Hayat bazen inanmamak istediğimiz halde bile nedensiz yere inanmayı gerektiriyor.Ne olursa olsun hiç düşünmeden kendimizden fedakarlık yapıyoruz. Her insan hayatına bir şekilde devam etmeye yön vermeye çalışıyor hayat hiç durmadan devam ediyor bizde hayata ayak uydurmaya devam ediyoruz.Hayat benim için ikiye ayrılıyor birincisi beni mutlu eden şeyler ikincisi ise mutsuz eden her ne varsa herkesin hayatında inişli çıkışlar muhakkak vardır herşey her zaman pürüzsüz mükemmel olamazdı bir nevi hayat ta insanlara benziyor boşuna dememişler hayata ne verirsen hayatta sana aynı şeyi verir ah be hayatt adın gibi güzelde olsaydın? Benimde hikayem hayat gibi bir yandan ne kadar uzunsa bir yandan da o kadar kısadır değilmi benim hayatımda o kadar kısa artık başlıyoruz .........Dünyaya gözlerimi açtığım güzel ülkem memleketim yurdumun dört bir yanı ayrı güzel ama benim için doğduğum büyüdüğüm yer başka bir güzel SAKARYA su misali akarya güzel şehrim. Ben bu küçük şehirde dünyaya geldim ismim sevda aslında iki ismim var isim vermekte kararsız kalmış ailem annem başka babam başka hatta ailede kim varsa isim konusunda baya karışıklık olmuş dedemin çok ısrarı üzerine Havva ismini vermişler ailede Havva diye seslenirler.Arkadaşlarım ise Sevda diye seslenir babam kimse ye danışmadan sormadan kimliğime sevda yazdırmış. Neyseki iki isimden de yana sıkıntım yok.Biz annem babam ve küçük kız kardeşim ile sorunsuz mutlu bir aileyiz yoktur öyle bizim gibisi annen baban varsa zaten ne mutlu sana değilmi.Tabi òyle Ahım şahım bir hayatımız yok normal kendi halinde bir aileyiz annem ev hanımı babam ise kendi kıraathanesini işletiyordu ben liseye küçük kız kardeşim ise ortaokula gidiyordu öyle aman aman çalışkan bir öğrenci değildim ne yalan söyleyeyim kafam calismadigimdan falan değil derslerim ile öyle çok uğraşmazdım kafama göre takılırdım canim isterse yaparım istemezse yapmazdım arkadaşlarla bir olup okuldan kaçmak sürekli okuldan kaçardık yani niye kaçıyoruz ki simdik okuldan otur oturduğun yerde dimi ne işin var yani dışarda ama yok adet haline gelmişti artık kacmazsak sanki birşeyler eksik gibiydi kaçıp kaçıp gezmeler sinemaya gitmeler o mağazadan diğerini girmeler canlı müziğe,karaokeye gitmeler uzerimizde forma ile ne kadarda güzel.Ne gerek vardı diye düşünüyorum şuanda ki düşüncelerim olsaydı acaba yaparmıydım asla yapmazdım.Bunun yanı sıra sınıf öğretmenimiz müzik öğretmeni idi her müzik dersinde herkese çarpım tablosunu sorardı manyakmı bu adamda insan niye müzik dersinde çarpım tablosunu sorar flüt çal gitar çal davul çal ne çalarsan çal yani ALLAH aşkına çarpım tablosunu sormak ne iştir madem òyle müzik öğretmeni değil matematik öğretmeni olsaydın özellikle beni hiç es geçmezdi her ders ilk soru bana 7 kere 8 kaç sevda ııyyy matematiği sevmeyen biri olarak çat pat cevap verirdim şansıma artık bazen arkadaşlar yardım eder bazende bilemezdim öylece kalakalırdım uzun uzun hoca ile bakışmalarımız ise beni gerçekten huzursuz ediyordu.