1000 kişi olmuşuz! Bizi vurun! O kadar mutlu olduk ki, bu kadar az bir bölüm sayısıyla 1000 kişi olması şahane bir durum, şahanesiniz! Hepinizi kocaman öpüyoruz! ♥
Bu bölümde Afra'nın bilinmezliğine bir adım daha yaklaşıyoruz. İlerledikçe yaşadıklarını ve içindeki karmaşayı daha iyi anlayacağız. Ancak hemen aldanmayın, bu Afra'yı bir süre daha görmeyeceğiz.
NOT: Lütfen Anıl'a aşık olmamaya çalışınız...
Bu arada inanın bize yorumlarınız ve oylarınız bizi fazlasıyla mutlu ediyor. Çok teşekkürleer!
İYİ OKUMALAAR.
Nefes alamamak nasıldır, bir fikriniz var mı?
Göğüs kafesinizin üstünü kocaman bir buz tabakası kaplar, hareket ettiremezsiniz. Kemiklerinizin çatladığını sanar, kımıldatamazsınız. Korkarsınız acının size saldırmasından.
Bütün bedeninizi ele geçirir korku. Belki kimsenin dokunmadığı, varlığından haberinizin olmadığı yerlere bile saldırır.
Çırpınır durursunuz, yapmanız gereken tek şey göğsünüzü hareket ettirmekken onu yapmaktan bile acizsinizdir. Korku beyninizi de ele geçirir, en ufak hareketleri yapmanızı engeller. Dehşet sarar her yanınızı, alevlerin arasında kalırsınız.
Nefes alamıyordum.
Kutu ve kağıt titreyen ellerimden ayrıldı ve tok bir sesle yere düştü. Benim nefes almaya çalıştığım süre içerisinde Anıl eğilip kağıdı almıştı bile. Bir an sonra gözlerinde öfke kıvılcımları çaktı, o kadar korkunçtu ki kımıldayabilecek halde olsaydım iki adım geri çekilmiştim bile.
Ellerimi boğazıma götürüp saçma bir umutla nefes almayı denedim. Sanki şişe kapağı açıyorum, boğazımı gevşetsem nefes alabilirmişim gibi davranıyorum bir de!
Sahip olduğum tüm enerji kırıntısıyla Anıl'a hitaben konuştum. Duyacağından bile emin değildim.
"Nefes...alamıyorum.."
-ANIL'DAN-
Orospu çocuğu herif.
Kağıdı elimde buruşturdup yere attım ve yumruğumu sıktım. Parmak boğumlarım bembeyaz olurken inleyip birilerini dövmemek için kendimi zor tutuyordum.
Öfke tüm bedenimi sararken duyduğum cılız ses sisin arasından çıkmamı sağladı.
"Nefes...alamıyorum."
Hızla ona döndüm, bu haldeyken bile kucağıma almama izin vermeyecekti. O yüzden çantasını siktir edip kolundan tuttuğum gibi dışarı sürükledim.
Teni git gide beyazlarken tökezleyerek hızla ilerlemeye çalışıyordu ve onu kucağıma almamak için kendimi gerçekten çok sıkmam gerekti.
Okulun kapısını gördüğümüz an etrafıma bakındım. Hala ders saatiydi, pek kişi yoktu o yüzden. Kapıyla aramızda beş adım kala dişlerimi sıktım.
Afra'nın zorlanmasını umursamadan hızlandım ve okulun dışına fırladığım gibi Afra'yı kucağıma alıp koşmaya başladım.
Nereye gittiğimden emin değildim, sadece koşuyordum o kadar. Rüzgarın ona iyi gelmesini ummaktan başka şansım yoktu. Son anda caddeden döndüm ve deniz kenarına kelimenin tam anlamıyla 'depar attım.'
Boş bulduğum banka oturdum ve sırtını göğsüme yaslayarak yan oturmasını sağladım. Kollarımla sıkıca sarıp kendime çektim, vereceği tepki umrumda değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Kendime Sakladım (ARA VERİLDİ)
Novela JuvenilDünyada yaşayan 7 milyar insan, 7 milyar ruh var. Ve bazen tek ihtiyacımız olan, içlerinden birisi. -One Tree Hill-