On Dördüncü Bölüm: Kahraman

421 21 4
                                    

"Emin misin onları gördüğüne?" diye sordu Malfoy fısıldayarak.

"Evet, niye yalan söyleyeyim ki, Malfoy?!"  oflamaya başladım. Annemle babasını burada görmüştüm!!! Gerçekten!!!

"Anne!" diye biraz sessizce fısıldadım.

"Çıkın ortaya! Anne! Anne, saklanmayın!" hıçkırarak ağlamaya başladım.

Malfoy'un ellerini omzumda hissettim. Bana baktı ve sakin bir ses tonuyla, "Onları bulacağız, Weasley, ağlama sakın." diye fısıldadı.

Omuzlarımı, kollarından çekmek istiyor muydum, istemiyor muydum, hiçbir fikrim yoktu. Ama rahatlatıyordu, destekleyici geliyordu...

"Weasley," dediğinde kafamı kaldırdım ve ona baktım.

"Onları aramamız lâzım." dedi gülümseyerek, güven verdiğini görebiliyordum.

Kafamı salladım ve çömelmeyi bıraktım, (ayağa kalktım) onları bulacaktım. Annem ve onun babası, ikimiz için gelmişlerdi...

Peki ya onlar ne yapacaktı burada? Bizi kurtaracaklardı belki de? Ama çareleri var mıydı? Ben kuzenlerimi, halamı, eniştemi, babamı, kardeşimi ve arkadaşlarımı görebilecek miydim? Asıl zamanı geri almak için bir iksir olsaydı da, o kazanın altında olmasaydım...

Gözlerim doluyordu, ama bu 'pes edeceğim' dememi sağlamıyordu.

"Sen şu sağ tarafa bak, bende sol tarafa!" dedi Malfoy.

"Tamam!" diye seslendim.

Derin bir nefes aldım ve sağ tarafa gittim.

"Anne... anne, ne olur çık... buradasın, biliyorum!" yanağımdan bir damla yaşın süzüldüğünü hissettim.

Biraz daha ilerledim ve bir şeyin beni ani bir hareketle omzuna aldığını hissedince çığlık attım.

"!!!!!!"

(3.kişi -benim- ağzından...)

Scorpius, gözlerini kocaman açtı.

Çığlığı duymuştu. Rose, çığlık atmıştı ve başı belada olabilirdi!

"Weasley!" diye bağırmaya başladı.

Etrafına bakınca, şatodan uzaklaştığını gördü ve Karanlık Orman'da olduğu hissine kapıldı. Nefesi kesildi. Keşke ayrılmasalardı, ya Rose'a bir şeyler olursa ne olurdu?..

Scorpius, koşarak sağ tarafa gitti.

"Aaaa!!! Bırak beni!!! Malfoy, yardım et!!! Iııı!!!"

Sesi duyuluyordu.

Scorpius, onu sağ tarafta göremeyince gözleri doldu. Yanağından bir damla yaş süzüldü ve o etrafına bakmaya devam etti.

Rose'un çığlıkları kesilmişti.

"Neredesin?! Rose!!!" 

'Rose' diye bağırmasını umursamadı ve ayağa kalktı.

Ama cevap korkunç bir sessizlikti.

Koşar adımlarla sesi en son duyduğu yere gitti.


"Rose!!!" Hermione ağlamaya devam ederken Draco, onu teselli etmeye çalışıyordu.

"Kızım! Beni duyuyor musun?!!"

Ses yoktu. Ama Hermione, Rose'un ilk çığlığını duymuştu.

Draco, ona yaklaştı ve ona korkuyla ve kederle baktı.

Sanki 2 gündür aralıksız ağlayan biriydi...

Scorose: Geçmişe YolculukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin