üç

32 16 2
                                    

Dün akşam  Frankfurtun bitmek bilmeyen sokaklarında saatlerce araba sürdüm.
Onu ve konuştuklarımızı bir türlü unutamıyodum.
Kafamdan silip atmak istedim ama olmuyordu , konuştukları beni istemsizce etkilemişti.
Gerçeği söylemem gerekirse kendimi seneler sonra biri tarafından anlaşılmış hissettim , duygularımız hakkında pek konuşmamış olsak bile  benimle aynı korkuları paylaşıyordu ve benim zayıf noktam , onun zayıf noktasıydı.

Bi süre sonra arabayla böyle gezmeyi sürdürürsem konuşmayı unutamicağımı farkettim ve bunu farkedince eve doğru yol alarak kendimi varır varmaz odama attım.
Kendimi öylece yatağa bırakarak
söylediklerini ve gözlerini bir kez daha düşünerek kendimi uykunun kollarına teslim ettim.

Sabah odamın küçük camından  içeri sızan güneş ışığı tarafından uyandırıldım.
Işığa alışmak için bir kaç kere gözlerimi kırpıştırdım.
Halsiz bi şekilde avuçlarımı gözlerime sürttüm ve yerimden kalkarak telefonu elime aldım.
1'e çeyrek vardı.Telefonu tekrar yerine bıraktıktan sonra yorganı üstümden atarak banyoya gidip soğuk bir duş aldım.
Soğuk herzaman iyi geliyordu, benim içimi ve dışımı yansıtıyodu adeta.

Duştan sonra üstüme siyah bir kot, siyah bir tişört ve deri çekedimi geçirdikten sonra spor çantamın içine eşofmanımı atıp tek omzuma astım.
Telefonumu ve anahtarlarımı'da aldıktan sonra ayakkabılarımı ayağıma geçirip çıktım.

Arabaya bindikten sonra kahvaltı yapmak için çarşıya doğru yol aldım.
Arabamı park ederek önüme ilk çıkan kafeye doğru gittim.
Tam içeri girecekken benden bi kafa küçük bir kızla çarpıştım.
Çarpışma sırasında elindeki tüm kitaplar yere düştüğünden  yere eğilip kitapları toplamaya başladı.
Yüzünü görmek için yanına eğilip geri kalan kitapları topladım.

Ayağa kalkarak yüzündeki saçları kulağının arkasına sıkıştırdı.
Elimdeki kitapları uzatınca alıp kendine bastırarak sessiz bir şekilde teşekkür  etti.
Yanımdan geçmeden önce kafasını kaldırıp yüzüme baktı ve yine dün gece aklımdan çıkmayan o gözleri gördüm.

Cafeden uzaklaşmaya başlayınca arkasından koşup kolunu tuttum ve kendime doğru çevirdim,  sinirli bi şekilde kafasını kaldırdı ama gözleri gözlerimi bulur bulmaz beni hatırladığını belli eden yumuşak bir yüz ifadesi takındı.

"Ateş?" dedi emin olmak istercesine.
"Evet" dedim yalın bir ses tonuyla.
"Kolumu bırakabilir misin?" diye sordu endişeli bir şekilde ve kafasını yere eğdi.
"Ah tabiki , üzgünüm" diyerek kolunu sıkıca kavrayan ellerimi çözdüm.

İkimizde konuşmuyorduk, zaten ne konuşabilirdik ki sonuçta ikimizde,
bir gece yolu kesişen iki yabancıydık sadece.
Neden tutmuştum ki kolunu , onu bile bilmiyorum.

"Nereye gidiyorsun?" diye sordum beni bile şaşırtan bir ses tonuyla.
"Sadece dolaşıyordum" diyerek bakışlarını yüzüme çevirdi
"Kahve içer miyiz?" diye sorarak başımı önünde durduğumuz kafeye doğru çevirdim.
"Kahve alarak gölün o tarafa gidelim mi? oraya gidicektimde"
diye cevap verdi.
Endişeli bir şekilde, vereceğim cevaptan korkarcasına bekledi.
Gerçekten okadar kötü bir insan mıydım?

Kahveleri alarak arabama bindik.
Elimdeki kahveyi alınca yüzüne  sorarcasına baktım.
"İki elinle sürmelisin"dedi sessiz ama kendinden emin bir şekilde.
Ufak bir tebessümle arabayı çalıştırdım ve göle doğru sürdüm.

Tıpkı dünki gibi ikimiz banka oturarak göle bakmaya başladık ta ki bakışlarını bana çevirene kadar , bende tüm dikkattimi ona verdim.
"Kendinden biraz bahsetsene  Ateş"
"Ne bilmek istiyorsun?"
"Neden korkuyor ve hayattan saklanıyorsun?" diye sordu.
Yüz kaslarımın gerildiğini hissettim.
"Hayır" dedim soğuk bir ses tonuyla.
"Neden?" diye ısrar edercesine sordu.
"Beni anlayamazsın" dedim hala soğuk olan bir ses tonuyla ama anlıcağını çok iyi biliyordum.
Ama bunu istemiyordum , beni anlayıpta acımasını istemiyordum.
O da gidicek nasıl olsa.

Gerçekleri öğrenirse benden  korkucağını biliyordum.
Aslında umursamazdım ama insanların bana bakarak korkmasından nefret ediyordum.

"Ben bir canavarım Derin.Bunu bilmen bile yeterli" dedim buz gibi bir sesle ve bakışlarımı tekrar göle doğru çevirdim.
Bakışlarını üzerimde hissediyordum ama bakmak istemiyordum.
"Sen bir canavar değilsin Ateş" diye fısıldadı.
"Beni tanımıyorsun Derin" diyerek sesimi yükselttim.

"Haklısın seni tanımıyorum ama senin bir canavar olmadığını görüyorum Ateş, sen bir canavar değilsin.Sen tıpkı bir küçük çocuk gibisin , yatağının altında olan  canavarlardan korkan ve yorganın altında saklanan bir çocuk.Tek fark küçük bir çocuk değilsin.Geceye saklanıyorsun ve Canavar'da bu durumda Hayat oluyo."dedi duygusuz bir sesle.

Söyledikleri hakkında düşünmeye başladım, nerden bilebiliyordu, beni tanımıyordu ve duygularım hakkında hiç bir şey anlatmamıştım.
Kaşlarımı çatarak ona bakmaya başladım.
"Nerden mi biliyorum?"diye sordu.

"Çünkü aynılarını hissediyorum,"kafam daha fazla karışmaya başlamıştı.

"Hayattan saklanıyorsun.Acıdan ve kendinden saklanıyorsun.Karanlığın içinde bir ışık arıyorsun.Gecenin derinliğinde bir çıkış yolu arıyorsun.
Geceleri içinde tüm bastırılmış olan o duygular ortaya çıkıyor.
Masken düşüyor.
Ve Düşüncelerinin içinde boğuluyosun."

Sadece ona bakıyordum, bir şey söylemeden.Beni anlıyordu.
İçimdeki acıyı anlıyordu.
Ama bunu istemiyordum.
Yakınımda hiç bir insan istemiyordum.
Hepsi bir gün gidecekti nasıl olsa.
"Benden uzak dur Derin, evet beni anlıyorsun ama inan bana ben bir canavarım, sadece git"

"Bana neden bir canavar olduğunu anlatırsan gideceğim"
Gerçekten çok inatçıydı ve bu beni sinirlendiriyordu.
Ama aynı zamandada kendine çekiyordu.

Ayağa kalkarak onuda kolundan tutarak ayağa kaldırdım.
Ve gözlerinin içinde bakmaya başladım.

"Kes artık! Anladın mı?!
Beni anlamayı bırak.20 Senedir içimde sakladığım duygu ve düşünceleri ortaya çıkarmayı bırak!
Ben bir canavarım Derin , tıpkı hayat gibi!
Ben acımasız ve tehlikeliyim.Kimseye iyi gelmiyorum.
Yakınımda olan herkesi kırıyor ve zarar veriyorum!
Duygu diye bir şey yok bende Derin!
Bende sadece Acı ve Savaş var anlıyor musun.
Evet, her gün bu hayatla savaşıyorum ama ne var biliyor musun?
Ben başka türlü de savaşırım ve bu bazı insanların hayatına maliyet oluyor."
Son cümlemde gözleri fal taşı gibi açıldı.
"Görüyor musun Derin? ben bir canavarım onun için sanada zarar vermeden önce benden uzak dur."
Yanımdan hafif iterek arabaya doğru yürüdüm, sinirli bi şekilde içine oturarak motorunu çalıştırdım ve tam hızla oradan uzaklaştım.

DARKNESSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin