Santino, çay içmek için deniz kıyısına gitmişti. Çok rüzgar vardı, fakat Santino bu havalardan hoşlanıyordu. Kafasında birşeyin olduğunu hissetti, arkasını döndü ve o anda balta darbesini yüzünün tam ortasına yedi...
Sabah olmuştu. Nereye geldiğimi bilmiyordum. Nasıl geldiğimi de bilmiyordum. Tek hatırladığım şey, kafama yediğim o balta darbesiydi. Bunu kimin yaptığını düşünüyordum. Denizin o şiddetli dalgaları durmuştu. Ben ilk önce karnımı doyurup ondan sonra olayı düşünecektim. Yüzmeyi bilmiyordum, nasıl bir adaya boğulmadan gelebilirdim ki? Deniz suyuyla yüzümü yıkadım. Tuzlu olsa da birkaç yudum içtim. Burası muz ağacı doluydu, yani dilediğince yemek yiyebilecektim. Bir muz koparttım ve kabuğunu soyup yemeye başladım. Fena sayılmazdı. En azından babamın yerden veya çamurdan getirdiği muzlar gibi değildi. Daha tatlıydı. İlk işim ev yapmak olacaktı çünkü dün olan rüzgarlar ve dalgalar yeniden olursa çok üşürdüm. Çünkü ceketimi de çıkarmışlardı. Yaratıcı'ya şükür ki sabah hava sıcaktı. Akşama kadar zamanım vardı. Denizin üzerinde buraya doğru gelen bir beyzbol sopası gördüm. En başta işime yaramaz diye düşündüm, fakat onun ucunu sivrileştirip ağaç kesebilirdim. Sopayı yakaladım. Ucunu sivrileştirmek için ucu sivri ve büyük bir taş arıyordum. Her yer taştı ama benim istediğim gibi bir taş yoktu. Denizden uzaklaştım. Büyük ve ucu sivri bir kaya gördüm. Onu taşıyamazdım, fakat sopanın ucunu sivri yerine sürtebilirdim. 1 saat bununla uğraştım. Sonunda olmuştu. Ucuna dokunduğumda benim de elim acıyordu. Kafama yediğim o baltadan bile sertti. Hala burnumun ortasında bir yara vardı, bunu hissedebiliyordum. Yağmurun yağmamasını istiyordum çünkü yağarsa saçımda olan tüm kanlar dökülecekti. Yağmur durunca da onlar yüzümde kalacaktı. Kuru bir ağaç buldum ve beyzbol sopasını 2 kez elime vurarak işe başladım. Gayet güzel kesiyordu. Bu ağaç da kısa olduğu için kökünden koparıp büyük bir tahta yapabilecektim. Bu küçük bir kulübe yapmam için işe yarayabilirdi. Kısa süre kalacağım için yağmur geçirmemesi yeterdi bana. Kökü 5'e ayırdım. Daha önce hiç ev yapmamıştım. Bu yüzden kulübeyi yapmam biraz vaktimi aldı. Kalan parçaları da yere serperek halı olarak kullandım. Eve 10-11 tane muz getirdim. Biraz da denizden kovayla aldığım suları getirdim. Günüm o tuzları ayıklamakla geçti. Ama sonunda yaptım. Yarın sabah olunca da yeniden ağaç kesip bir tekne yapacaktım. Şimdi geceydi. Çok esiyordu fakat bu bana çok az etki ediyordu. Evde biraz oturdum. Acıkmıştım. Evde normal içtiğim suyu yemeğimin keyifli geçmesi için bira niyetine su içtim. Muzu da spagetti olarak yedim. Bu gerçekten eğlenceliydi. Bunu Yaratıcı'nım bir yardımı olarak düşündüm. Bir adaya düştüm ama yemek ve su bulmam benim için bir şanstı. Hemde niyetim olmasa bu evi bile yapamazdım, ama adaya düşünce içime bir cesaret geldi. Bu yüzden şükretmem gerekiyordu. Burada yarasa hariç hiçbir şey olmadığını farkedince içimde merak kalmadan uykuya daldım...
Sabah oldu. Hemen bir bardak su içip işe koyuldum. Muzlarımdan ve suyumdan biraz alıp kuru ağaç aramaya gittim. Bulmam yarım saatimi aldı fakat sonunda buldum. Hemde 2 tane vardı. İkisini de kestim. Birinden kayık, diğerinden ise kayığı kullanmak için sopa yapacaktım. Kayığı yaparken birincide başarılı olamadım, ikincide kötü olsa da yapmıştım. Sopaları da hazırladıktan sonra denize doğru gittim. Kürekleri çekiyordum. Bir türlü kara görünmedi. Artık gece oldu. Dalgalar yavaş yavaş çıkmaya başladı. İçimde az olsa da korku vardı. Ya bu dalgalar birden hızlanırsa, bende denize düşersem halim ne olurdu! Dalgalar yarım saat boyunca durmuştu. Ben tam dalga çıkmayacak diye sevinmişken, birden çok fazla dalga çıkmaya başladı. Çok korkuyordum. Düşmemem için kürekleri tutuyordum. Kayık düşecekti. Ben kendimi küreklere bıraktım. Birden çok sert bir dalga geldi ve tekne takla atarak ters döndü. Boğulacağım sandım. Küreklerk çok sıkı tutuyordum. Çünkü onlar suyun üstünde durabiliyordu. Ben kafamı çıkarttım sonunda. Ben; "Hay aksi! Başıma gelenlere bak! Canlı çıkarsam ne olayım!"
Ben denizde bayılmıştım...Uyandım. Öldüm zannederken hastanede yatıyordum. Buma çok sevinmiştim. Doktorlara teşekkür ettikten sonra bağırarak "BEN ŞANSLI BİRİYİM!"
Bu hikaye bu kadardı. Zannediyorum ki hayatınızda bu kadar şanslı bir adam görmemişsinizdir :) devamı yok, ama Perili Kamp adlı kitabımın devamı olacak, eğer 10 like gelirse onun 2. bölümü gelecek. Etiket koymayı bilmiyordum, ama bu sefer 5 tane etiket koydum. Umarım gerçekten okunur. Evet, size iyi okumalar beğendiyseniz yıldız tuşuna basıp beğenmeyi unutmayın... #AmacımızWattys2016
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADADA YALNIZ BAŞINA
Mystery / ThrillerBu hikaye Santino adlı bir adam kafasına bir balta darbesi yiyor. Uyandığında kendini muz ağaçları olan bir adada buluyor...