BÖLÜM 2: "İyileştirmek mi?"

119 53 15
                                    

-Kuzey Yelkıran-

Gözümü acıtan güneş ışığı sonrası uyandım. Gözüm direk duvara asılı saate kaydı.
Geç kaldım!

Üzerimdeki yorgan hemen çekip eşofmanla yatmış olmamın avantajı ile çantamı alıp odadan çıktım. Banyoya girip hemen yüzüme su vurdum. Antrenmanın ilk yarısı bitmek üzereydi.

Evden çıkıp hemen arabaya bindim. Gaza basıp sürmeye başladım. Trafiği gördüğüm an kenara çekip park edip koşmayı denedim. Açlığın vermiş olduğu miğde bulantısı ile sahaya ulaştım.

Kapıyı hızla açıp sahaya girdim. Ilk yarının bitmesine 10 dakika vardı. Koç beni gördüğü an koşarak yanıma geldi.

"Nerdesin lan sen ?!"

"Koç, biraz geç uyandım kusura bakma." dedim dağınık saçlarımı karıştırarak.

"Bugün oynamayacaksın!" dedi ve gitti. Arkasından küfredip çantayı koltuğa fırlatıp maçı izlemeye koyuldum.

Ilk yarının bitmesi ile takım soyunma odasına girdiler. Koç dahi herkes içerde olduğundan sahada birtek ben vardım. Gözlerimi seyirci koltuğunda gezdirirken yalnız olmadığımı fark ettim. Dün gördüğüm kız öylece bakıyordu. Bir süre baktıktan sonra ayırdım gözlerimi.

İkinci yarının başlamasından yaklaşık yarım saat sonra sıkılıp kıza doğru gitmek için ayaklandım.

Kızın yanına gidip "Oturabilir miyim ?" dedim.

"Senin değil mi?" dedi sırıtarak. Bende gülüp oturdum.

Benimdi.

Bir süre sessizce izledik maçı. Arada inceliyordum yüzünü. Upuzun kirpikleri ve omuzlarından biraz aşağındaki saçları ve toptan ayrılmayan gözleri.

"Neden orda değilsin?" dedi hâlâ maça bakarken. Önüme dönüp cevap verdim.

"Maça geç kaldım. Bu da Koçun birnevi cezası." dedim.

Bana dönüp gülümsedi. Tekrar önüne dönünce konuştum.

"Basketbolu seviyor musun?" dediğimde duraksayıp cevap verdi.

"İzlemekten zevk alıyorum." dedi.

"Seni her antrenmanda görüyorum. Fazlasıyla seviyorsun herhalde." dedim.

Bana bakıp gözlerini kıstı ve konuştu.

"Seviyorum demedim ki, zevk alıyorum dedim."

Küçük bir kahkaha atıp dinledim.

"Evet. Fazlasıyla seviyorum."

"Adın nedir?" dememle biraz duraksadı. Sonra gamzesini, o güzel gamzesini göstererek güldü.

"Nil. Adım Nil." dedi. Sonra tekrar edip sahaya baktım.

"Nil."

"Kaç yaşındasın?" dedim.

Bana cevap vermeyince 'Sanane be salak' diyecek diye tereddüt etsem de cevapladı.

"17 yaşındayım."

Bir süre öylece maçı seyrettik. Arada onun pürüzsüz yüzünü inceliyordum.

Maçın bitmesi ile Nil ayağı kalktı. Aynı anda bende ayağı kalktım.

"Memnun oldum." dedim ve bir adım geri çekilerek geçmesine izin verdim

"Bende." deyip o gamzeli gülüşü ile arkasını dönüp gitti.

Hayalin Ötesinde Saklı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin