33

14.3K 754 27
                                    

Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin..


Dylan sabaha kadar uyumadı.

Küçük karısı onun aksine oldukça yorgun düşmüş ve birkaç dakika sonra da uyuyakalmıştı. Dylan onun huzurlu ifadesini izlerken rahatlamış bir nefes verdi. Uyurken ne kadar da savunmasız görünüyordu. Her zamanki gibi meleklere benzemişti.

Dylan onun bu gece bir başka güzel göründüğünü düşündü. Sanki böyle bir ihtimal varmış gibi olağanüstü görüntüsünün daha da üzerine çıkmış gibiydi. Dylan küstahça kendisine ait olmanın genç kızı daha da mükemmelleştirdiğini düşünüyordu. Karısı her zaman kusursuz görünüyordu fakat şimdi taşlar tamamen yerine oturmuştu.

Çünkü Grace artık tamamen Dylan'a aitti.

Dylan düşüncelerinin içindeki volkanı tetiklediğini fark ettiğinde kendi kendisini sakinleştirmeye çalıştı. Bu gece genç kız için yeterince zordu. İkinci bir kez onu işgal etmek Dylan'ın ölümüne hoşuna gidecek olsa da, aynısını karısı için söylemek doğru olmazdı. Kızın canını yakmayı hiçbir şekilde istemiyordu. Dylan sabredecekti. En azından birkaç gün bekleyecek ve ona zaman tanıyacaktı.

Dylan gecenin ilerleyen saatlerinde karısına iki günlük bir zaman dilimi vermekte karar kıldı. Zira iki günden fazla bekleyecek gücü yoktu. Daha şimdiden beklemek işkenceye dönüşmeye başlamıştı. Küçük karısı tüm o muhteşemliğiyle gözünün önünde dolaşırken, Dylan mümkün değil ona dokunmadan duramazdı. Bir kez o baş döndürücü kokusunu iliklerine kadar hissettikten sonra artık durmak imkansızdı.

Loş ışıkta derin bir uykuda olan kızı yeniden baştan aşağıya kadar süzdü. Ekose kumaştan yapılan battaniye uykusunda omuzlarından sıyrılmış ve Dylan'ın gözlerine hatrı sayılır bir manzara sergilemişti. Dylan gözlerine büyük bir ziyafet çekti fakat bunun sonucunda bedeninde oluşan acıyla baş başa kaldı. Hemen arkasından içinden kendisine lanetler yağdırarak yataktan kalkmış ve duş almak için büyük bir küveti odaya taşımıştı.

Normalde olsa Dylan yıkanmak için gölün yolunu tutardı fakat bu gece karısını bırakmak istemiyordu. Tanrı yardımcısı olsun hatta kızın yanından bir saniye bile ayrılmak istemiyordu. Ve bunu fark ettiğinde kendi kendine koca bir küfür savurmuştu.

Küçük karısı onu fena halde etkiliyordu. Dylan bunu kendisine istemeye istemeye de olsa itiraf etmek zorunda kaldı. Fakat genç adam oldukça güçlü ve iradeli olmasıyla bilinirdi. Bu nedenle bu geçici büyünün etkisine aldırmadı. Zamanla onun kendisine bu derece çekici geleceğini düşünmüyordu. Muhtemelen geçen birkaç haftada etkisini yitirir ve Dylan da eski haline dönerdi.

Düşüncelerinin arasında hızlı bir duş aldı ve tekrardan yatağa girdi. Genç kız hala sonsuz bir huzurla mışıl mışıl uyumakla meşguldü. Yalnızca bir defa uyku sırasında kıpırdanıp Dylan'a doğru yanaşmıştı.

Dylan ona yeniden dokunmaya bile korkuyordu çünkü bir kez dokunursa bir daha duramayacağının farkındaydı. Bu nedenle Grace ona doğru sokulurken hareketsiz kaldı. Karısı birkaç saniye sonra uykunun derinliklerine yeniden dalmış ve hareketsizleşmişti.

Dylan burnunu karısının saçlarına doğru dayayıp, kızın çiçeksi kokusunu bu gece belki de bininci kez içine çektiğinde odanın kapısı yavaş ama etkili bir biçimde tıklatılmıştı.

Genç adam sinirle homurdandı ve ayağa kalkıp yerdeki pantolonunu üzerine geçirdi. Hemen ardından da odanın tahta kapısını sert bir şekilde açmıştı.

"Ne var Tom?"

Dylan'ın huysuz ve sert ifadesi Tom'u hiç şaşırtmamıştı. Dylan onun gecenin bir yarısı kapısında bitmesinden hiç hoşlanmışa benzemiyordu. Bunu da kaş çatarak belli etti.

GECENİN BÜYÜSÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin