5. Bölüm: Sigara Paketi

3.3K 114 8
                                    

En arka sıranın boş olduğunu görüp en arkaya ilerledim. Tam oturacakken önden bir çocuk "Gözünün midene sokulmasını istemiyorsan kalk oradan!" diye uyardı. Gözünün midene sokulması? Tanıdık geliyordu. Ah evet! Kıvanç'cığım söylüyordu. Hayatımda okuduğum en güzel kitaplardan biriydi "Solucan". Her neyse. Çocuğa dönerek "Neden oturmayacakmışım?" diye sordum. Agresif bir ses arkadan "Çünkü benim sıram." deyince gözlerim o tarafa döndü. Ama bu o çocuk?

Bana elbise veren çocuk karşımda durmuş o benim sıram diyordu. Sinirle "Babanın malı mı?" diye sordum. Bütün sınıf işi gücü bırakmış bizi izliyordu. Aralardan birkaç fısıldaşma ilişiyordu kulağıma.

"Cesur kız, Cem'e kafa tuttuğuna göre.."

"Bence tanımıyor. Babanın malı mı dedi baksana." diye dedikodular dönüyordu sınıfta. Çocuk yine küçümser bir gülüş takınıp bana yaklaşarak "Evet, babamın malı." dedi. Tam kavga çıkaracakken hocanın sınıfa girmesi ile durdum.

Kimse ayağa kalkmamıştı. Saygısızlar! Hoca yerine oturup "Günaydın." dedi. Birkaç kişi ben de dahil "Günaydın." diye karşlılık verdik. Hocanın gözleri bana takılınca gülerek "Sınıfımıza yeni biri katılmış, kendini tanıtmaya ne dersin?" diyerek tahtayı işaret etti. Eh mecbur tahtaya  çıkarak sınıfa baktım. Hafif bir tebessümle "Adım Şevval Taşkıran. 17 Yaşındayım. Antalya'dan buraya taşındık." dedim. Aile mevzusunu açmak istemiyordum. Hoca "Boş yer var mı?" diye sorduğunda sırıtarak birkaç erkek bana boş yer açtı. Ama gözüme narin bir kız takılınca onun yanına ilerleyerek sıraya oturdum. Kız bana dönerek "Merhaba, Şevval." dedi. O kadar içten konuşuyordu ki kanım çabucak kaynamıştı. Devamını getirdi "Ben Nilay. Tanıştığımıza memnun oldum." Tam o sırada "Ben de." diyecekken hoca derse başladı. Başta çok ilginç bir ders gibi geldi. Ancak dersin sonuna doğru "Basketbol takımı bir hafta sonra büyük bir maç var. Biliyorsunuz maç Yılmazer Koleji ile. Güçlü bir rakip. Size güveniyorum. Sıkıca çalışın." deyince konuyu tam olarak anlamış oldum.

Hocanın gözleri Cem'e dönerken uyarırcasına "Cem, takım kaptanıyım zaten iyi oynuyorum diyerek çalışmamazlık yapma Hepimiz senin basketbolda harika olduğunu biliyoruz. Evinde basketbol sahası bile var. Çalış." dedi.

Oha! Demek o sarayın içinde bir basketbol sahası vardı. Maşallah maşallah!

Okul çıkışında Cem önümde arabasına binmek üzere ilerlerken ben de arkasından taksiye binmek için ilerliyordum. Cem çantasını kurcalarken çantasının küçük gözünden bir sigara paketi düştü. Sanırım bunu sadece ben gördüm. Sigara paketini almak için eğildiğimde Cem, siyah ve mat Porsche arabasına atlayıp çoktan ortadan kaybolmuştu. Sebepsizce sigara paketi yere düşerken açılmıştı. İçinden birkaç sigara fırladı dışarı. Sanki içinden küçük bir şey daha fırladı gibi geldi ama görünürde bir şey yoktu. Kafamı yerden kaldırdığımda önümde uzayıp giden bir egzoz dumanı vardı. 

Zoraki AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin