Yıl 2013. 167 yıl sonra Dostoyevski her kuşağın başucu yazarlarından olma özelliğini koruyor ve İnsancıklar, onun dünya edebiyatına ilk armağanı…
Yıl 1846’dır. Genç Dostoyevski, ilk romanı İnsancıklar’ı tamamlar tamamlamaz ev arkadaşı yazar Grigoroviç’e okutur. Grigoroviç o kadar heyecanlanır ki birkaç kez kalkıp Fyodor’un boynuna sarılmak ister; fakat arkadaşının aşırı duygu gösterilerinden hoşlanmadığını bildiği için yapmaz. Grigoroviç ertesi gün romanı yazar ve yayımcı Nekrasov’a götürür; kitaptan çok etkilenen Nekrasov da eleştirmen Belinski’ye… “Yeni Gogol doğdu!” der, Nekrasov, daha kapı ağzında. Aynı günün akşamı, Belinski’ye tekrar uğradığında onu heyecan içinde bulur: “Nerede kaldınız? Nerede bu Dostoyevskiniz? Genç mi? Kaç yaşında? Hemen getirin bana onu!”Belinski’nin evine getirilen yirmi üç yaşındaki genç yazar, daha sonra orada olanları şöyle anlatacaktır: “Ve işte… beni onun yanına götürdüler. Belinski’yi birkaç yıl önce heyecanla okumuştum, ama bana ürkütücü ve sert gelmişti ve benim İnsancıklar’ımla alay edecek diye düşünüyordum. Beni çok saygılı ve ağırbaşlı bir şekilde karşıladı; ama daha bir dakika bile geçmeden her şey bambaşka oldu… Ateşli ateşli, alevli gözlerle konuşuyordu. “Siz kendiniz anlıyor musunuz?” diyordu bana tekrar tekrar, alışkanlığı olduğu üzere bağırarak, “Ne yazmış olduğunuzu anlıyor musunuz?.. Bütün bu korkunç gerçeği, bizlere göstermiş olduğunuz bu gerçeği siz mi düşündünüz? Olamaz, sizin gibi yirmi yaşında birinin bütün bunları anlamış olmasına imkân yok… Gerçeği keşfetmiş ve bir sanatçı olarak ilan etmişsiniz, size bir yetenek verilmiş, yeteneğinizin değerini bilin ve emin olun, siz büyük bir yazar olacaksınız.”
Özetleyecek olursak:
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski ilk romanı “İnsancıklar”da (1846) anlattığı yoksul insanlar gibi yaşam sürdürürken edebi yaşamının daha ilk yıllarında aristokratik-burjuva bir toplumda kafa işçiliğinin aşağılanan konumuna ilişkin deneyimler edindi. İlk kitabı “İnsancıklar” bu döneme ait bir ürün oldu. “İnsancıklar”ın büyük yankı uyandırması ve Belinski’nin taktir dolu sözleri Dostoyevski için büyük mutluluk kaynağı oldu. Dostoyevski’nin 24 yaşındayken yazdığı ilk romanı İnsancıklar yayımlandığında Şair Nekrasow, ”Yeni bir Gogol doğdu!” diye haykırmış, dönemin ünlü eleştirmeni Belinski ise, onu övgüye boğmuştu. Dostoyevski, gerçekten de sonraki romanlarında ince bir duyarlılıkla daha da derinlemesine işleyeceği insan sevgisi, acıma ve suçluluk duygularının ilk ve çarpıcı örneğini İnsancıklar’da vermiş; acı çeken sıradan insanın fırtınalarla dolu iç yaşantısının anlatırken, psikolojik ayrıntıları tüm boyutlarıyla yansıtmayı başarmış, böylelikle de dünya edebiyatına küçük ama dev bir yapıt armağan etmiştir.
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, 1845 yılı nisanında “İnsancıklar” tamamlanınca eserin müsveddelerini dostu Grigoriç’e verir. O da bunları, dönemin ünlü şairlerinden Nekrasov’a götürür. Nekrasov, sabahın dördünde kitapla ilgili düşüncelerini Dostoyevski’ye anlatmak üzere evden çıkacak kadar eserden etkilenir. Bir sonraki günse, müsveddeleri eleştirmen Belinski’ye götürür ve ona yeni bir Gogol’ün doğduğunu söyler. “Galiba sizde Gogol’ler mantar gibi yerden fışkırıyor.” diyen Belinski, romanı kısa sürede okur ve roman hakkında şunları yazar:
“İki gündür kendimi bu kitaptan uzaklaştıramıyorum. Yeni bir yazar, yeni bir yeteneğin kalemi bu; onu tanımıyorum, kimdir, neye benzer bilmiyorum ama bu roman Rusya'da hayatın sınırlarını öyle kahramanlara veriyor ki bize, bundan önce hiçbir yazar bu kadarını düşlerinde bile göremezdi… Rusya yeni bir Gogol kazandı. Eserin yazarı Gogol’ü de geçecek, dehası sayesinde, eserleriyle şimdiki ve bundan önceki bütün edebiyatı gölgede bırakacak!” deyiverir.
Olaylar o kadar hızlı gelişir ki Dostoyevski bile buna şaşırır. Roman Dostoyevski’nin büyük umutlarıyla yayımlanır ve Dostoyevski bir anda tanınan bir yazar durumuna gelir. Böylece daha ilk eserinde başarıyı yakalar.
Bir süre sonra Belinski ile Dostoyevski görüşürler ve genç yazar, ünlü eleştirmenin kendisine söylediklerini şu sözlerle ifade eder: “Belinski bana, üst üste birkaç sefer: Delikanlı ne yaptığınızın farkında mısınız? Siz sadece sanatçı olarak, bir sezişle bunu yazabilirdiniz!.. Ama, bize gösterdiğiniz bu korkunç gerçeğin �