Nobody is in the right place

64 6 7
                                    

Yağan kar yavaş yavaş yerleri örtmeye başlamıştı. Yeşil koltuğumda oturmuş düşünüyordum. Bir süre, belki de daha uzun bir süre öylece kar tanelerini izledim ve sonra gökyüzüne baktım. O güzel renk tonlarına bir sürü övgü savurdum, gökyüzü olmak istiyordum.

Odama kapanmıştım. Klasik ben...

Bir süre daha koltuğumda oturduğum sırada gözüm kitaplığıma ilişti. Okumadığım kitap.. Vardı, dedemin doğum günümde hediye ettiği o eski kitap hala duruyordu. Oturduğum yerden kalkıp rafıma doğru gittim ve bir süre kitap ile bakıştım. Sanki yavaş çekimdeymiş gibi elimi uzatıp kitabı çektim. Düz kahverengi bir kapağı vardı. Şimdiye kadar ilgimi çekmemiş olması normaldi. Fakat şuan gerçekten o kadar çok sıkılmıştım ki ona göz gezdirebilirdim. Ve kapağı açtım, beraberinde burnuma dolan tarçın kokusu zaten yorgun olan bedenimi rahatlatmıştı.

İlk sayfanın ortasında şöyle yazıyordu;

''Kimse doğru yerde değil.''


Gözlerimi aralamak istiyordum fakat bunu yapabilmek mümkün müydü? Kendime gelememiştim sanırım. Bedenimde şiddetli bir ağrı vardı ve gittikçe şiddeti artıyordu. Ensem terlemişti, tabi beraberinde uzun kıvırcık saçlarımda. Üşüyordum. Öksürerek boğazımı temizlemeye çalıştım fakat bu imkansızdı, yırtılacak gibi acıyordu.

Gözlerimi üçüncü denememde açmıştım. Fakat ben evde değildim, benim evimde lacivert tavanlı herhangi bir oda yoktu. Neredeydim ben?

Uykuya daldığım yerde değildim Nerede uykuya dalmıştım? Hatırlamıyordum. Hatırladığım tek şey kitaplığımın önünde dikildiğim o saniyelerdi. Buraya uyku halinde mi getirilmiştim yoksa hep burda mıydım bilmiyorum. Emin olduğum tek şey bir şeylerin yolunda olmadığıydı.

Yattığım yerden yavaşça doğruldum ve ayaklarımı yataktan sarkıttım. Bir süre odaksız gözlerle etrafı inceleyip kendime gelmeye çalıştım. Sakindim. Elimi enseme attım ağrıyan boynumu ovaladım. Bir an önce saçlarımı toplamalıydım.

Odağını bulmaya çalışan gözlerim siyaha kapıya kaydı. Kapı hafif aralık bir şekilde duruyordu ve içeriye bir miktar ışık sızıyordu. Ayağa kalkarken başıma ne gelmiş olabileceğini sorguladım fakat cevap bulamadım. Cevap kapının arkasında, ışığın sızdığı yerdeydi. Biliyordum.

Olabildiğince hızlı adımlarla kapını kenarına doğru yürüdüm. Tanımadığım, varlığından bir haber olduğum bir evdeydim, üstelik buraya nasıl getirildiğimi bilmiyordum. Ürktüm. Kaçırılmış olabilir miydim? Ama beni neden kaçıracaklardı ki? Evinde oturan bir erkeği?

Kapının aralığından kafamı uzatıp baktığımda keskin bir bıçağın içimi yardığını hissettim. Şu ana kadar bıçak acısı nedir bilmeyen ben, bu şeyi yalnızca bıçak acısı olarak adlandırabilirmişim gibi geliyordu.

Oradaydı. Salonda tekli bir koltukta oturmuş tavana bakarak sigara içiyordu. Yüzünü tam olarak göremiyordum. Kimdi bu?

Aniden sigarayı bırakıp omzunun üzerinden bana baktığında turuncu loş ışığın altından yüzünü gördüm. Olduğum yere mühürlendim. Gözlerinde keskin maviliği loş ışığın altında bile seçebilmek mümkündü.

''Uyandın mı?'' diye sordu keskin bir sesle. Sesi daha önce hep duyduğum bir sesti sanki. Konuşmam için boğazımı temizledim. ''Ordan uyuyor gibi mi görünüyorum?''. Olduğu yerden kalktı ve çatık kaşlarıyla bana baktı. ''Espriliyizde, güzel.'' sesi çok ciddiydi.

''Sen kimsin?'' diye sordum ona bakarak. Büyük bir dikkatle beni inceliyordu. ''Asıl sen kimsin?'' diye sordu ve üstündeki siyah tişörtü çıkartıp koltuğun üzerindeki beyaz tişörtü aldı. Gözlerim vücuduna kaydı. Bundan dolayı kızardım mı? Hayır tabi, karşımdaki gay olduğumu bilmeyen bir erkekse benim sorunum değildi. Ama dövmelerle kaplı olan vücudu gerçektende harika gözüküyordu.

nobody is in the right place | larry fanfictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin