Çocuk ağlıyodu. Yatağında yorganının içine büyük bedenini saklamış ağlıyordu. az sonra ağlaması durudu iç çekişleriyle dışarıda yağan yağmurun cama vurduğuğu
tok ses odanın soğuk atmosferine karıştı.Gözleri kapalıydı, kirpikleri gözlerine dikilen bir dikiş gibi onu zorluyordu.
-Karanlık, siyah ve soğuk.... Sanırım yaşamımın en güzel geçecek olan dönemlerini şiddetli bir şekilde
bu üç şeyi tadarak geçirmiştim.
Gözlerim kapalı her yer karanlık, dibi karanlık bir kuyu var önümde beni içine çekmek isteyen, korkuyla gözlerimi açıyorum yine karanlık,
yine başaramadım, yine yıkıldım, yine karanlıktan aydınlığa çıkamadım...Sadece bir rafik kazasının hayatınızı nasıl tepetaklak edebileceğini düşünün.
Siyah bir bataklığa durmadan çekildiğinizi düşünün olmuyor değil mi? Gerçekten bu duyguyu hissedemiyorsunuz.
Kendi kendime söz verdim bir daha ağlamıyacağım diye bir daha o sıcak ve tuzlu sıvı bu gözlerden dökülmeyecek diye. En azından bunu başarabilirdim
değil mi? Bir zavallı gibi yorganımın altına girip ağlamadan durabilirdim.
Adım Efken 17 yaşımdayım adımın anlamı yıkım getiren, sanırım babam bana bu ismi verirken kendisi gibi etrafıma korku salacağımı insanların bana saygı
duyduğu bir ortamda olacağımı hayal etmişti.Ama ben onun hayalinde ki gibi güçlü, zorba ve saygın birisi olamadım. Benim getirdiğim tek yıkım kendimeydi.
Uyandım, bir kez daha karanlıktan karanlığa açtım gözlerimi. Sabh olduğunu kuş seslerinden ve yüzüme vuran güneş ışığından anlamıştım.
Yataktan yavaşça doğruldum. Gözlerim görevini yerine getiremesede diğrer duyu organlarım yeterince iyiydi. Her gün bana gittikçe yabancılaşan odamdan çıktım ve
banyoya doğru yol aldım. Musluğu açıp suyun sesini dinledim bi süre sonra yüzümü yıkadım bi an bi umut kafamı kaldırdığımda aynada yüzümü göreceğimi
zannetsem de bu olmadı ve ben bir kez daha içimde biyittiğim umudumu öldürdüm.
İnsanları görememem onlarında beni göremyeceği anlamına gelmiyordu. Onların rahatsız edici bakışlarını göremesem de hissediyordum ve bu çok....
kötü bi histi. Sanki birisi durmadan size soğuk tazzikli su püskürtüyormuş gibi hissettiriyordu.
Ve bu berbat hissi en çok babamın yanındayken hissediyordum. Onun istediği gibi birisi değildim. Olmamıştım. Ve o bunu bir zayıflık olarak görüyordu.
Kazadan önceki hayatımı düşündüm oldukça geniş bir arkadaş çevrem, iyi bir aile ortamım vardı. Babam her fırsatta bana ne kadar çok değer verdiğinden bahseder,
sürekli benimle gurur duyduğunu söylerdi. Biz varlıklı bir aileydik, babama göre ondan sonra şirketin başına ben geçecektim ve tıpkı onun gibi güçlü ve saygın
bir iş adamı olacaktım. Taki o trafik kazasına kadar, o kazadan sonra herşey değişti. Babam benimle konuşmuyor, benden adeta kaçıyordu. Yüzüme bakmaktan korkuyordu
Her zaman sevgi ve şevkatle baktığı gri gözlerime bakmaktan korkuyordu.
biliyordum babamla aramız asla eskisi gibi olmayacaktı ve o beni bu halimel asal kabul etmeycekti. sadece kendime sorduğum tel şey şuydu 'benim ne suçum var'
evet benim ne suçum vardı? hayır hayır benim hiç bir suçum yoktu bu onların bana karşı olan ihanetlerinin bir kanıtıydı. demek ki kimse beni bi parçam eksik olarak
kabullenemezdi bunu öğrenmiştim.
şimdiye kadar ne kadar amelyat olsamda bi çaresi olmamıştı o yüzden artık ben amelyat olmak istemiyordum umutlarımı her bir başarısız amelyat sonrasında öldürüp
kafamdaki mezarlığa gömmekten usanmıştım, artık bunu istemiyordum. ö yüzden her şeyi olduğu gibi kabullenmeyi öğrendim ve yaşamıma bu şekilde devam etmeye karar
verdim. ama bazen bu çok zor oluyodu eskiyi özlüyordum ama eskiye geri dönemiyeceğimi bilmek beni zorluyordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri
Teen FictionAdım Efken 17 yaşımdayım adımın anlamı yıkım getiren, sanırım babam bana bu ismi verirken kendisi gibi etrafıma korku salacağımı insanların bana saygı duyduğu bir ortamda olacağımı hayal etmişti.Ama ben onun hayalinde ki gibi güçlü, zorba ve saygın...