İlk tanışmada bağlanırsın. Öl dese sevdiğin, ölecek duruma gelirsin. Belli bir zaman sonra sevdiğine daha da bağlanırsın. Bağlandıkça sevdiğin uzaklaşır. Sen sevdikçe O sevmez. Sen aşık olursun, sırılsıklam ama, ihanet eder sana. Seni yaralar senden uzaklaşır. O sana öyle bir şey yapmıştır ki, senin hayatın alt üst olur. Arkadaşınla sorunların başlar, ailene yansır. Yalnız kalmak istersin. Geceleri daha çok seversin. Çünkü geceler aydınlatır tüm gerçekleri. Ama sen hala o saf kalbinle, sevdiğinin geleceği güne inanırsın. Fakat o başka bir kurban seçer. Onun omzundadır başı. Hayat böyledir, sen sadece kısmet der geçersin, ama hep aklın ondadır. Neden yaptığı sorusuna cevap bulamadığın için intihara kadar gidersin. Ama ölemezsin, çünkü o senin o saf ve temiz yüreğinde ve çareyi başka maddelerde ararsın, ama onlarda vermez o sevgilinin verdiği acı tadı.
Günler geçer, aylar geçer, yıllar geçer, belki sen yeni birine ihtiyaç duyarsın. Ama maalesef giden sevgili senin güvenini kırdığında, aşk acısı çekerken, insanların kahpeleştiğinin farkına varmazsın. olmuştur. Sen başkasını bulursun ama güvenemezsin. İşte o giden sevgilinin kırdığı kalp senide kahpeleştirmiştir, kimseyi sevemezsin, sevmeden de ilişkiye başlarsın. İşte o an sende kahpe olursun, bu arada pembe kimliği olanlara inanamazsın ve kimsede sana inanmaz. Çünkü kimse aşk acısını bilmez. Eskidendi o mendillere yazılıp kalplere kazınan isimler.
Şimdi ise aşk şudur; meçhul bir gayrı, meçhul bir iş içindir. İlişkiler hani der ya şairimiz "sevdiğin kadar sevilirsin." Çok hayal kuruyorsun Şair Efendi.