Bölüm 27 : Yine!

2.2K 83 10
                                    

Söz verdiğim gibi yeni bölümü hemen paylaştım. Diğer bölüm haftaya cumartesi gelebilir. İnşallah beğenirsiniz. Anında yorum yapmanız çok hoşuma gitti çokkk teşekkür ederim :) <3 Vote yapmayı unutmayın...

Over Again - 27. Bölüm : Yine!

Sarhoşluk bile kalbimin acısına etki etmiyordu. Bu nasıl bir dünyaydı? Aslında artık alışmıştım buna ama her seferinde kalbim duracakmış gibi oluyordu. Bu sefer gerçekten haddini aşmıştı Lucy. B-bu iğrençti! Barın tam ortasında bu yapılır mı? Saygısız pis sürtük! Ne mi gördüm?! O sürtük Niall'ın pantolonunu indirmiş ve... Devam edemeyeceğim! Gidip o kızın saçından tutup yerden yere vurmak vardı. Evet oraya doğru yürümeye başladım. Yapacaktım bunu! Fakat zayıflığım beni ele geçiriyordu. O kızın yaptığı iğrenç şey midemi bulandırmış ve kalbim daha da parçalanıyordu. Evet işte yine ağlıyorum. Bu saatten sonra güçlü olamazdım. Benim güçlü yanım Niall'dı. Etrafımdaki herkes bana bakıyordu. Niall ve Lucy kendilerini öyle bir gizlemişlerdi ki onları gören tek ben olmalıydım.

Tam ortada durmuş ağlarken tabi ki herkes bana bakacak. Bazıları acıyordu bana. Bazıları ise gülüyor. Ne hale düşmüştüm yine! Ne yapacağımı bilmiyordum. Liam'ı bulmalıydım. Filmdeki kız gibi onunla yatacak ve hamile kalacaktım. Sonra da onunla evlenecektim. Ne kadar sarhoş olsamda aklım başımdaydı. Herhalde. Tam bundan emin değildim. Evet böyle bir delilik yapacaktım. Peki mutlu olacak mıydım? Hayır. Sadece Niall'a inat. Bu benim hayatım dağildi ki! Ama içimdeki his öyle kuvvetliydi ki Liam'ın kollarına ihtiyacım vardı. Var gücümle ayakta kalmaya çalışıyordum.

O sırada gözlerim Liam ile buluştu. Tam mutlu olacağımı sandığım anda öpüştüğü kızı gördüm. İşte benim kaderim! Ağlamak, zayıf düşmek, ihanet edilmek... Keşke o lanet ormandan hiç çıkmasaydım. Keşke o gün meyve toplamaya gitmeseydim. Keşke onlarla tanışmasaydım. Ama anne ve abimi bulamazdım. Şuan her şeye lanet okuyordum.  O sırada dışarı doğru yol almaya başladım. Arkamdan üç kişinin adımı seslendiğini duydum. Bunların kim olduğunu gayet iyi biliyordum. Niall, Liam, Harry...

Niall'ın Ağzından; 

Dünden beri bu lanet barda içki içip duruyordum. Geceyi burada geçirmiş, içkimi elimden eksik etmemiştim. Bunların hepsi benim suçumdu. Hatta benimde değil Lucy ve o aptal babasının! Nerden bana aşık oldu Lucy! Nereden o lanet anlaşmayı yaptım. Biz kendi ayaklarımızın üstünde duramaz mıyız? Grup yönetimsiz yapamaz mı? İşin köütüsü Mitchie'yi tamamen kaybetmiştim. O-o Liam'a aitti. Gözümden bir damla daha yaş düşerken içkimden bir yudum daha aldım. Tüm günümü burada geçirmiştim ve yine akşam olmuştu. Barmen bana ne kadar yeter desede üstüne para koyup bir daha istiyordum. O sırada Lucy geliyordu. Geldi yine tipini s*ktiğim! Salak karı! İrlanda içkisi bana yaramamıştı anlaşılan. O fahişe hareketleriyle yanıma oturup dudaklarımı sömürdü. 

Niall: Uzak dur benden! Yeter artık her istediğini almadın mı?! 

Lucy: Yapma şarısın benden sıkılmış olamazsın...

Niall: Bitti anlaşma filan yok artık git babana söyle. Bitti! 

Lucy: Hahaha benden o kadar kolay kurtulamazsın Nialler... Daha evleneceğiz unuttun mu?

Kızarmış gözlerimi kocaman açıp Lucy'nin mavi gözlerine baktım. Şaşırmış olmalı bu kız! Ömür boyu ben bunu mu çekeceğim? 

Niall: Lucy git dedim sana! Ne evlenmesi neden bahsediyorsun?! 

Beni kolumdan tutup kaldırdı ve barın arkalarına götürdü. Sarhoştum ve ne yaptığını engelleyemiyordum. Pantolonumu ve boxerımı dizime kadar indirdikten sonra erkekliğimi eline aldı. Elimle boğazını sıkıp ayağa kaldırdım. 

Niall: Sen haddini çok aştın Lucy! 

Lucy: Benle yatmazsan o küçük orman kızın ölür tatlım şimdi beni yere bırak! 

Yutkunarak dediğini yaptım. Başka ne yapabilirdim ki?! O sırada arkamdan bir ağlama sesi geldi. B-bu Mitchie! Bu sefer onu bırakamazdım. Hemen pantolonumu çekip koşmaya başladım. Baya hızlı ilerliyordu. Önümdekileri ezerek geçiyordum. En sonunda bağırdım.

Niall: Mitchie!

Harry: Mitchie!

Liam: Mitchie! 

Yanıma baktığımda Harry ve Liam'da Mitchieye sesleniyorlardı...

Liam'ın Ağzından:

En sonunda hayranlar bitmişti. Tam Mitchieye doğru yürüyecekken biri beni kolumdan çekiştirerek barın arkasına doğru çekiştirdi. Beni duvara doğru yapıştırdıktan sonra boynuma daldı. Ben inlerken boynumdakinin bir fahişe olduğunu fak ettim. 

Liam: B-bırak b-beni...

Kız ayrılıp bana baktı. Ardından gülümseyip dudaklarıma yapıştı. O anda gözlerim Mithie ile buluştu. Kahretsin! Ağlıyordu ve beni görünce hıçkırmaya başladı! Kızı hızla iterek koşmaya başladım. Hayranlar beni görünce üstüme atlıyorlardı. Onları yararak geçtim. En sonunda yüksek sesle bağırdım.

Liam: Mitchie!

Niall: Mitchie!

Harry: Mitchie!

Ah harika Harry ve Niall da buradaydı ve işler iyice karışacaktı...

Mitchie'nin Ağzından: 

Arkamı dönüp baktığımda üçüde bana doğru gelmeye çalışıyorlardı. Fakat kalabalıktan bana yetişemiyorlardı. Bir taksi çevirip çantamdan çıkardığım kağıt parçasını adama uzattım. Adam adresi okuyup ilerlemeye başladı. Arka camdan bara doğru baktığımda çocukların beşide oaradaydı ve benim gidişimi izliyorlardı. Telefonum ardı ardına çalmaya başladı. Çaldı, çaldı, çaldı... En sonunda dayanamayıp kapadım. Onların biriyle bile konuşmak istemiyordum. Dudaklarımı ısırarak dışarıyı izlemeye başladım. Gözyaşlarım elbisemi ıslatsada, bir göl oluşturacak kadar aksada durmuyordu. Geçmişim sorunluydu. Peki ya geleceğim? Ne olacaktı şimdi? Onlar ile bir daha karşılaşacak mıydım?

O sırada geçtiğimiz caddeleri daha önce görüğümü hatırladım. Bu yol orman yoluna gidiyordu. Merakla yerimden doğrulup nereye gittiğimizi görmeye çalıştım. Kağıttaki adres ninemin eski eviydi. Bana acil bir şey olduğunda oraya gitmemi söylemişti. Herhalde bu acil durum sayılırdı. Taksi durduğunda ormanın içindeki bir yalının önündeydik. Aynı Ameridaki gibiydi. Ama ev o kadar büyüktü ki çocukların evi bile küçük kalırdı. Taksiye parasını ödeyip arabadan indim.

Yalıya bakakalmıştım. Karanlıkta bile bu kadar gösterişli duruyordu. Kapıya yaklaştığımda kapıya asılı bir kutu vardı. Çeliktendi ve üstünde bir tür eski harfli şifre vardı. İçinde evin anahtarı olduğunda emindim. Şifreyi bilmiyordum ki.. Ninem şifreden bahsetmemişti. Zaten bende gerizekalılık eve nasıl gireceğim insan sorar anahtarı nerde diye. Şimdi gidecek hiçbir yerim kalmamıştı. Kapıya sırtımı verip yere çömeldim. En iyi yaptığım şeyi yaptım. Ağlamak! Hiç durmadan günlerce ağlayabilirdim. Hava kararmış ve soğumuştu. Üstümde bir elbise ve ince bir hırka vardı. Elimi yere koyduktan sonra bir şey yapıştı. Bir kağıttı. Alıp baktığımda bir not olduğunu görüdm. Bu not banaydı... Notta;

"Sevgili kızım şifre için ipucu veriyorum; Dünyada sahip olduğum tek şey... İyi şanslar -Ninen, Jessica"

Bu da neydi şimdi? Ninemin dünayada sahip- tabi ya! Buldum! Hızlıca ayağa kalkıp şifenin harflerini döndürmeye başladım. M-I-T-C-H-I-E. Kutu açıldı! İçindeki anahtarı alıp kapıyı açtım. Ninemi öyle çok seviyordum ki... İçeri girdiğimde tertemiz bir salon vardı. Peki bu nasıl olur? Ninem buraya yıllardır gelmiyorsa burası nasıl böyle temiz olabilir? Merdivenlerden bir kadın beni süzerek indi. Orta yaşlı bir kadındı. İyi giyimli biriydi. 

Kadın: Merhaba canım hoşgeldin...

Mitchie: Merhaba... Ben Mitchie. Siz kimsiniz?

Kadın: Buranın sabihi...

Over Again [ Niall Horan & Liam Payne Fanfic ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin