BÖLÜM 1

18 1 0
                                    

   Sahile dinlenmek için gelmiş ve saatlerce oturmuştum. Kalktım eve gitmek için adımlamaya başladım. Merak ediyordum yanımdan geçen insanlarla bir daha ne zaman karşılaşırım diye. Gerçi karşılaşsam bile farketmem. Kimse farketmez. Hayat böyleydi her şey bir anlıktı. Geçmiş geçmişte gelecek gelecekte...
Ben bunu düşünürken karşıdan gelen çocuk dikkatimi çekmişti. O da sanki bende onun dikkatini çekmişim gibi baktı. Gerçekten çok yakışıklıydı. Önüme döndüm ve yürümeye devam ettim.

    Eve doğru adımlarımı hızlandırdım. Çünkü bulutların siyah oluşu bir fırtana geleceğine işaretti. Dahada hızlandım fakat yağmur bir anda bastırdı. Gerçekten sudan çıkmış balık gibiydim. Evet şiddetli yağıcağını anlamıştım ama bir anda bu kadar yağmasını beklemiyordum. Hemen bir kafeye girdim aslında ev uzak değildi ancak ben gidene kadar sırılsıklam olurdum. Bağışıklık sistemimde zayıftı hemen hasta olurdum. En iyisi kafede kahve içmek.

    Kahve siparişi verdim. Kahvemi yudumlarken telefonum çaldı. Arayan arkadaşımdı:

- Efendim Iseul.

- Nerdesin.

- **** kafede.

- O kafeye bayılırım. Neyse annene annem ulaşamamış o yüzden arayım belki evdesindir dedim.

- Bilmem. Annemin şarjı bitmiştir.

- Tamam aşkım öptüm.

- Bende seni.

    Iseul diyince farkettim gerçekten sevilmesi doğal bir mekandı. Çok güzeldi. Masalar koyu kahve tonlarındaydı, duvar ise taş dokusu ile kaplıydı. Avizeler süper şık bir şekildeydi ve renkleri de beyazdı. Çoğu yerde yeşil bitkiler vardı. Parkelerde çok hoşuma gitmişti. Aynı zamanda çokta temiz bir yerdi.

    Kahvem bitince hesabı ödeyip kalktım. Dışarı çıktımda hâlâ yağmur yağıyordu. Ve gerçekten üstümdekiler fazla kalın değildi. Elimi uzattım ve bir kaç yağmur damlası damladı. Peşinden elimi çekitim ve koşarak gitmeye karar verdim.

    Birkaç dakikaya eve varmıştım. Anahtarı çıkardım,eve girdim. Annem o sırada telefonla biriyle konuşuyordu bende kulak misafiri oldum.

- Tabiki kalabilir tatlım.

-...

- Ahhh... Sende lafı bile olmaz.

-...

- Tamam. Görüşürüz.

- Anne arayan kimdi.

- Iseul'un annesi. İşi çıkmış bu yüzden Iseul kalabilir mi diye sordu.

- Anladım.

- Üstün ıslanmış yağmur çok yağıyor muydu?

- Evet anneciğim.

- Hadi cimcime üstünü değiştirmezsen hasta olursun.

- Tamam hemen gidip değiştiriyorum.

    Annemin dediğini yapıp üstümü değiştirdim. Boğazlı bir kazak altınada kalın bir tayt giydim. Kazak diz kapağımın üzerindeydi. Daha sonradan annemin yanına mutfağa gittim.

- Yardıma ihtiyacın var mı?

- Gerek yok ben yaparım. Sen Iseul'u arar mısın?

- Tamam anneciğim.

    Annemin dediğini yapıp Iseul'u aradım. O da geldiğini söyledi. Hemen kapıyı açtım. Ve ikimiz birlikte:

- KIZ KIZA PARTİİİİİ....... diye bağırdık.

    Peşinden birlikte yemek yedik sonra odaya çıktık.

- Odan çok güzel.

- Teşekkür ederim.

    Aslında odam o kadar abartılcak gibi değildi hatta tam tersi çok nasıl desem sıkıcıydı.Çünkü ben öyleydim. Iseul ise her şeyi abartıyordu. Duvarların rengi griydi. Yatak ise duvarı kaplayan geniş bir yatatı. Örtüsü ve yastıkları griydi. Ben griyi severdim. Avize ise moda avizelerdendi.

(I)-Eee kardeşim sende ne dedikodu var?

(M)-Bende yokta sende kesin vardır.

- Ne veriyim ablama.... Ortaya karışık mı olsun?

- Yaaa ne alemsin. Şu yeni aşkından başlayabilirsin.

- Hmmm... Sen Yoongi'yi diyorsun

- Adı her neyse.

- Offf senin yok yaa.

- İsteyende yok.

- Aslında onun arkadaşını göstereyim.

- Gerek yok kalsın.

- Öyle deme lazım olur.

- Teşekkürler kalsın.

- Adı Seokjin kader belki kendiliğinden karşına çıkarır.

- Neyse ne ben markete gideyim sen de film seç. Ben gelirim 10 dakikaya.

- Tamam.

    Anneme haber verdim ve botlarımı giydim. Çıkmadan önce şemsiyemi de aldım. Bu sefer yağmur sana hazırlıklıyım. Markete doğru giderken dükkanın altında baya ıslanmış biri gördüm. Bu galiba sabahki çocuktu. Ona doğru ilerledim. Benim kafeden sonra çıktığımda yaptığım gibi yaptı. Elini uzattı ve yağmur damlaları eline damlamasını seyretti. Çok yakışıklıydı. Geniş omuzlu, siyah saçlı, kalın dudaklıydı. Sabah düşündüğüm şeyin zıttını yaşıyordum. Onu tanımıştım. Ben o tarafa giderken benden zıt yöne doğru bakıyordu. Yanına vardığımda bu yüzden farketmemişti. Ona yetişmek için parmak ucuma bastım ve şemsiyeyi uzattım. Tam döndüğü şırada dengemi kaybettim tam düşecekken o beni tuttu. Yanaklarım yanıyordu doğal mıydı. O sırada o ise bakıyordu. Ben ise direk düzelip:

- Şey özür dilerim. Sadece şemsiyeyi verecektim ama korkuttum galiba. Ve düşmekten son anda kurtardın teşekkür ederim.

- Asıl ben teşekkür ederim hem şemsiye için hemde karşıma çıktığın için.

- Efendim?

- Adım Seokjin. Senin?

    Inanmıyorum. Acaba Iseul dediği çocuk mu? Aynı zamanda sabahki çocuk. Bu kadarı tesadüf olabilir mi? Oha yani...Bence abartıyorum çünkü bu kadar tesadüf hiçbir insanın başına gelemez. Daha fazla bekletmeyip cevap verdim.

- Myung hee.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 19, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ACIN BİLE TATLI [Kim Seokjin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin