BÖLÜM 2"Şimdi ne yapacağız? Kesin bizi FELAKET'e gönderecekler." dedi Eva.
Kesinlikle haklıydı.Ama ona cevap veremeden ayak sesleri duyuldu. Vakit gelmiş miydi? Ne kadar çabuk.Ama geleni gördüğümde yanıldığımı anladım.Bu gördüğüm kızdı.Elinde de bir şey vardı ama karanlık olduğu için ne olduğunu anlamadım.
"Alın bunları sizin için getirdim. Bu arada ben Anka."
Ayağa kalkıp kıza yaklaştım.Salonda farketmemiştim ama gözleri aynı kraliçeninki gibi maviydi. Aslında kraliçeye bayağı benziyordu fakat onun gibi bakmıyordu ve tabiki onun gibi giyinmiyordu.
"Bunlar ne?"
"Sizin için yemek getirdim. Size yemek vermezler.Artık kraliçenin yani annemin gözünde hainsiniz."
"Madem prensessin sana neden güvenelim?" diye atıldı Eva.
"Çünkü yarın bende sizinle oraya gönderiliyorum."
Bu söz üstüne konuya katılan Arel kıza yaklaşarak :
"Nasıl yani sen kraliçenin kızısın?"
"Asla onun gibi olmak istemedim. Bu yüzden annemin hazinesinden çalıp bir köydeki muhtaç insanlara dağıttım. Bunu öğrenen annem çok kızdı ve beni de Felaket'e göndereceğini söyledi. Pek örnek bir anne değil ha!?"
"Yani sadece üçümüz gönderilmiyor muyuz?"
"Siz ve benle birlikte 6 kişi. Birazdan askerler gelip sizi hazırlayacak. Sakın karşı çıkmayın. Yoksa sonunuz ölüm olur."
Anka uzaklaşırken
"Felaket'te öleceğiz zaten!" diye tersledi Eva.
"Bu kadar karamsar olma sert kız."
"Cidden sen olmasan ne yapardık Arel?"
"Bu kaslı kollarıma Felaket'te çok ihtiyacınız olacak."
Eva daha bir şey diyemeden muhafızlar geldiler ve bizi hazırlamak üzere zindandan çıkardılar.Her birimize bir hançer ve çok az yiyecek ve içecek verdiler.Verdikleri şeyse bir parça ekmek ve suydu.
Güneş doğduğu anda muhafızlarla birlikte saraydan çıktık ve Felaket'e doğru yola koyulduk.Anka'nın dediği gibi altı kişiydik.3 kız 3 erkek. Hepimiz aynı yaştaydık.
"Merhaba ve elveda arkadaşlar!"
Dedi ismini bilmediğim kız.
"Ölmeyeceğiz, Mira !" dedi diğer çocuk. " Merak etme, biraz inan. Yaşayabiliriz. Ama bunun için bir takım olmak zorundayız.Hepimiz..."
"Sana katılıyorum Pamir. Takım olursak başarabiliriz." dedi Anka.
Zaman nasıl geçti bilmiyorum ama Felaket'e çok yaklaşmıştık. Askerler bizi bırakıp geri dönüyorlardı ve bizde felakete giriyorduk. Bir an her yer karardı ve oksijen değişti. Artık Felaket'in içindeydik. Nefes alamıyorduk. Ciğerlerimiz oksijen için yanıp tutuşuyorlardı.Gözüm kararmaya başladı ve her şey orada son buldu.Kendime geldiğimde ilk gördüğüm şey Anka oldu. Gözleri çok güzeldi. Beni otların arasına bir düzlüğe yatırmış olmalılar. Yanımda korkak,bir o kadar da endişeli bir şekilde beni izliyordu.Ayağa kalkmaya çalışırken Anka beni durdurdu.
"Daha yeni kendine geldin. Dinlenmelisin."
"Bir şeyim yok Anka. Sadece bayıldım. Oksijensizlikten olmalı."
İşte o an aklıma dank etti. Anka bana adını söyledi ama ben ona adımı söylememiştim.
"Bu arada adım Bartu Anka."
"Yaklaşık 1 saattir bayılmış bir haldesin Bartu. Bu kötü bir şey olabilir."
Ama onu dinlemeden ayağa kalktım. Diğerleri neredeydi?
"Hey Anka. Herkes nerde?"
Bu soruyu sorunca Anka'nın gözleri korkuyla parıldadı.
"Diğerleri..."
"Hey, Bartu. Uyanmışsın!" dedi arkadan bir ses. Bu sesi duyunca rahatlamıştım, çünkü bu Arel'di. Arkama döndüğümde herkes oradaydı. Bir dakika, hayır. Eva orada değildi. Peki Eva neredeydi ?-Hey ! Neler olyor? Eva nerede?
-Uyanmışsın bay yakışkıklı!
- Lanet olsun Eva. Sana birşey oldu zannettim. Neredeydin?
- Sadece etrafı geziyordum, tamam mı? Birşeyim yok, Bartu. Hem asıl sen iyimisin? Neden hemen ayaklandın?
-Sakin olun. dedi Arel.
- Hepimiz iyiyiz, değilmi?
-İyiyim.
-Bir şeyim yok.
-Benimde bir şeyim yok.
-Peki o zaman. Hey! Yapacak çok şey var. dedi Arel.
-Bartu, baban hala hayatta olabilir. Onu arayabiliriz.
Babam... Yılladır yasını tuttuğum babam. Hayatta olabilirdi!
- Bu kesin bir şey değil, Ares. Önce bugünü geçirebileceğimiz bir yer bulmalıyız.
-Aslında... Diye söze başladı Anka.
- Aslında burası ile ilgili bazı bilgilerim var. Annem anlatmıştı. Burası şans eseri oluşmadı, arkadaşlar. Bir yıl içinde nükleer bir felaket bekleniyormuş. Başkanlar nüfusu azaltmak istiyorlarmış. Annemin aklına da böyle bir fikir gelmiş. Ama Dünya'yı ikiye bölmek istemiyordu. Bu tamamen şans eseri. Daha sonra insanlar annemden korkmaya başladı. Annem bundan keyif duymaya başladı. Güç insanı çok değiştiriyor...
- Herkes güç için böyle bir kötü insan olmak istemez. Diye çıkıştı Eva.
-Kes sesini Eva. Seni anlıyorum Anka. Sen çok iyi bir arkadaşsın. Bize yardım etmeye bilirdin. dedim.
-Tamam artık. Hayatta kalmalıyız, anlıyor musunuz? Ölmek için çok gencim, diye yakındı Ares.
-Hadi, yola çıkma zamanı geldi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRTINA
Science FictionFırtına'da ne olduğunu kimse bilmiyor. Neden mi ? Çünkü gidip de dönen hiç kimse olmadı...