Sabah uyanır uyanmaz babama eşyaların geldiği telefonu gelince apar topar eve gitmek zorunda kaldık. Eşyaların içeri taşınması epey zaman aldığından kahvaltı yerine öğle yemeği yedik. Daha sonra akşama kadar eşyaları yerlerine yerleştirdik. Geriye kalan ufak tefek şeyleri de annem yapacaktı. Daha doğrusu ben kendimi sıyırmıştım.
Odamı biraz daha düzene koyduktan sonra kendimi yatağımın üzerine attım. Kulaklığımı da takıp en sevdiğim şarkıyı dinlemeye başladım. (medya)
Tam müziğin havasına girmişken odaya babamın girişiyle toplanmak zorunda kalmıştım.
"Şimdiden böyle yatarsan okula gidince ne yaparsın merak ediyorum." diyerek gülümsedi. Biraz da şımarık bir tavırla "Yaaa, ben uyumuyordum." diyerek yüzümü astım. Küçüklüğümden beri babama karşı hep şımarık davrandığımdan bu hallerime alışıktı. Bundan dolayı bu hallerime kızmaz aksine gülerdi. Yine her zaman ki gibi "Tamam tamam." deyip gülerek konuya girdi. "Yasemin ile aynı okula gitmen konusuna pekte sıcak bakmadığımı biliyorsundur. Yine de son kararı sana bırakıyorum. Sen şimdi bana kararını söyle daha fazla geç kalmadan kaydını yaptıralım kızım." diyerek gözlerini üzerime dikti.
Ne diyeceğimi bilemeden bir süre babama boş boş gözlerle baktıktan sonra "Ben de senin gibi düşünüyorum babacım." cümlesi süzülüverdi dudaklarımın arasından. Babamın birden renk gelen yüzüne bakıp "Daha iyi bir okulda eğitim almam benim için faydalı olacaktır. " deyip ekledim. Babamla hangi okula gideceğimi biraz araştırdıktan sonra karar verip "Yarın gidelim o zaman daha fazla geç olmadan kaydını yaptıralım ha ne dersin ?" diyerek bana baktı.
"Tamam" diyerek onu onayladım. Başımı okşayıp "İyi geceler prensesim." dedikten sonra dışarı çıktı. Bende daha fazla geç olmadan uyudum.
Sabah alarmın o rahatsız edici sesiyle uyandım. Defalarca kez yere fırlattığım halde yinede bozulmamıştı. Nasıl bir çalışma mekanizmasının olduğunu artık çok merak etmeye başlamıştım. Yüzümü yıkadıktan sonra içeriye gitmiştim. Annem sofrayı hazırlamış babamı çağırmaya gidiyordu. Onu durdurup babamı çağırmaya ben gittim.
Hep beraber yemek yerken babamın birden bana dönüp "Seçtiğimiz okulun yönetimiyle konuştum. Okulda bir kişilik yer olduğunu söylediler. Eğer hemen gidersek okul işini halledebiliriz." Babamın bu erkenci davranışları ne kadar sinirimi bozsa da hep kurtarıcı olmuştur. "Olur." deyip gülümseyerek kahvaltımı yemeye devam ettim. Gerçi heyecandan pekte bir şey yiyebildiğim söylenemezdi. Açıkçası yaptığım tabağımdakilere eziyet etmekten farklı değildi. Daha fazla dayanamadan müsaade isteyerek odama yöneldim.
Siyah dar bir pantolon üzerine beyaz bir tişört ve onunda üzerine Ekim ayı olduğundan siyah bir ceket giyerek aynanın karşısına geçip saçlarıma şekil vermeye başladım. O kadar şey denedikten sonra sıkı bir at kuyruğunda karar kıldım. Biraz fazla mı güzeldim ? :D
Yanıma çantamı da alıp babamın yanına gittim. Daha sonra annemi evde bırakıp babamla okuluma doğru yola koyulduk. Arabayla gittiğimizden pek uzun sürmedi. Okul iki kocaman bina ve bir spor salonundan oluşmaktaydı. Binalar gibi bahçede kocamandı. Okulu daha fazla izlemeye zamanım olmadığından babamla hemen müdürün odasına yöneldik. Tam kapıyı çalacak iken kapıyı hızla açan birisi çıktı karşımıza. Hemen karşıda duran diğer oğlanda onu görünce yanına koştu. Ben olanları izlerken babam müdürün odasına girmişti bile.
Karşıda duran çocuk sinirli olana "Vermedi mi ?" diye sorduğu sırada diğeri sinirle "Vermedi piç." diyerek onu sertçe cevapladı. Ötekisi "Sakin ol Emir." diyerek ufak adımlarla üst koridora doğru yürümeye başlarken adının Emir olduğunu öğrendiğim çocuk ardına dönüp birkaç saniye bana baktıktan sonra önüne dönüp koşar adımlarla uzaklaştı. Ne olduğunu anlamaya çalıştığım sırada babam müdürün yanından çıkıp bana doğru gelmeye başladı. Daha sonra beraber çaprazdaki müdür yardımcısının odasına girip kayıt işlemlerimi hallettik. Müdür yardımcısı okula hemen şimdi başlayabileceğimi söylese de ben nazikçe reddettim. Artık Giresun'un en iyi liselerinden birinin son sınıf "B" şubesi öğrencisiydim.
Müdür yardımcısının odasından çıktıktan sonra bir kız bana çarpmış ve kısık bir sesle kusura bakma deyip kayıplara karışmıştı. "Ne olaylı bir lise ama." diye içimden geçirirken arabaya bindiğim sırada yine o iki çocuğu gördüm. Ama onlar hararetli hararetli konuştuklarından pekte etraflarıyla ilgilenmiyorlardı.
Okuldan ayrıldıktan sonra bir mağazaya girip okul elbiselerimi aldık. Babamla biraz daha gezdikten sonra eve gittik. Eve gidince ilk işim Yasemin'i arayıp haber vermek oldu. Aslında üzülmüştü, ta ki lisenin adını söyleyene kadar. En az 20 kere tekrar etmiştim okulun adını. Nedenini sorarsanız Can da o okuldaymış. Biraz daha konuştuktan sonra telefonu kapatıp yatağımın üzerine uzandım. Aklıma takılan şey, Emir'in neden o kadar sinirli olduğuydu. Kurduğum senaryolar hep aynı kapıya çıkıyor. Hepsinin sonunda tek bir şey oluyordu; sanırım telefonunu müdüre kaptırmıştı. Onu anlayabiliyordum. İzmirdeyken bende hocama yakalatmıştım ama çıkışta almıştım. Acaba o da telefonunu alabilmiş miydi ?
Tüm bunları es geçersek en çok kafama takılan şeyde ardına dönüp bana bakışıydı. Sinirli olmasına rağmen ılıman bir şekilde bakmıştı. Gözleri sinirden kızarmış fakat bu ona daha çekici bir hava katmıştı. Bunları neden bu kadar kafama taktığımı sorarsanız bende bilmiyordum. Ama elimde değildi düşünmemek.
En çok merak ettiğimde Yasemin'in sevgilisi Can'dı. Acaba nasıl biriydi ? Onunla bir an önce tanışmak istiyordum. Deyim neredeyse can atıyordum.
Odamda boş boş oturmaktan sıkılıp aşağıya indiğimde annem ve babamı görememiştim. Masada duran küçük bir kağıt dikkatimi çekmişti. Kağıtta babamın acil katılması gereken bir toplantının olduğu ve anneminde onla beraber gitmesi gerektiği yazmaktaydı. Annem ve babama çok kızmıştım. En azından yanıma gelip gideceklerini haber vermelerini beklerdim. Ama onlar direk gitmeyi seçmişlerdi. Daha önce hiç böyle yapmamış olduklarından bu sefer çok önemli bir şeyler döndüğünün farkındaydım.
Ne zaman yalnız kalsam sürekli son sesle müzik dinler tüm evi inletirdim. Buraya yeni taşınmış olmamızda bunu değiştirecek değildi. Fakat bu sefer film izleyecektim. Pek duygusal film izlemezdim ama "Senden Bana Kalan" en sevdiğim duygusal filmlerden biriydi. DVD'yi takıp, koltuğa boylu boyunca uzanarak filmi başlattım. Fakat filmin yarısında ağırlaşan göz kapaklarım dolayısıyla izlemeyi yarıda kestim. Odama çıkıp alarmı ayarladıktan sonra kendimi yatağımın üzerine attım.
Yarın büyük gündü. Yeni okul, yeni şehir, yeni ortam, yeni insanlar...
Ve tüm bu yeniliklerle karşılaşacak olan ben...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRILSIKLAM AŞK (ASKIYA ALINDI)
RandomDiğer insanlar gibi normal sorunlarımın olduğu ve benim o sorunlara üzüldüğüm günler çoktan geride kalmıştı. Çok sert bir kayaya çarptığımı canımın her an yanmasından anlayabiliyordum. Birden bire gelip hayatımın merkezinde kendisine kocaman bir yer...