Defterime geçen senedir hikaye yazıyordum bunu wattpade yazmak istememin sonucunda buradayım, yazım yanlışlarım varsa affedin. Yorum ve beğenilerinizi bekliyorum.
Keyifli okumalar ^-^Hayattan bir beklentim yoktu, çaba da göstermiyordum, sınıf arkadaşlarımı tanımıyor isimlerini öğrenme girişiminde bile bulunmuyordum. Yakın bir arkadaşım, onunla sırlarımı paylaştığım birlikte saçmalayacağım biri yoktu, onu sevdiğim onunla mutlu olduğum bir sevgilimde. Olmaması benim için ne iyi ne kötüydü, olsada olurdu olmasada, zaten insanlara güvenmezdim, gözler anlamlı bakmaz, ağızlar doğruyu hiçbir zaman söylemezdi.
Hep bir yanım boşluktaydı, sanırım bu durum babamı kaybettikten sonra daha da belirginleşmişti. Babamı kaybetmemle duygularımıda kaybetmiştim. Babamı 9 yaşımda göçmüştü dünyadan, ona çok bağlıydım gece iş çıkışı saatlerinden 1 saat önceden uyanır sokak kapımızın önüne bağdaş kurup babamın gelmesini bekler anahtar sesini duyduğum gibi kapıyı açıp sarılır, hiç gitmesini istemezdim. Okula gidiş saatim babamın iş saatinden 2 saat sonraydı, fakat babamla olmayı çok sevdiğim için okula hep erken gider sınıfta uyurdum.
Her zamaki gibi okula erken gitmek için kalkmış babamla birlikte arabamıza binip yola koyulmuştuk, mutlu ve eğlenceli bir şekilde radyodan şarkı söylerken kırmızı ışıkta durmuş yeşil yanmasını bekliyorduk, ondan sonrasını tam hatırlayamasamda sanırım kırmızı ışıkta geçen bir araç hızlı bir şekilde bize doğru gelirken şoför koltuğunda oturan babamın tarafından çarpıp bizi metrelerce sürüklemişti. Oradan nasıl sağ çıktığım hakkında bir bilgim yok ama keşke benim yerime babam sağ çıksaydı.
Kaza sonrası 1 sene boyunca komada kaldım bu olaydan dolayı da sınıf tekrarı yapmak zorundaydım. Şuan lise 3 e gidiyordum ve 18 yaşındaydım..
"Tamam anne dikkat ederim, tamam anne yerim, tamam anne ölmem!!" annem rap söyler bir şekilde bana dikkat edilmesi gereken şeyleri ve hayatta kalmam için hayat tecrübeleri veriyordu 18 yaşındaydım ben, başımın çaresine bakabilirdim, öbür kızlar gibi ota boka ağlamazdım, başım belaya girdiğinde sorunu kendim çözmeye çalışırdım. Sanırım annemde bundan şikayetçiydi, sorun olduğunda kendisini aramamı istiyordu fakat benim huyum buydu.
Annem sonunda beni, gözlerim kapalı ayakta uyuklar bir şekilde fark etmiş olacak ki bir iki saniye sessizlik olmuştu, kulağımın dibinde cırlayan bir adet anne beklemiyordum açıkçası "kız sen beni dinlemiyomusun!!" "evet anne, hoşçakalın.. Yani, hoşçakal"
Bavulumu kavrayıp odamdan hışımla çıktım boy aynasında son bir kez kendime baktım, saçım belime kadar uzundu, düz saçlı olmak istesemde, düz saça sahip değildim saçım dalgalıydı uçlarına doğru dahada dalgalı bir hal alıyordu, başıma siyah bir bere üzerime bana bol gelen boğazlı bir kazak onun üzerine kahverengiye kaçık asker yeşili kalçamı örten mont ve altımada her zamanki gibi siyah yüksek bel pantolon ve açık kahverengi bir çift cat giymiştim.
Çanta takmayı sevmediğim için sol cebime cüzdanımı sağ cebimede herzamanki gibi kulaklık ve telefonumu koymuştum. "Ben çıkıyorum" hayattan bıkmış bir şekilde, anne zoruyla, saçma gereksiz bir gezi için kapıdan çıkmak zorundaydım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duygusuz
Teen Fiction"İnsanlara güvenmezdim, gözler anlamlı bakmaz, ağızlar doğruyu hiçbir zaman söylemezdi. Hep bir yanım boşluktaydı, sanırım bu durum babamı kaybettikten sonra dahada belirginleşmişti. Babamı kaybetmemle duygularımıda kaybetmiştim." DİKKAT: Hikâyemiz...