Selam, nasılsınız Unicorncuklarım? Bende iyiyim boş vakit bulunca bölüm atayım dedim ^-^ Çok özledim sizi. Yalnız, fark ettiğim bir şey moralimi bozdu. Uzun zamandır bölüm atmadım, okuyucu kaybı normal fakat eski okuyuculardan da önceki gibi ilgi görmüyor hikaye. Özenerek uzun uzun yazdığım bölümler, karşılığını alamıyor.
Vote ve yorum sayısı önemli değil, ben sadece eski sıcaklığımızı özledim. O uzun ve beni mutlu eden tatlı yorumları ve okuyucularımı. Sizden tek istediğim, tek kelime dahi olsa bölüm sonunda görüşünüzü belirtmeniz...
Bölüm şarkısı:
Ed Sheeran- PerfectBölümü yazmaktan çok keyif aldım, iyi okumalar! ♥️
"Yahu ne demek Mahmut Tuncer'i getirtemedik, NE DEMEK BİR SÜRÜ İŞLEME GEREK VAR BOZMAYIN LAN ADAMIN ASABINI BUGÜN!"
"Mayıs abla..." Yağmur gözlerini baygınlaştırıp ona baktı "Sakin ol... Bizim için önemli olan Nikah memuru, Mahmut Tuncer olmadan da nikah kıyabilirler"
"Ne demek bizim için önemli olan Mahmut Tuncer değil ya... Ona seçenekmiş gibi davranmayın, O bir öncelik! Daha bugün sahne alacaktı, ulan ben onun için kırmızı ipek mendil alıp üstüne Nash'in ismini işlettim..."
"Ama Mayıs abl-" Yağmur'un sözünü kesti ve yıkılmış bir biçimde gelin odasındaki şahşahlı görünen sandalyeye bıraktı kendini "Sus bana açıklama yapma halay mendili tuttuğum elim titriyor şuan kan şekerim düştü bir şeyler yemem lazım"
Yağmur çaresizce, ve bir o kadar şaşkın bir biçimde baktı bana. Normalde Yağmur ve Mayıs aynı piçlikleri yapıp beni sinir hastası etmelerine rağmen konu birbirlerine gelince bir şey yapamıyorlardı. Başıma çiçek şeklindeki süs takılıyorken kadına gülümsedim ve başımı çevirdim Yağmur'a "Sen bırak ben hallederim."
"Mayıs sana 1 iyi 1 kötü +1 promosyon iyi haberim var ama"
"Hiç dinleyecek halde değilim ama söyle." Gözlerini yummuş ve burun kemiğini tutup küçük emrah vari bir kederle bunu söyledi.
"Birazdan düğün pastası gelecek 5 katlı sipariş ettik, ha birde Mahmut Tuncer'in menajerine ulaşamadık"
"Eğer halisülasyon duymadıysam pasta dedin az önce" Mayıs aniden canlandı, dudaklarını ıslattı ve ayağa fırladı birden "Sanırım bu moralimi de kan şekerimi de yükseltebilir. Üzgünüm Mahmut abi, canım kenkamın düğününü mahvedemezdim"
"Ya ne demezsin," diye mırıldandım. Heyecandan geberiyordum. Sabahın 8'inden beri uyanıktım, saat öğleden sonra 3.30'tu ve hala hazır değildim. Çok az kalmıştı, fakat ben hazır olmam yaklaştıkça daha çok heyecanlanıyordum, Kendime ne zaman bakmaya kalkışsam sanki gördüğüm kişi ben değilmişim gibi geliyordu. Kıvırcık saçlarımın bozulmasını istememiştim, fakat bu sefer arasından genelde önleyemediğim buklelerimin fışkırdığı dağınık bir gelin topuzu yapılmıştı. Elimdeki gelin çiçeğiyle oynayıp duruyordum. Aynaya ne zaman baksam, çok az vakit sonra ona ait olacağım gerçeği hala bana hayal gibi geliyordu. Cam'in mi oluyordum? Belkide gelecekte çocuklarının annesi. Soyadını alacaktım, bana o güzel anıların ardından tek vereceği şey bu kalmıştı. Her akşam yanında uyuyup, gözlerine uyanma lütfuna sahip olabilecek insan ben olacaktım, ve bu gözüme bir perinin eli değmiş büyülü bir rüya gibi gözüküyordu. Yaralarımı sarıp, beni ben olduğum için seven ve aşık olduğunu her an dile getiren adamla evleniyordum, cennete miyim? Yoksa dünyada mı yaşıyorum cenneti?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All I Want | Cameron Dallas
FanficDudakları panzehirdi. Benimkilerse zehir. Ölümüne susamış gibi öperdi beni, kurtarmak isterdi her öpüşünde. Ama ben başından beri ölüyordum. Cam bunu göremiyordu.