|27|Kırmızı İplik

2.4K 167 36
                                    


Atı kırbaçladı. Hızları giderek artarken şiddetlenen yağmur gözlerine giriyor siyah saçlarını sırılsıklam ediyordu. Aldırmadı. Kırbaç şakladı. At hızlandı. Ormanın derinliklerine kadar sürdü. Neden sonra durdu. Altındaki hayvan ölecek gibiydi. Üzerinden atladı. Çamurlara bata çıka ilerledi. Ormanın ortasındaki eski kulübeye geldi. Çizmeleri çamura bulanmış pelerini sırılsıklam olmuştu, bir kere silkelendi ama bu hiçbir şeye yaramamıştı. 

Üzerinden damlayan sularla birlikte içeri geçti.Şömineyi yaktı ve ısınmaya çalıştı. Şu haline bak Drakula, sefilleri oynuyorsun. 

İçindeki iblis konuşurken onu önemsemedi ve ateşi izledi. İçindeki iblis hep konuşurdu. Susmak nedir bilmeyen gevezenin tekiydi. 

O seni düşünmüyor bile aptal! Cadının büyüsüne kandı ve sana olan inancını kaybetti.

"Kes sesini!" diye tısladı kendi kendine. Şöminenin üstünde duran şarap şişesini alıp başına dikti.Kırmızı dudaklarının kenarından dökülürken iblis susmak bilmiyordu.

Aslında bunu kendin yaptın zavallı! Taş kalbine birini aldın ve sandın ki oradaki boşluğu doldurabilir. Ha! Zaten sana hiç güvenmemişti. Sen ona göre sadece bir canavarsın!

Şarap şişesini bitirir bitirmez duvara fırlattı ve cam kırılıp tuzla buz olurken, bir yıldırım çaktı. Elini göğsüne yerleştirdi. "Kes sesini yoksa buna kesin bir son veririm!"

Buna son vermen ikimizi de mutlu eder.

Drakula bunu biliyordu. Ama bunu yapamazdı. Kendi kalbini sökemezdi. Denemişti. Uzun ömrü boyunca kendini öldürmeyi defalarca denemiş ama yapamamıştı. Onun kaderi karanlığı yaşamaktı ve bundan kaçışı yoktu. En azından kendi kendine bundan kaçamazdı. Onun birine ihtiyacı vardı. Onu anlayabilecek ve sevebilecek birisine. İblisi susturup onun yerine konuşabileceği biri gerekiyordu. O kişiyi bulduğunu sanmıştı. Evet, aşık olduğu çocuğu kendi çıkarları için kullanmıştı ama ona sevgisi hakkında yalan söylememişti. Cadı zihnine girdiğinde Aiden'a yalan söylemesine sebep olmuştu. Ve bu yüzden aralarındaki bağ kopmuş ve iki taraf da uçurumdan aşağıya yuvarlanmıştı. 

Drakula bunu söyleyebilirdi. Büyü olduğunu her şeyin birer oyun olduğunu söyleyebilirdi. Fakat Aiden'ın gözlerindeki o bakışı gördüğünde bundan vazgeçmişti. Kendisine inanmayacaktı. Yine de onu korumuş ve onu izlemişti. O melekle yatarken bile onu izlemişti. O anın her saniyesinden nefret etmişti ama bunu yapmıştı. Kalbine aldığı kişi onu öldürmek için eğitiliyordu. Buna bir son vermemişti. Yapabildiği tek şey izlemek olmuştu. 

Ve güçlü Kont sevgilisi tarafından öldürülür. Ah ne drama!

Bir yıldırım daha çaktı ve Drakula kendini elini ateşe tutarken buldu. Teni sızlarken, Aiden'ı ateşe benzetti. Onu yakıyordu. Ateş kadar parlak ve sıcacıktı. Büyüleyici görünüyordu ama tehlikeliydi. Işık verirken yıkım da getiriyordu. Aiden; ateşti. Kıvılcımlar parmaklarına ulaştığında canının acısının farkına vardı ve elini ıslak peleriniyle söndürdü. Yanmış eti hızla iyileşirken içinden tekrarladı, Aiden; ateş.

Fırtına dindiğinde ve şafağa dakikalar kala kara gözleriyle hala daha sönmüş olan şömineye bakıyordu. Aiden'la aralarındaki bağ koptuğundan beri buraya gelir olmuştu. Şatoya neredeyse hiç uğramıyordu ve fırsat buldukça Aiden'ı izliyordu. Ailesinin ona düşkün birkaç üyesi -ki bunlar sadece Mai ve Freya'ydı- onu görmek için geliyor yanlarında kan da getiriyorlardı. Sahi oldukça uzun süredir kan içmemişti. Drakula şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. Susuzluğunun farkında bile değildi. Dili kağıt gibi olmuş, diş etleri sızlamaya başlamıştı. Kemikleri eriyor gibi hissetmesinin yanı sıra saç dipleri ve tırnakları da sızlıyordu. Susuzluk böyle bir histi. Önce bir sızı gelirdi ve sonra da acı. 

DRACULA(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin