Altan Ağa yanağımdaki elini koluma indirdi ve yüzünü hafifçe benden uzaklaştırdı.
Göz yaşlarım dinmeye başladığında gözlerini daha net görmeye başlamıştım.
Bakışlarındaki dinginlikte kaybolan huzurumu aradım.
Bana ilk defa bu kadar yakın olmasına bile şaşırmaya fırsatım olmamıştı. Bahsettiğim yakınlık fiziksel değildi gözlerimin içine bakarken ruhuma akıyordu.Sessizlik adeta kelimelere pranga vurmuş hükmünü sürüyordu. Kaç kere kendime söylediğim cümle zihnimde yine belirdi. Kötü şeyler olacak.
Bu belki de anlık bir kurtuluştu ya da ben korkmaya devam ediyordum.
Sonu olmayan bir yolda savrulmak, bu olsa gerekti.Altan Ağa kolumdan sıkıca tutarak yerden kalkmama yardım etti. Kalkarken boşta kalan elimle hoyratça göz yaşlarımı sildim.
"Otur ve biraz sakinleş." dedi ve birlikte koltuğa oturduk.
Gözlerimi boşluğa diktim ve sıyrılamadığım düşüncelerimle boğuşmaya devam ettim. Düşündükçe kolaylaşan hiçbir şey yoktu. Ani bir hareketle başımı yanımda oturan Altan Ağa'ya çevirdim.
"Çok yoruldun biliyorum. Odana gidelim."
"Uyumak istemiyorum." dedim en azından şu an bunu yapamazdım.
Altan Ağa ayağa kalktı ve gelmem için bekledi.
İstediğini yaptım ve birlikte yukarı çıktık. Odamın önüne geldiğimizde yönünü değiştirmediğini farkettim.
Benim ona baktığımı görünce kapıyı açtı ve bana içeri girmemi söyledi.Altan Ağa yatağın ilerisindeki koltuğa yaklaştıktan sonra bana döndü.
"Burada yatacağım sen de yatağına geç." dedi ve koltuğa uzandı.
Şaşkın bakışlarımı göremeyecek kadar hızlı davranmıştı.Neden böyle bir şey yaptığını biliyordum ama şaşırmamın nedeni ondan böyle şeyler beklemiyor olmamdı.
Ramiz Ağa'nın tekrar geliyor olma ihtimali yokmuş gibi görünüyordu. Yine de yaşadığım korku mantığımı devre dışı bırakıyordu. Altan Ağa'nın bu odada kalacak olması korkumu gidermesede hafifletiyordu.
Işığı kapatmadan önce yatağıma ilerledim ve üstteki örtüyü Altan Ağa'ya uzattım.
Elim havada asılı kalmıştı bu beni rahatsız edecek kadar uzun sürdüğünde örtüyü Altan Ağa'nın üzerine serdim."Sabah başka bir eve gideceğiz. Şirketle alakası olmayan bir ev." dedi ben örtüyü serdikten sonra.
Bana güven vermeye çalışır gibi bir hali vardı.Işığı söndürüp yatağa yattım.
İkimizde konuşmadık ve gece sessizliğe boğuldu.
Uyandığımda güneş yeni doğmuştu. Işık loş olduğu için gözlerimi rahatsız etmedi.
Dün gece yaşananlar bir bir aklıma üşüşmeye başladığında uyuyabilmiş olmama şaşırdım.
Bir terslik olup olmadığını kontrol etmek için oturur vaziyete geçtim ve Altan Ağa yerinde mi diye bakındım.Yattığı koltukta şişkinlik göremeyince telaşa kapıldım ve yataktan çıktım. Ramiz Ağa ona bir şey yapmış olabilir miydi? Öyle olsa bile sesleri duymam gerekirdi, Altan Ağa buralarda bir yerde olmalıydı.
Koltukta olmadığına emin olduktan sonra kapıya doğru döndüm. O anda anlık bir rahatlamanın ardından korkuyla dolduğumu hissettim.
Altan Ağa sırtını kapıya dayamış başı da neredeyse omzuna düşecek şekilde duruyordu. Elinde tuttuğu silahını görünce yanına koştum. Aynı anda Altan Ağa başını kaldırdı ve silahı bana doğrulttu."Dicle." dedi soru sorar bir şekilde.
"Benim." dedim refleks olarak elimi yüzüme siper etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSESİZ #Wattys2019
RomanceDicle, yapraklarını teker teker düşüren sonbahar ağacı gibi sonunda yine kendisiyle başbaşa kalmıştı . Yalnızlığın kıyısında kaybolmuşken fark etmeden tutunduğu bir liman onun tek sığınağı olmuştu. Artık kaybedecek çok şeyi vardı. Onun en de...