Yine sıradan bir gün. Sabah olmuş, okul bitmiş yemek yenmiş, genç kız koştura koştura odasına ders çalışmaya gitmişti. Monoton hayatının bütün ekşını çözmeye çabaladığı geometri sorularından ibaretti. Fedakar ailesi sessizliği sağlamış, onun ders çalışmasına engel olabilecek unsurları ortadan kaldırmıştı. Lâkin kırmızı saçlı al yanaklı, pembe dudaklı, hafif tombik kızımızın içinin sıkıntısına çare bulunamamıştı.
Kırmızı kızımız sıkıntıdan saçını karıştırırken odasına bitişik balkona çıkmaya karar verdi. Bunalmış ve şu 16 senelik hayatının sadece dersten ibaret olduğunu düşünmeye başlamıştı. Tam o sırada akşamın alaca karanlığında gökyüzünde uçan insansı cismi fark etti. Sadece cisim de değil bas bayağı bir adamdı uçarak ona doğru gelen. Üstelik yanlış görmüyorsa üstünde durduğu şeyde bir halıydı. Resmen uçan halıya binmiş töbe estağfurullah bir delikanlı balkonuna halısını park etmek üzereydi. Gözünü kapadı açtı hala oradaydı. Kolunu çimdikledi "yok hayır hala orada", olmadı kıçını kaşıdı tamamen dürtüsel olarak tabi. Zeus'un gökteki evi Olympos'tan kaçması muhtemel yakışıklı muhteşem gölüşüyle karşısında durmaktaydı. Bir de çapkınca göz kırpı vermişti üstelik...
"Güzel Peri kızı ver elini gezelim seninle" dedi delikanlı.
"Ne! Ben mi? Sen kimsin ki hem seninle geleyim ben" dedi Kırmızı.
"Ben Sabahattin, Uçanhalıgillerden Sabahattin uçanhalıyım. Sen de çok sıkılmış bir peri kızısın. Gel naz etme uçurayım seni." dedi Olympos kaçkını.Gözleri parlayan Kırmızı bu ne olduğu belirsiz genç adama kapılıp uçup gitmek istiyordu fütursuzca. Ama yarına yetiştirmesi gereken bir yığın ödevi vardı. Dudağını üzgünce büktü.
"Ama benim yapmam gereken bir sürü ödevim var" dedi Kırmızı.
"Ödev mi? O kolay iş ya." dedi Sabahattin Uçanhalı. "Hele geometriyse üstüme tanımam dedi" göğsünü şişirerek. "Hadi birlikte ödevini yapalım sonrada göklere uçalım" dedi neşeyle.Sonrası mı? Ah sonrası tam bir rüya. Sabahattin destekli hızlandırılmış bir test maratonu ve buhar olup biten ödevler. Sabahattin kırmızının elini tuttu ve halasına bindiler. Kırmızı korkudan sıkı sıkı tuttuğu Sabahattin'in garip kıyafetinin çok kullanışlı olduğunu düşündü ama sırtına taktığı paraşüte bir anlam veremedi.
Kelimenin tam anlamıyla göklere uçtular. Bulutlardan dünyayı seyrettiler. Paris'te Eyfel Kulesi'nde latte makiyato içtiler. Kuzey kutbunda kutup ayılarını izlediler. Mısır'da piramitlere hayran kaldılar. Maldivler'de turkuaz denizin tadını çıkardılar. Daha bir çok büyüleyici deneyim yaşadıkları gece hızla sona ermişti. Kırmızı eve dönüş yolunda hem mutluydu hem hüzünlü. Sabahattin Uçanhalı halısını balkona park ederken heyecanla sordu kırmızıya;
"Kırmızı peri kızı ben sana aşık oldum gel benimle evlen ve göklerdeki sarayımda birlikte yaşayalım. Hem ödevi yapmak zorunda da kalmazsın" dedi. Kırmızı sanki bu soruyu bekliyormış gibi hemen atladı. "Evet evlenelim uçur beni sarayına Sabahattin " dedi.
Sabahattin uçan halı kırmızıyı attı uçan halısına ve sarayına doğru uçtular. Sarayda her şey çok hızlı gelişti ve evlendiler. Kırmızı mutlulukla Sabahattin Uçanhalıya sarıldı ve gözlerini yumdu.
***
"Kırmızı kalksana. Kırmızı sana diyorum. Yarım saattir sana sesleniyorum. Kırmızı!"
"Lütfen biraz daha uyuyayım Sabahattin. Bu gece yeterince uçmadık mı?" diyerek gerindi Kırmızı.Gözlerini açamadığı gibi beli tutulmuş ve üşümüştü. "Bu sarayın ısıtma sistemi bozuk yataklarıda kütük gibi" diye marıldanarak zorla gözlerini açtı.
"Sabahattin kim bu kapı neden açık neden yatağında değilsin?" diyen ve hala söylenmeye devam eden annesi ile göz göze geldi. Nasıl yani? Test kitabının üstünde uyumuş ve tüm yaşadıkları bir rüya mı olmuştu? Kahretsin diyerek gözlerini yumup rüyaya dönmeye çalıştı ama annesi motora takmış bin bir türlü soru soruyordu. Gerçekler acıtsa da karşısındaydı. Annesine uyuya kaldığını ve tuhaf bir rüya gördüğünü söyledi. Annesinin ardından son sayfası açık test kitabına mahsun bir bakış attı sayfadaki tüm sorular çözülmüştü. Diğer sayfaları da kontrol etti ve hepsinin çözülmüş olduğunu gördü. Aklında ise soruları Sabahattin Uçanhalıyla çözdüğü anlar vardı.Hem şaşkın hem mutlu okula gitmek için hazırlandı. Kahvaltıdan sonra çantasını alırken defter yığınlarının içinden iki gün önce arkadaşıyla aldığı aylık dergi düştü. Birden dergide okuduğu biyografi de bahsi geçen genç uçak mühendisi ve başarıları aklına geldi. Heyecanla dergiyi açtı ve işte oradaydı. Rüyasında ki Sabahattin Uçanhalı tam karşısında başarılı uçak mühendisi Sabahattin Aral olarak durmaktaydı.
:))
-
Umarım beğenmişsinizdir. Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyiniz :)
Bana ulaşabileceğiniz Bağlantılarımı da buraya bırakıyorum 😊
Instagram: @bitutamhasret
Twitter: @bitutamhasret
Tumblr: @bitutamhasret
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızının Gece Uçuşu
Short StoryTek bölümlük tadımlık hikaye, saçmalamak ve gülmek serbest :)