Öhöm. Ben HaNeul demin Taehyung tarafından davet aldım. Ben? HaNeul?
*******Zil çaldı. Öğrenciler sınıfa girmeye başladılar. Hoseok en arkadaki yerine geçti. Sınıf hızla dolmaya devam ediyordu. Şansım varsa 3 dakika yoksa 1 dakika içerisinde hoca gelecekti. Peki ben ne yapıyordum?
KIPIRDAYAMIYORDUM!! Bir yıldır her saniye hayalini kurduğum olay gerçekleşti ve ben hareket edemiyorum. Ayaklarıma yürümeleri için söz dinletemiyorum. Beynime istediklerimi yapması gerektiğini anlatamıyorum. Olmuyor. Belki de beynim durdu. Belki değil.. kesin beynim durdu. Yoksa Bayan Kang gelmeden yerime geçebilirdim ve ceza almadan okul çıkışı Tae'yle buluşabilirdim. Ama dikilmeye devam edersem eğer bunların hepsi hayal olarak kalacak ve ben tekrardan yıkılacaktım.
Kapıdan koridoru kolaçan eden çocuk birden "KANG GELİYOR!!!" diye bağırmaya başladı ve koşarak yerine oturdu. Sınıftan isyan çıklıkları eşliğinde sayfa çevirme sesleri yükseldi. Benim de bunları yapmam gerekiyordu ama biliyorsunuz ki beynim çalışmıyor. Yerime zamanında geçemeyeceğimi biliyorumdum bu yüzden korkuyla kapıya bakmaya başladım. Birden kolumdan tutulup çekilmem ile popom sırayla buluştu. Sarsılmıştım ve galiba kendime gelmiştim. Yanımdakine döndüm.
"Ho-Hoseok?"
"Yaaa yaa Hoseok. Dikilmeye devam etseydin ölecektin. Hayatını kurtardım. Artık bana borçlusun HaNeul." Kıkırdadı ve bana bakmaya devam etti.
"Ben teşekkür ederim. Yani deminki şeyde beni şeyle tanıştırıp şey gelmeden ve şey almamdan kurtardığın için..." Ops.. gene ne saçmaladım ben? Anlamış mıdır? Umarım ki anlamıştır çünkü o cümle çok uzun bir daha ölsem söylemem.
"Galiba seni Tae'yle tanıştırıp Kang gelmeden ve ceza almaktan seni kurtardığım için bana teşekkür ettin? Tamam ama teşekkürünü başka bir şekilde ödemeni istiyorum." Sırıtarak omzuma omzuyla hafifçe vurdu. En azından beni anlamıştı. Onu WooEun ile tanıştırmamı istiyordu bunda bi sıkıntı yoktu. Başka bir gün bizle takılması için WooEun'u ikna edebilirdim.
"He he. He he." Verdiğim tepkiye gülerek önüne döndü. İçeri giren Bayan Kang ile her zaman suratında olan gülümsemesi düştü. Artık somurtuyordu. Haline gülmek istesem de gülemezdim çünkü o Bayan Kang'tı!! Her türlü gebertirdi... Bi-bi dakika bizim dersimiz Bayan Kangla!!
Hoşçakal berbat olan hayatımdaki berbat saniyelerim.
Hoşçakal 95 dakikam.
Hoşçakal 5.700 saniyem.
Hoşçakal bana lazım olduğunda çalışmayan beynim.
Hoşçakal...
*******Dersi dinlemiştim. Ya da sadece tahtaya bakmış ve sadece bakmıştım. Dersten tek hatırladığım Hoseok'un telefonunu çıkartıp gizlice mesaj attığıydı. O kadar yani. Koskoca iki derste sadece bunu hatırlıyordum.
Ve zil çaldı...
Cehennem gibi geçen ders sonunda bitmişti. Tanrı şahidim olsun ki hayatımdan bin yıl alınmış gibi hissediyordum. Ruhum yaşlanmış, bedenim pes etmiş, hayat enerjimin hepsi emilmiş... işte Bayan Kang'ın dersi bende böyle bir etki bırakıyordu. Bu yüzden en nefret ettiğim ders matematikti. Ya da en nefret ettiğim hoca Bayan Kangtı.