Merhaba saygıdeğer okuyucularım. 2016 Mayısında kaleme almaya başladığım kitabımın sonsözünü yazmak bana bir yandan mutluluk verirken diğer yandan ise hüznü de beraberinde getiriyor.
Yakın zamanda kitap yazmak gibi bir fikir yoktu aslında aklımda. Ancak birkaç yerde de belirtmiş olduğum gibi öğrencilerimin içeriği aşırı derecede saçma ve faydasız olan hikayeleri burada okuyor olmalarından duyduğum rahatsızlıktan dolayı bir kitap yazma isteği oluştu zihnimde. Nacizane bir şekilde herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği, bir nebze olsun farkındalık sağlayabileceğim bir eser ortaya koymaya çalıştım. İlk başladığımda acaba 10 bölüm yazabilir miyim diye düşünürken bazen hızlı geçişlere bile ihtiyaç duyarak kırkın üzerinde bölüm yazmayı nasip eden Rabbime şükürler olsun. Umarım amacıma uygun bir sonuç çıkmıştır ortaya. Takdiri artık size kalmış bu konunun.Bazen şartlarımı çok zorlamam gerekti yazarken. İş hayatı ve eş olmak ve de annelik bu sürece ket vuran unsurlar arasındaydı benim için. Bazen içime sinmeyen bölümlerle baş başa bırakmak zorunda kaldım sizi. Ama yinede sonsözü yazabilmek bile onure etti beni. Yazmaya yönelik ihtiyacım olduğunu ve bunun bana iyi geldiğini hissettim zamanla. Bazı kişi ve çevreler yazmam konusunda geliştirici olmaktan ziyade vazgeçirici nitelik taşımış olsalar da onları üzerek belirteyim; kendime olan özgüvenimi zedeleyemediler. Kitabı düzenlemeden önce önerilerinize açık olduğumu belirtmek isterim...
Hayal kırıklığına uğradığımız durumların sonuçlarını çoğu zaman görmekte zorlanırız. Ama kaderin bize ne tür sürprizler hazırladığını, şer gibi görünen olaylarda hayırları fark edemediğimiz temasından yola çıktığım bu kitap da; aşk'ın nasıl sahici olabileceğini vermek istedim. Bu kavramın basite indirgendiği, popüler kültüre ayak uydurduğu çağımızı bir nebze eleştirdim diyebilirim. Ayrıca nostaljinin ve terapi niteliği taşıyan sanatın da hayatımızın içinde olması gerektiği vurgusu da önemliydi benim için.
Bunun yanında dünyada olup bitenlere kulağımızı sağır, gözümüzü kör etmemiz yani birer dilsiz şeytan olmamamız gerektiğini de vurgulamak istedim kendi çapımda. Bosna, Irak, Doğu Türkistan, Mısır ve nice zulüm gören Müslüman kardeşlerimizin sesine sosyolojik açıdan tercüman olmaktı biraz da isteğim. Tüm ülkelere götüremesem de sizi bir kısmını ayrıntıya inmeden ele almak nasip oldu. Kitap da bahsi geçen konferanslar vb her ne kadar temsili olsa da gerçekleşmiş olduklarını ya da gerçekleştirilebilirliklerini temenni ediyorum.
Uzun lafın kısası beni bu yolda sürekli destekleyen, bana yazma cesareti ve azmi veren saygıdeğer okuyucularıma ve burada edindiğim güzel dostlara en içten teşekkürlerimi sunuyorum. İyi ki tanımışım diyorum her birini. Başta Crocus34, emine4963, nrglnm, GeceminMavilisi, rukiyeckr, yaseminsiz, xxbayancangaxx, Terra_sanguinante, TAZEKAN_, Pearl_Girl, murvet_tekin, melimm, MelikeAycan16, HulyaCelk5, FatmaZehraDoangn, KaradulunSarkisi, PINRRR, Kubrayagis, fatmozer, AYSNR79 , Suzanynlk, Ayanayka maviucurtma263, DilaraKpeli ve daha ismini belirtemediğim herkese teşekkürler. Desteklerini hissettiğim ancak bazı nedenlerden ötürü oylama ve yorum yapamayanlara da çok teşekkürler. Beni sessizce destekleyen ve kitabımı okumaya devam eden gölge okuyucular; sizlere de teşekkürlerimi borç biliyorum. Özel bölüm yazmak kısmet olursa orada görüşmek dileğiyle...
Sağlıcakla kalın ve kitaplarla olan dostluğunuz hep daim olsun...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"mektubat-ı aşk" AŞK KOKULU ŞEHİRLER (Kitap Oldu)
RomanceKitabım kitapyurdunda sizlerle... https://m.kitapyurdu.com/index.php?route=products/productdetail&product_id=555171 Sevgi emektir, dostluktur... Benimle bu sevgiyi büyütmeye, dost olmaya, sevdalı olmaya, bu sevgiye emek vermeye var mısın? Cesaretin...