Oturuyorum.Düşünürken bile zaman kaybettiğim hissine kapılıyorum.Ağırlık veriyor ama o bile önemli değil.Yokluk veriyor ve kaybolduğunu tattırıyor sana.Evet zaman bir uyuşturucudur.Akıp gittikçe gözlerinizin bu gezegenin doğrularını seçemediğini görüyorsunuz.Gözlerimden yaş ne zaman düşüyor biliyor musun? Zamandan çıktığım anda,çocukluk anlarımın önümde durduğu hissini yakaladığım anda.Nasıl ağlıyorum biliyor musun? Çocukluğumu kaybetmemin acısıyla,zamanın uyuşturuculuğu.."Hassiktir lan" diyerek şimdi son verebilirsiniz okumaya.Hatta karşınıza geçip anlatsam ve yarıda kessenizde beni,size kırılmam.İnsanlar benim gerçekliğimi kabullenmedi ya da görmedi.Bana hiç dokunmayı denemediler.Ne içimde taşıdığım cevhere ne de yanaklarıma değdi sıcacık avuç içleri.Ellerini dahi kaçırırlardı,başkalarının ellerinden çok gözyaşı görmüş,buz tutmuş parmaklarımdan
Günlüğü kapattım.Günlük müydü sahiden? Gün içindeki hiçbir şey yoktu içinde.Gün içinde yaşanılan ne vardı sanki? Kahve bardağını mutfağa koymadan uyurdum.Sigara izmaritini yağmur yağıyorsa pencereden aşağı atardım.Ufak iç isyanlarımı temsil ediyordu o.Yağmura karşı tek başına savaşan,geceyi aydınlatan ateş kırıntısı.Burada ancak bu kadar isyan etme hakkı tanıyorlardı size.