Kimsin sen ?Önce soruyu cevapla istersen..
Kim olduğunu biliyorsan bu yazı pek ilgini çekmeyecektir. 'Kimsin sen?' sorusuna cevap olarak bir isim söylediysen,yazı ilgini çekse de pek bir şey anlayamayacaksın büyük ihtimalle.
Egoistçe bir giriş yaptığımı mı düşünüyorsun ? Üzgünüm ama yine yanılıyorsun. Sana ismini sormamıştım oysa ki. Kim olduğunu sormuştum. Gördün mü bak, kim olduğunu bile bilmiyorsun.
Haa.. Soruya 'Bilmiyorum' cevabını veren arkadaşım seni unutmadım. Sen bu yazının yazılma amacı olan insansın. En iyi sen anlayacaksın anlatılanları..
Kim olduğunu bilmeyen arkadaşlarım. Rahatsız edici bir durum oluşturdum sanırım sizin için. Sinirlerinizi ve kötü düşüncelerinizi yanlış kişiye yöneltiyorsunuz. Şuan ekran karşısında bunları yazan bana değil,okuyan kendinize yöneltin. Kim olduğunuzu bilmemeniz benim suçum değil.
Asıl konuya gelelim. Gerçekten kimiz biz ?
Bu gerçekten çok derin olarak incelenebilecek ağır bir felsefi soru. Bunu cevaplayacağız ama önce size bir örnek vereceğim.
Boş bir masa var. Masanın üzerine bir kağıt koyalım. Kağıdın hemen yanına da bir mum.. Mumun diğer tarafına da bir masa lambası getirelim yada herhangi bir ışık kaynağı. Odanın karanlık olduğunu var sayıyorum. Masa lambasını açınca kağıdın üzerine mumun gölgesi düşecek. Şimdi mumu da yakacağız. Mum yandıkça eriyecek ve kağıt üzerinde ki gölgesi giderek kısalacak,kısalacak,kısalacak.. En sonunda mum eriyip bitecek. Gölgesi kaybolacak. Sabah olunca ışığı da kapatacaksın. Geriye sadece boş bir kağıt kalacak..
Bu aslında hepimizin ortak hikayesi..
Boş kağıt dünya,hep bahsettiğimiz yalan dünya. Mum biziz,mumu eriten ateş ise zaman. Ateş mumu,zaman bizleri eritiyor.. Kağıdın üzerine düşen mumun gölgesi ise ömrümüz. Ateş sadece mumu yakmadı aynı zaman da gölgeyi de yok etti unuttunuz mu ? Zaman sadece bizi eritmiyor,ömrümüzü de tüketiyor. Gölgemiz kısalıyor yada ömrümüz.. Geride ne kalıyor boş bir sayfa.. Bir kaç dakika önce kağıt üzerinde gölge olan kısımlarda şimdi hiçbir şey yok. Geçmişimizde olan onlarca şey artık yok.. İnsanlar,eşyalar,sıkıntılar,sevinçler ve daha niceleri. Farklı şeyler olabilirdi,farklı tercihler,farklı sonuçlar farklı insanlar.. Ama olmadı, kağıt üzerinde ki o gölge bir defa silinince bir daha geri gelmiyor. Geçmişi hatırlıyoruz evet,anılarımız veya hatıralarımız var ama geçmişe dair neyimiz olursa olsun geçmiş geçmiştir.Bir santim bile yerinden oynatamazsınız.
Masa lambamız var birde.. Bu masa lambası da çevremiz sanrım. Ailemiz,akrabalarımız,arkadaşlarımız.. Çevremiz sadece insanlarla sınırlı değil. Dinimiz,toplumumuz,tarihimiz,geleneklerimiz.. Bunlarda bizim masa lambamız.
Biz doğmadan ışık yakılır. Adımız belirlenir,dinimiz,ırkımız,dilimiz hepsi çevremiz tarafından hazırlanır. Hayat biz gelmeden masayı kurmuştur. Çevremiz ışığı yakar ve dünyaya geldiğimiz an zaman mumun fitilini tutuşturur..
Hayatın bize verdiği bu masada bir mum olarak eririz ve verilen kalıplar içinde yaşarız. Geriye ise sadece boş bir kağıt kalır.. Biz söneriz yerimizi başka mumlar alır.. Aynı kağıda gölgeler bırakırız,hiç erimeyecekmiş gibi kağıdı sahipleniriz ama sadece gölgemiz kağıdın üzerindedir. Ona dokunamayız bile..
Bu ışık bize birde isim verir.Ahmet,Mehmet,Ayşe,Fatma.. ve 'Kimsin sen ?' diye sorulduğunda yanıt olarak bu ismi kullanmamızı öğretir.
Bu ışığın birden fazla kablosu var,az önce sıraladım.. Ailemiz,akrabalarımız,arkadaşlarımız,dinimiz,toplumumuz,tarihimiz,geleneklerimiz..Yani bu ışığı kapatmanız gerektiğinde tüm bunlardan vazgeçmeniz gerekmez,sadece kablolardan birisini kopartmak ışığı kapatmak için yeterli olacaktır.
Işığı kapatınca sadece kendi aydınlığımız kalacaktır. Sadece mumu yakan zamanın aydınlığı. Karanlık olacaktır artık ışığın geldiği taraf. Bu karanlığa katlanabilecek misiniz ?
Genelde o ışık pek kapanmaz ama istisnaları vardır..
Aşık olursunuz.. Bu en az bir kabloyu kopartır çoğu zaman.. İşte o zaman karanlıkla baş başa kalırsınız. Sadece sizi yakan zamanın ışığı vardır..
O karanlıkta sevdiğiniz kişiyi arkanıza almanız lazım.. Oda bir insan,oda bir mum. Eğer sevdiğiniz kişi arkanızda değilse yan yana duran iki mum olursunuz. Birbirinize yan taraftan gönderdiğiniz ışıklar gölgelerinizi karanlığa doğru düşürür ve kağıt boş kalır. Ama sevdiğiniz kişi arkanızda olursa onun ışığı gölgenizi kağıda doğru düşürür ve ikinizin ortak bir gölgesi olur.
En güzel tarafı da..Siz erirken sevdiğiniz de arkanızda eriyecektir. Siz ne kadar kısalırsanız oda o kadar kısalacağı için ışığının açısı hiç değişmeyecektir.Gölgeniz hiç kısalmayacaktır. Ölene kadar gölgeniz orada olacaktır.
İlk önce sevdiğinizi arkanıza alın,sonra koparttığınız o kabloyu tamir edin.. Işık yanınca arka arkaya olacağınız için yine tek bir gölgeniz olacaktır. Sonra zamandan soyutlanmış olacaksınız.. Sizi yakan zaman,mumu yakan alev sönmüş olacak..
Alevi söndürdüğünüz için mumlarınız hiç erimeyecek ve ışığı yaktığınız için gölgeniz sonsuza dek orada kalacaktır..
Sevgi ile zamanı,geçmişi,geleceği yenebilirsiniz..
Şimdi bir daha cevaplayın bu soruyu..
'Kimim ben ?'...
..