söylesem bir şey olacak. Kendimi haklı çıkarmak için sanırım yapmayacağım bir şey yok. Ediz pes dermiş gibi ellerini kaldırıp ablama elini uzattı.

-merhaba ben Ediz tanıştığımıza memnun oldum dedi. Ablamda bende dedi.

O esnada Çağatay ben açıktım yiyecek ne var dedi. Ediz şey aslında kahvaltı türü bir şeyler hazırlayabilirim yemek yapamıyorum da dedi. Ablamda bende hazırlayabilirim siz oturun isterseniz. dedi. Ablam benim her yerde böyle pamuk pamuk kalbi olması çok iyi değil mi ya? Ediz kabul ediyorum anlamında kafasını salladı ben hiç istifimi bozmadım malum ablamla uğraşmak istemiyorum. Çağatay da bende yardım ederim deyip abamla mutfağa geçtiler. Onlar içeriye geçtiler biz ise Ediz'le oturmaya devam ettik. Ben bundan sonra ne yapacağımızı düşünürken Ediz'de aynı şeyi düşünüyor olmalı ki hiç bir şey söylemiyordu. 

İNTİKAM ATEŞİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin