4. GÜN
Dört gündür sebebsiz yere kan veriyordum.
Beni hücreme her attıklarında gözlerimin önüne ameliyat masasına yatırılan o küçük çocuk geliyordu. Berk'ten öğrenmiştim, burası insanların para karşılığında böbreklerini, ciğerlerini vb. verdikleri yer, aynı zamanda zorla sokaktan kaçırılan çocukların böbreklerinin zengin ailelere satılmak üzere alındığı yerdi.
Ekrem... öz babamın böyle bir işe bulaşmış olabileceği beni parçalıyordu.
"Hayır, burayı ben işletmiyorum." dedi bir ses.
Sesin geldiği yöne bakınca Ekrem'in demir parmaklıkların arasından beni izlediğini gördüm.
"Bakışlarından anladım. Burayı arkadaşım işletiyor. Ben paramı böyle bir işten kazanmam."
"Hı hı, belli."
"Burada olmanın sebebi buranın aynı zamanda insanlar üzerinde deney yapıyor olması." dedi Ekrem.
"Teşekkürler, içim rahatladı valla."
Ekrem bana boş boş bakıyordu.
"Kanımı neden alıyorsunuz?" diye sordum.
"Senin kanın, değerli Emre. Ben insanın anatomisiyle ilgilenen bir insanım. Bir sürü biyolojik silah geliştirip farklı ülkelere sattım. Hayvanların kanlarından, derilerinden aldığım örneklerle zehirler geliştirdim, yine sattım. Benim işim bu."
"Peki benim bununla ne alakam var?"
"Yıllar önce senin kanında bir değişiklik olduğunu fark etmiştim. Sana deney yapınca kanında iyileştirici özellik olduğunu öğrendim."
"Ney ney ney?"
Ekrem bana cahil bakışı attı..
"Kan hücrelerinde hücrelerin iyileşmesini sağlayan, belki okulda görmüşsündür mitoz bölünmesini sağlayan organeller vardır. Senin kanında bu organeller çok gelişmiş. Belki sende işe yaramıyor olabilir ama bu kanı başka yaraları iyleştirmek için kullanabilirsem, dünya üzerinde çok büyük bir etkim olur."
"Ve bunu hastanelere bağışlarsın, dimi?"
Ekrem bana soğuk bir bakış attı.
"Hayır." dedi.
Şerefsiz. Serefsiz!
"Serefsiz!"
"Dinlen. Yarın yine kan vereceksin" diyip uzaklaştı. İçimde biriken çaresizlik duygusu bulunduğum hücrenin duvarlarına yumruk atmamı sağladı. Her bir sorunumu düşündükçe daha sert vuruyordum, ellerimden kanlar akıyordu ama ben yinede vuruyordum.
--10. GÜN.
72 SAATTİR UYUMUYORUM.
48 SAATTİR TEK YEDİĞİM ŞEY BİR DİLİM EKMEK.Bir haftayı aşkın süredir burada işkence görüyorum. Kanımı vermeye direndiğim zaman beni ellerimden bağlayıp bana her türlü can acıtıcı şeyleri yapıyorlardı.
İki gündür hiç bir şey yemediğim için ( yani sanırım) gözlerim bulanık görmeye başlamıştı. Bacaklarım tutmuyordu; bir yere yürümek için bir yerlere tutunmam gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp (TAMAMLANDI)
Teen FictionAileniz bir anda ortadan kaybolsa ne yapardınız? On altı yaşında ki Emre ailesini kaybettikten sonra umutsuzca yerleştirildiği yetimhaneden onları aramaya başlar. Fakat Emre'nin ailesinin ardında bıraktığı korkunç sırlardan haberi yoktur. Aşkın en...