Merhaba. 3 gün içinde yayınladığım üçüncü bölüm. Şunu söylemeliyim ki, ben kitabın esas bu bölümde başladığını düşünüyorum. Aslında bu bölüm biraz yaşanmışlıklar ve itiraflar üzerine kurulu. Okuduğunuz bölümleri voteleyip, düşüncelerinizi yorum kısmında belirtirseniz çok sevinirim, İyi OKUMALAR!
Bölüm şarkısı: broove-heartbeats
Tam tamına altı buçuk saattir buradaydık. Poyraz bi ara bizden ayrılmış 2 saat sonra geri gelmişti. Bir sürü yer gezmiştik. İrem'i kitapçıya girmek için zor ikna etmiştim. Bir kitapçıya girip 1 saatimi orada harcamış ve sadece 4 kitap alabilmiştim. Aslında benim kitap almam daha uzun sürerdi ama İrem'in 'Hadi, çabuk olalım, o mağazaya da gireceğiz.' sözlerinden sonra fazla uzatmamıştım ve yarım yamalak incelediğim kitapları almıştım. Oysa ben bi kitap almak için raflara teker teker dokunur, içeriğine bakar, hatta bir-iki sayfa okur öyle alırdım. Ama bu sefer biraz aceleye gelmişti. Açlıktan guruldayan karnımın yanı sıra yorulmuştum ama İrem'i bozmamak için Bir şey söylememiştim. ''Pekala, artık gidebiliriz.'' İremin bu dediğinden sonra derin bir oh çekmiştim. Bu kadar kapalı alanda fazla bie durmuştum. ''Sonunda, haydi çıkalım. Biraz daha burada durursam kafayı yiyeceğim.'' Poyraz'ın bu dediğiyle kafamı ona çevirdim. Telefonuyla uğraşıyordu. Hiçbir şey söylemeden Avm'nin çıkış kapısına ilerledik. Tam kapıdan çıkarken birkaç saat önce dönen başım yine kendini belli etmiş, üstelik bu sefer mide bulantısını ve şiddetli baş ağrısını da beraberinde getirmişti. İşte başlıyorduk. Başım şiddetle dönerken geri geri sendeledim. Tam düşecekken yapılı kollar elimi tuttu. ''İyi misin?'' Poyraz'dan gelen endişe dolu sesle ona baktım. ''Lavaboya gitsem iyi olacak.'' deyip elimdeki poşeti İrem'e verdim. ''Bende geleyim mi?'' ''Gerek yok İrem. Hemen gelirim. Siz arabaya geçin.'' Dedim ve ters istikamete gidip tuvalete girdim. Elimi yüzümü yıkayıp, ellerimi evyeye dayadım ve kendime birkaç saniye tanıdım. Yüzüm solgun gözüküyordu. Açlığın etkisi bunda büyüktü tabii ama arada bir de olsa sanırım Denizi dinlemeliydim çünkü başım gerçekten çok ağrıyordu. Aynada kendimi incelemeyi kesip musluğu kapattım. Kapıya doğru ilerleyip tam kapıyı açacakken 'ben burdayım' diye kendini gösteren baş dönmesi iyice şiddetlenirken ne olduğunu anlamadan kendimi yerde bulmuştum.
******
YAZARDAN
Tam on dakika olmuştu Ada lavaboya gideli. İrem daha fazla dayanamamış arabaya gitmişti. Poyraz ise hala Adayı bekliyordu. Daha fazla dayanamayıp lavaboya ilerledi Poyraz, lavabonun önüne gelip kapıyı çaldı. ''Ada, orada mısın?'' deyip kapıyı tekrar çaldı. Kapıyı bir kez daha çaldıktan sonra dayanamayıp ''Ada içeri geliyorum.'' dedi ve kapıyı açtı. Açmasıyla yerde yatan Adayı gördü ve dondu kaldı. Kendini toparlayıp Adanın yanına koştu. 'Ada, Ada uyan' gibi şeyler söylüyordu. Poyraz içinden 'Bu kızı her seferinde bayılmış halde mi bulacağım?' diye söyleniyordu. Sonunda Ada bir şeyler mırıldanıp gözlerini araladı. Poyraz Adanın uyanmasıyla, Adanın ise karşısında Poyraz'ı görmesiyle, içlerindeki rahatlama kendini gösterdi.
****
ADA'dan
Karşımda Poyraz'ı gördüğümde biraz olsun rahatlamıştım. Bugün böyle Bir şey olacağı sanki içime doğmuş gibiydi. ''İyi misin?'' ayağa kalkmaya çalıştım. Poyraz'ın yardımıyla kalkıp elimi yüzümü yıkadım ve ''İyiyim. Hadi gidelim artık.'' dedim. Poyraz kapıyı açtı ve lavabodan çıkıp çıkışa yöneldik. Otomatik kapı kapalı olduğundan normal kapıya ilerledik. Poyraz kapıyı açmaya çalıştı fakat beceremedi. ''Siktir...'' diye mırıldandığını duydum. "Ne oldu?'' ''Ne olacak kapı kilitli.'' ''Yani?'' ''Yanisi burada kaldık.'' diye soludu öfkeyle. ''Bütün gün bir şey yemeyip bayıldın ve başıma bela oldun. Aman ne güzel.'' cevap vermedim. ''Ne olurdu bişeyler yeseydin. Böyle yapmasaydın şuan burada kalamazdık. Ayrıca, seni sürekli bayılırken bulmak zorunda mıyım ben?" diye söylenince dayanamadım. ''Başım ağrıdığında bayıldığımı o gün okulda gördün! Sanki keyfimizden aç kaldık. Gerizekalı. Anlamadan yargılamaya bayılıyorsunuz.'' diye bağırdım. Anlamayan gözlerle bakınca devam ettim lafıma. ''O ikiz kardeşini biraz olsun oturmaya ikna etseydim şimdi burada olmazdık. Alışveriş konu olunca kendini kaybediyor!'' deyip arkamı döndüm ve ters istikamete yürüdüm. ''Nereye?'' ''Cehennemin dibine!'' diye bağırıp yürümeye devam ettim. Çok geçmeden Poyraz kolumdan tutup kendine çevirdi. ''Bırak kolumu.'' ''Özür dilerim. Bilmiyordum. Bilseydim böyle söylemezdim.'' Pişman olan bakışlarla yüzüme bakınca bende üstelemeyip alttan aldım. ''Neyse. Benimde önceden söylemem gerekirdi. Ama yemek yemezsek gerçekten bir daha bayılabilirim.'' deyip güldüm. Uzatmanın anlamı yoktu, nede olsa büyün gece buradaydık. Oda kolumu bırakıp güldü ve cebinden telefonunu çıkardı. ''Ne yapıyorsun?'' ''İremi arıyorum. Beklemesin.'' ''Alo İrem. Sedece dinle. Avm'de kilitli kaldık. Hayır gerek yok. Deniz'e de haber verirsen iyi olur. Tamam eve git sende. Hadi görüşürüz.'' dedi ve telefonu kapattı. ''Ee ne yiyeceğiz. Bende çok açım.'' ''Ne bulursak. Bi sepet bulalım önce.'' dedim ve abur cubur reyonuna doğru ilerledik. Sepetin içine; cips, kraker, çikolata gibi abur cubur şeyleri doldurduktan sonra içecek reyonuna ilerledik. Sepetin içine su ve kola koydum. ''Gerçekten mi? Kola mı?'' diye sonra Poyraza döndüm. ''Daha iyi bir fikrin varsa.. '' Poyraz kenarda gördüğü sepeti eline alıp biraz ilerledi ve sepete biraları doldurmaya başladı. ''Yuh yavaş gel.'' ''Bütün gece buradaysak eğer... ihtiyacımız olabilir.'' dediğine anlam veremesem de ileremeye devam ettim. Son olarak kendimize iki tane minder aldık ve geniş bir yer bulup oturduk. Ben paketleri açarken Poyraz bira için açacak bulmaya gitmişti. ''Sonunda gelebildin.'' ''Taa ebesinin...'' ''Neyse Poyraz. Hadi yiyelim.'' ''Bira?'' ''Hayır, bu gece sarhoş olmaya niyetli değilim.'' ''Göreceğiz bakalım, Şirine.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POYRAZ ESİNTİLERİ
Ficção Adolescente''Ölüm, ayrılıkların en şuursuzu, en acımasızıdır. Aslında esas ölüm gidende değil, kalandadır. Giden bir kere ölür, kalan bin kere. Gidenin bir kere canı yanar, kalanın bin kere. Ölüme alışırsınız, dayanabilirsiniz hatta katlanabilirsiniz ama unut...