değişiklikten zarar gelmez

186 53 17
                                    


Saat 1'di. Gecenin serinliği bedenini savuran cılız bir çocuk gibi  beni  titretiyordu. Havadaki  basınç ruhumun sıkılmasına sebep oluyor uyumak istiyor ama yapamıyordum. Birkez  daha deneyerek  yatağıma uzandım. Yüzümü yastığa gömerek verdiğim nefes alma mücadelesi çok kısa sürmüştü.   Yatağımın baş ucunda bulunan mor komidinin  üstündeki beyaz  lambayı açtım.   İçtiğim filtre  kahve yüzünden uykum hiç yoktu. Canım sıkılmıştı. Telefonumu alıp saati  yokladım. Zaman sanki bana inat geçmek bilmiyor, beni sinir etmek için elinden geleni yapıyordu.  Yapacak bir şey yok diyerek elimi yatağımın altına atıp  turuncu ciltli günlüğümü aldım. En son kaldığım  sayfayı açarak yazmaya başladım.

Merhaba günlük; sessizliği duyabiliyor musun ?

Sessiz ol günlük seni duyabileyim.

Benim elimde ki bu kalem, hislerimi dışarı atmamda ki en büyük etken. Benim bu tuttuğum günlük içimden attığım duyguların en güvenilir yeri. 
Ben ya... 18 yılın Hazel'i... gri saçlı, güzel fizikli , her erkeğin istediği türden olan Hazel. Dışardan duygusuz, acımasız hatta ve hatta egolu görünen Hazel... Ama içinde yaşadıkça sıkıldığı hayatından kurtulamayan çaresiz  bi kız.

13 yaşında odasını değiştirme hayali kurup gerçekler yüzüne ilk çarpışında  oluşan  ufak bi kızın  hisleri ve duyguları geldi aklıma. 13 yaşında oda değiştirme hayali kurarsın, olmaz. 18. Yaş  gününden sonra oh be özgürüm diyerek aylar öncesinden yapılan planların olur, gerçekleştiremezsin.
Duy sesimi..  bir başkalaşım  olsun..
Başkalaşım insanı olayım kendimi eski bende göreyim.

Ne gariptir ki bazen insanı üzer. Olmak yada olmak istediğimiz kişi olamamak . Bakmakla görmek arasında ki ince çizgide şarap içiyorum günlük.   Kelimelerim dans ediyor  sanki dünyam dönüyor.

Aklıma bir şey geldi şimdi bir şey yapacağım .

Benden 1 ay sonrasına mektup
Eğer hala yaşıyorsam, yaşamak kelimesinin hakkını veriyorsam, inan bundan sonra asla pes etmeyeceğim

Günlüğü kapatıp komidinin  üstüne koyduktan sonra yatağımdan kalkıp  karşımda duran gardıroptan buz mavisi   çantamı alıp içini  biraz kurcaladıktan  sonra sigaramı  ve çakmağımı  aldım.

Camın  hemen yanında duran koltuğa iliştim. Gecenin hatrına  pencereme  sızdığı  kadar gökyüzüne  karşı dumanı içime çektim.

Esnediğimi fark edince sigarayı bitirip yatağıma yattım. Sevgili uyku sen dünyada ki en güzel şeysin.

▪▪▪▪▪▪▪▪

Çalan  alarm ile birlikte bende güzel uykumdan sıçradım.  -Ya neden ya neden-
Alarmı  kapatıp telefonumu elime aldım. Saat 07.00 . Güzel hazırlanmak için zaman var .

Yataktan kalkıp ilk önce yatağımı topladım. Sonra lavaboya  giderek yüzümü yıkadım ardından dişlerimi fırçaladım.  Tuvalet işini de hallettikten  sonra odama  girip ayna karşısında bakındım.

-saçım yağlı değil güzel-  dolabı açıp okul formalarını aldım . Eylül aynın soğukluğu gelmişti. Kiremit rengi kazağımı  giydikten sonra altına siyah pantolon giydim.  Aşağıdan sesler ve kokular gelmeye başlamıştı. Demek ki annem  kalktı artık. Saçlarımı tarayıp sol tarafa doğru attım. Yüzüme çok hafif 1 kat fondöten  ve hemen az az pudra sürdüm.  Kirpiklerim belirgin olsun diye rimel sürdüm. Hafif göz kalemi ile göz makyajımı tamamlamıştım. Nude ruj sürerek çantamı hazırlamaya koyuldum.

Bugün salı olduğundan hangi dersler olduğunu hatırlamaya çalıştım. Almanca kimya biyoloji defterlerini alsam yeterdi. Bu arada lise 4 değilim ben 11. Sınıf tekrarı yapıyorum.

Çantamı omzuma takıp  aşağı indim. Güzel annem yine hamaratlanmıştı.

-"günaydın güzel annemmm" diyerek yanağına öpücük kondurdum.

-" günaydın  kızım  masaya geç  kahvaltı hazır aç gitme okula" dedi, her sabah ki gibi nasihatçı  annem.

3 kişilik masaya oturduğumda  uzun zamandır düşünmediğim bir şeyi düşündüm. 3 kişilik masada 2 kişiyiz. 10 yıldır. Babam öldü benim. O gece  Fenerbahçe- Beşiktaş maçı varmış.
Babamlar  kazanmanın  şerefine içmişler ve gece eve dönerken trafik kazası geçirmiş.
-şimdi bu sandalye boş baba. Neden gittin-

Annemin önüme koyduğu kahvaltı tabağını acele acele yemeğe başladım.

Yemeğimi bitirdikten  sonra anneme güzel niyetlerimi fısıldayıp  evden  çıktım.

Sabah sabah morallerim  iyice bozulmuştu.
Yolda yürürken çantamdan kulaklıklarımı  çıkarıp telefonuma taktım. Müziklerden  kalben- haydi söyle şarkısını açtım.

▪▪▪▪

Okula vardığımda herkes derse girmişti. Geç kalmıştım. Müdür beyin odasına çıkıp içeri girdiğimde  başka birisinin olduğunu fark ettim. Ben gelince susmuşlardı. En son
" okumayacağım  baba, paran senin olsun ben hayatımdan memnunum" diyordu, bu çocuk.

"- kızım sen niye gelmiştin?" Müdür bana seslenince  afalladım.

"- hocam şey ben geç kaldım geç kağıdı alacaktım da"

Müdür bey birşey demeden kağıdı imzalayıp bana verdi.  Ciddi bi tartışmanın ortasına  pat diye dalmıştım. Utanç verici.

Derse  girip kağıdı verip yerime oturdum. Ders kimyaymış. Çantamdan defterimi çıkarıp dersi dinlemeye başladım.
▪▪▪

Kimya dersi son bulmuş teneffüsteydik. En yakın arkadaşım Melike'nin yanına  gittim. Günün dedikodusunu  yaptıktan sonra kantine gitmek için karar aldık. Sıradan kalkıp koridora  çıktığımızda aklıma para almayı unuttuğum geldi.

"- sen git ben bir şey alıp geliyorum hemen"
Diyip sol istikamete  yöneldim.

Dolaptan  kendi bölümüne gelip  cüzdanımdan  10 TL aldım. Kapağı tam kapatacakken  kapağın iç kısmında bir kağıt buldum. Aldım. " değişiklikten zarar gelmez" yazıyordu üstünde. Tekrar tekrar okuduğum şey neyin nesiydi?

            DEĞİŞİKLİKTEN ZARAR GELMEZ

Ekim'de Ekin Aşkı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin