♥1♥

12 3 6
                                    


Daisy... Annemin belki de şu zamana kadar yapmış olduğu en güzel şeydi ismimi Daisy koyması ama tek kötü yanı hem anneme hem de babama benzemememdi. Babam mavi gözlü, hafif kumral tenli ve kahverengi saçlıydı. Annemin ise saçları sarıydı ve ben ikisinden siysh gözlü, siyah saçlı çıkarak hata etmiştim. Tıpkı lise hayatımı zehir eden Jason'la çıktığım gibi. Aldatılmak hayatımda yediğim en büyük darbeydi şu ana kadar. Onun sayesinde ailemden habersiz içkiye başlamış, karşı cinse karşı güvenimi kaybetmiştim. Şimdi üniversiteye yeni başlamanın tadını çıkarıyordum ve arkadaşlarımla gayet mutluydum. Jasonla birlikte olmadığım için şanslıydım. Çünkü çocukluk aşkımı hala unutamamıştım. Edward... onu çok seviyordum. Orta okul aşkları saçmalıktan ibarettir. Ama bizimkisi farklıydı. Biz aslında iyi bir çifttik ama ailesi Londra'ys taşınmaya karar verip onunla aynı lisede okuma hayallerimiz yıkıldığından beri görüşmüyorduk. Ayrıldık ama ayrılırken gerçekten ikimizde fazla ağladık ve ben ayrıldığım çocuğu kollarımda teselli ettim. Arkadaşlarımla bara gidiyorduk sürekli. Annemlerin haberi bile yoktu kızlarının 'cici kız' kalıbına sıkıştırılmış bir 'cadı kız' olduğumdan. Selena ve Hailey üniversite arkadaşlarımdı ve üçümüz birbirimizin suç ortaklarıydık. Ele başıda bendim. Elbisemi üzerime geçirdim ve hatıralarıma rest çekip makyajımı kontrol ettim. Hazırlanıp çıktığımızda fazla oyalandığımızı fark ettim çünkü saat 20.00'da başladığımız hazırlık 21.30'da bitmişti. Ehliyetim vardı ama araba kullanmaktan hala biraz korkuyordum. Kullandığımda yanımda genelde birisi oluyordu ve bana yardım ediyordu. Bu yüzden bir yerlere gittiğimizde arabayı hep Selena kullanırdı. Hailey radyoyu açtığında kulağıma dolan Lady Gaga Bad Romance ile arka tarafta oturduğum için öne eğilip; "Üstü aç!" Diye bağırdım. Hailey bana gülerken Selena üstü açtı ve kalkıp bağırarak son ses açılmış şarkıya eşlik ettim. *1 saat sonra* Ben koltukta sarhoşluğumun verdiği etkiyle sızmamaya çalışırken Hailey Selena'yı kaldırmaya çalışıyordu. Aptalca bir iddiaya girmiştik ve attığımız shot'lar bize yarın kesinlikle baş ağrısı olarak geri dönecekti. Ayağa kalktım ve sendeleyerek çıkışa ilerledim. Selena ve Hailey'de aynı şekilde arkamdan gelirken yolda polis olmaması için dua ediyordum. Fazla sarhoştuk, üçümüzde arabaya bindiğimizde Hailey'nin yaptığımız iddialara sövmesine güldüm. Sarhoş olmasam ciddi yapımı korurdum ama üçümüzde sarhoşken hiç çekilmiyorduk. Hailey cici kız modundan çıkıp küfür ediyordu, Selena seksiliğini konuşturup tüm gece dans ediyor, ardından bir yerde sızıyordu, ben ise her şeye gülüyordum. Sanırım göz yaşlarım sarhoş olduğumda bana merhametlerini sunuyordu. Eve geldiğimizde Selena arabayı park ettiği an arabadan indim ve o hızla giydiğim topuklular beni taşımadı ve yere süzüldüm. Haikey beni son anda tuttuğunda yine küfür etti. Kızlar içeriye girdiğinde Selena ayakkabılarını almak için döndü ve bana baktı; "Eve girmeyi düşünüyor musun Daisy?" Ona ifadesiz bakışlarımı gönderirken konuştum; "Markete gidiyorum. Canım abur cubur istiyor Sel." Selena kaşlarını çattı; "Çok sarhoşsun, olmaz." Ona orta parmak hareketimi gösterdim; "Dakikalar sonra eve varmış olurum." Selena kapıyı yüzüme kapattığında kahkahalarımla sokakta ilerledim. Açık market bulmak baya zor olmuştu bu yüzden evimizin iki sokak aşağısına inmek zorunda kalmıştım ve soğuk sarhoşluğumu alıp götürmüştü. Birazda az daha bana çarpacak arabadan saniyeler sonra kurtulmuş olmamda var tabii. Eve doğru yürürken telefonumla ilgileniyordum. Flaşı açtım ve karanlık yolda ilerlemeye devam ettim. Flaşımda gördüğüm gölgeyle durdum, ardından izlediğim korku filmleri yüzünden halüsilasyon olduğunu var sayıp ilerlemeye devam ettim. Bir anda omzuma değen bir ten hissettuğimde nefesim kesildi ve kalp atışlarım hızlandı. Arkamdaki beden bana iyice yanaştığında karanlıktan dolayı göremediğim için lanetler savurdum. Boynuma kafasını yaklaştırdığında çığlığı bastım. Ağzımı kapatacağını düşünüp koşmaya hazırlanırken beni tuttu ve kalın boğuk sesini işittim. Sesi tanıdık geliyordu. Biraz kalındı ama çok tanıdıktı. Hayatıma giren erkeklerin seslerini düşündüğümde bir an şoka uğradım. Bu Edward Styles olabilirdi. Çocukluk aşkım olabilirdi. Bu durumda düşündüğüm şey için kendime küfür ettim ve dediği şeyi dinledim. "Tek geceliğin ne kadar bebeğim?" Duyduğun soruyla hızla o tarafa döndüm ve neresi olduğunu hesaplamadığım bir yere yumruğumu geçirdiğimde inlemesini beklemeden koşmaya başladım. Arkamdan gelen ayak adımları beni iyice korkutuyordu; "Buraya gel sürtük." Şu an ceplerinde silah veya bıçak taşımadığını düşünsem bana karşı kullandığı hakaret için onu üç saat boyunca döverdim. Nefessiz kaldığımı hissettiğimde kendime enerji depolamaya çalıştım ama nafile. Koşuşum yavaşlarken kalbime fazla koşmaktan giren ağrıyla onun beni yakalamasına resmen izin verdim. Çenemi iyice sıktığında inledim.Sokak lambasının altındaydık ve yüzünü hala göremiyordum çünkü 1.70 bedenim bile onun gögüs hizasına geliyordu. "Dinle beni, eğer kız olmasaydın seni şu an birkaç kez bıcaklayıp ardından yumruklarımla gebertebilirdim." Söyledikleri beni korkuturken kafamı zorlada olsa kaldırdım ve yüzüne baktım. Kıvırcık saç, zümrüt yeşili gözler, elindeki hac dövmesi... Bu benim Edward'ımdı. Beni tanıdığını sanmıyordum. Eğer tanısaydı bana böyle davranmazdı. Çenemi bıraktığında iki adım geriledi ve sırıttı; "Bu saatte evde olmalıydın güzelim. Ama sana zaman tanıyorum. Nasıl olsa eninde sonunda ağıma geleceksin..."

---------------------------------------------------------------------------------------------------------

Herkese Merhaba bu benim yazdığım ilk hikayem yani önceki hesabımda bir iki tane yazmıştım ama şifresini unuttuğum için giremedim her neyse bu hesabımda ki ilk hikayem umarım beğenirsiniz sizi çok seviyorum en azından 3 vote gelse bile yeter benim için okuduğunuz ve vote verdiğiniz için teşekkür ederim düşüncelerinizi yorumlarda belirtin sizce nasıl daha iyi olabilir bana fikirler verin ponçiklerim sizi seviyorum hemde çokk ♥♥♥☺♥☺♥☺ 

Paison Boy (H.S fanfiction)Where stories live. Discover now