2.Bölüm

119 21 1
                                    

[Uzun bir bölüm oldu, yorumlarınızı yazarsanız sevinirim canlar.]

♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢

"Demek kağıdı kaptırdırdın.."

Oturduğum yerde başımı geriye doğru attım. Yeol karşımda durmuş kucağında sevimsiz kedisi ile oynuyordu.

"Birader, daha kötü hissedeyim diye mi soruyorsun?"

Tek kaşım havada ona doğru baktım. Yüzümde oluşan siniri anladığı zaman koltuğunda kedisiyle beraber oflayarak kıpırdandı.

Yaşadığım tamı tamına rezillikti. Peşinden kovalayamadım, büyük ihtimalle kovalasam bile elinden almam zor olurdu. Resmen milyon dolarları bir herife kaptırmıştım. Oysaki o paranın üstünde ne planlarım vardı.

"Hun, evden seni birkaç saatliğine yolcu etmem gerekecek."

Kot pantolonumu düzelttim. Şu an tek istediğim uykuyu ve gitmemi mi söylemişti? Bakışlarımı ona yönelttiģimde sırıttı.

"Baekhyun gelecek. Anlarsın ya..
Ha, dersen ki 'olsun ben uyurum' diye o zaman...-"

"Tamam kes. Gideceğim. "

Elimle sözünü kesip homurdanarak yerimden kalktım. Günde sadece 4 saat uyumak fena bir baş ağrısı yapıyordu. Üstüne, yarın gitmem gereken bir işim vardı. Üstüme portmantodan kabanımı geçirip kendimi soğuk sokağa attım.

Sadece verilen görevleri yerine getirerek para kazanmıyordum. Böyle bir şansım da olamazdı. Bu işi yapanlar ya bir şirkette çalışır ya ekstradan mağaza işletirdi. Yani para kazanamadığımız zamanlar bu işler bizi idare ederdi.

Ve ben, ayak işleri yapan bir garsondum.

'Gel Sehun, git Sehun. Masaya bak Sehun. Masayı topla Sehun.'

Okuduğum bir üniversite yoktu. Ailem Kore'de yaşıyordu. Ben ise onlara işim nedeniyle Amerika'da olduğumu söylemiştim.
Her yerde övgü ile oğlunun ne kadar saygı duyulan biri olduğundan bahsediyordu.

Bana saygı duyulan tek yer... öyle bir yer yok anne. Eğer gerçeği duyarlarsa bana bir daha güvenmezler ve evlatlıktan red ederlerdi.

Bir de kardeşim vardı. O şu an tıp okuyordu. Benden daha iyi yerlere gelmiştim.Ailem varlık içinde yüzerken ben atık içinde yüzüyordum.

Hayatımda bir amacım yoktu. Ölmek için yaşıyordum. Sevgi duyduğum bir kadın da yoktu. Ona ayıracak zamanım olduğunu da sanmıyordum.
Bazen yatarken saçlarım ile oynanmasından hoşlanırdım. Annemin bana alıştırdığı bir davranıştı.

Aklımdan çıkmayan bir şey daha vardı.

'Bir görevi 10 kişi alır, bir kişi parayı kapar.'

Beynimde yankı yapıyordu. Yüzünü bile tam hatırlayamıyordum. Tek hatırladığım o Gucci kokusuydu. Hadi ama, kim unutabilir o kokuyu? 'İsmin her ne boksa işte.'

Şu siktiğimin cümlelerini kafamdan atmaya çalıştım. Sahile yaklaşmış iken derin bir nefes alıp sakince verdim.

Şansızın tekiydim. Ara sıra belki para gelir diye oynadığım şans oyunlarında donuma kadar soyulup geri çıkıyordum. Her şeye rağmen ben çok güçlüydüm, metanetim oldukça yüksekti. Ayaklı gururun tekiydim. Lafların altında kalmazdım. Düşmanının zayıf noktalarını bulur, onları oradan vururdum.

Yıldızları izlerken ve cebimde titreyen telefon ile elimi cebime attım.

"Kayışı Kopuk." Bu Chanyeol'dü.

TEZAT (SeKai)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin