Evren? Ne kadar büyük? Sonsuz mu? Orada yaşayan canlılar var mı? Bunları araştıranlar gereksizce uğraşa dursunlar, varlar ve ben onlardan biriyim. Ben Millie Turners. Turners Ailesinin 19 yaşında boğularak öldürülen paralel evren arasında tıkışıp kalmış kızı. Birde yanımda sürüklediğim alerjik masum bir ölüm geçiren Jack Andhact. Peki beni bu saçma yere getiren kim? Katil babam.
***
Yatakta dönüp Jack'in kalkmamasına sinir olmuş bir şekilde dirseğimle onu dürtüklemeye başladım.Paralel evrenin en iyi sevgilisi olabilir ama huysuzluka bir numara.
Tamam.
Beynime fısıldamasan çok mutlu olucam.
Ama sende yapıyorsun.
"Ah kes şunu! Sentilyar kere sana yapmamanı söyledim."
Yataktan yükselip yanağımı öperken sırıtıp bende onun yanağına bir öpücük kondurdum. Şu beyninin içine girip hem düşünceleri okuma hemde fısıldama işinden nefret ediyordum. Neden normal birisi olamıyoruz ki?
"Huysuz olan bense sen nesin peki huysuzlar prensesi Mill?"
Yatağın diğer tarafındaki dolu su bardağını alıp suratına doğru döktüm.Bu kadar acımasız olmam bence babamdan kaynaklanan bir durum, galiba.
"Hey hey, sakin ol prenses sadece şakaydı. Hem sen neden bu kadar asabi ve huysuzsun ?"
Bilmiyorum. Sanki diğer dünyada birisi ciğerlerimi patlattı. Daralıyordum. Çığlık atma isteğim boğazımda tıkalı kalmıştı. Sadece boğuk bir inleme ile gözlerimi karanlığa kapattım.Yere düşme sesiyle irkilmiştim.
Gözlerimin derin bir karanlığa çekildiğini hissederken birden yumuşak bir yatağın üzerinde başımda dikilen Jack ve onun dünyalı ikizi Finn'i görmemle rahatlama hissiyle sırıttım.
Kurtuldum.
Tabiki de kurtulursun şapşal biz ölümsüzüz ve ben seni asla bırakmam.Unuttun mu?
Yüzümdeki sırıtmayla elini tuttum ve Finn'e döndüm.
"Naber dünyalı?"
Jack'in omzuna samimi bir yumruk atıp,
"Aslında pek iyi değilim.Sevgili ölümsüz ikizim ve onun ölümsüz sevgilisiyle beyinlerinde yaptıkları o ilginç konuşmaları duyamıyorum."
Jack öne doğru eğilip kahkaha atarken bende ona katıldım. Bi insanın kahkahası bu kadar bulaşıcı olabilir mi? Finn, alınmış gibi olan ifadesi ile söylendi,
"Ben sizin gibi ölümsüz değilim dostum. Sizin yüzünüzden meraktan ölen tek insan olarak tarihe geçicem."
Bu ne saçmalıyor?
Bende bilmiyorum, Prenses.
"Ya bakın cidden şu beyinden konuşma şeysini yapmayın." dedi Finn. Yapmamak elde değil ki. Hele Finn'in aklından geçenler...
Ama Finn aklından geçenlerden daha önemli bir konu vardı. Ben buraya neden boğularak geldim?Aslında aklıma gelen ilk fikir babamın benim sabah kalkınca oluşan sersemlikle beynime girmesi oldu. Rüyamdaki kabusda babam tarafından yakalanmıştım ama son anda gelen Jules tarafından kurtarılmıştım.
Jules ise ölüm meleği olarak tanınan arada kalmış bir Yunan Tanrısı ve bana biraz -değil biraz çok - takıntılı. İlginç değil mi? Bizans'ın ilk zamanlarında savaşta öldüğünden beri paralel evrende yaşıyor. Bir melek nasıl ölebilir ki? Sıkıcı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Different Universe
Genç Kurguİki evren arasında kalmış Jack ve Millie... 19 yaşındaki kızını öldüren katil bir baba ve onun herkesden sakladığı sırları... ... "Seni gelip tekrar öldüreceğim aklına gelmedi mi Millie? " Kısık çıkan sesimle, "Gelip işini tamamlayacağını biliyordum...