Eve gidene kadar dayanabileceğimi sanmıyorum. Not aklımdan bir türlü çıkmıyor. Sanırım en iyisi şimdi okumak. Zaten bir süredir not elimdeydi, açıp açmamak konusunda kararsızdım. Dayanamayıp okudum.
"Ben yaralıyorum sen ise iyileştiriyorsun ama unutma sen benimsin. Beni desteklemelisin. Ve sakın notu çöpe atma. "
Kağıdı buruşturup yanından geçtiğim çöp kutusuna attım.
"Ne demek sen benimsin ya ne demek. Biliyordum zaten Arel'e olanlardan onun sorumlu olduğunu. Bir de çöpe atmayacakmışım. İstersen saklayayım. "
Yanımdan geçen insanlar bana tuhaf tuhaf bakıyordu. Evet kendi kendime konuşuyorum ne olmuş yani. Tamam birazcık sesim yükselmiş olabilir ama hep sinirden bunlar. Neyse insanlar beni deli sanmadan önce sussam iyi olur.
Eve varınca anahtarla kapıyı açtım. Mutfaktan güzel kokular geliyordu.
"Abla sen bir harikasın. Poğaçanın kokusu çok güzel geliyor. "
Ablam elinde tepsiyle bana döndü. Imm fırından yeni çıkmış poğaça. Beni ye diye bağırıyor resmen.
"Birazdan çay da yaparım oturur yeriz ha? "
Tam istediğim şey nasıl hayır diyebilirim.
"Tamam o zaman ben gidip üstümü değiştireyim, geliyorum. "
Sözlerim biter bitmez odama koştum.
"Oha"Gördüklerimin üzerine ancak oha diyebilmiştim. O masamın üzerindeki şey bir not muydu? Hayır lütfen hayır olmasın. İnanmıyorum evime girmiş. Odama girmiş. İnanamıyorum ya.
Esen rüzgarla başımı çevirince pencerenin açık olduğunu farkettim. Tabi ya pencereden girmiş. Sinirlerime hakim olmalıyım. Sakin olmalıyım. Evet, sakinim. Okumayacağım notu. Bu sinirle okursam hiç iyi şeyler olmazdı. Ya nasıl benim odama kadar gelmeye cesaret ediyor.
Üstümü değiştirip ablamın yanına gittim. Poğaça ve çayları hazırlamış elinde tepsiyle salona geliyordu. Koltuklara geçip oturduk. Poğaçamdan bir ısırık alıp konuşmaya başladım.
"Abla sen bugün evde miydin? "
"Evdeydim, neden sordun? "
Demek evden hiç çıkmadı.
"Hiç öylesine. "
Tabi ki o notu bırakan kişiyi nasıl fark etmedi onu anlamaya çalışıyorum. Neyse şimdi moralimi bozmayayım. Poğaça çay keyfine devam.
Poğaçaları yedikten sonra televizyon izlemeye başladık. Yok olmuyor benim aklım notta. Yerimden kalkıp odama gittim. Çekmeceye kaldırdığım notu alıp açtım.
"Çöpe atma demiştim. "
Çöp takıntılı psikopat. Notu masamın altında duran çöp kutuma attım. Dediklerini yapacağımı sanıyordu heralde.
Bir dakika, bir dakika. O benim notu attığımı nerden biliyor. Demek beni takip ediyor. Gerçi benimki de laf mı odama kadar girmiş takip mi etmeyecek.
Ablamla birlikte yemek yedikten sonra odalarımıza çekilmiştik. Pijamalarımı giyip yatağıma uzandım. Kulaklıklarımı kulağıma geçirip bu aralar en sevdiğim şarkıyı açtım. Artık yeni bir şarkı keşfedene kadar bunu dinlerdim.
Gözlerimi kapatıp düşüncelere daldım. Şu notlar kafamı çok karıştırıyordu. Kim yazıyordu ki. Acaba bizim sınıftan mı? Bizim sınıftan olduğunu bilsem kim olduğunu bir şekilde öğrenebilirdim. Aslında önemsemezdim bu notları ama yazan kimse beni takip ediyor. Yetmiyor evime kadar giriyor. Bu beni korkutuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇARESİZ
Teen Fiction"Öp beni" "Ne! " Başını bana çevirdi. "Duydun, öp beni. " Dediklerini yapıyordum evet ama bu fazlaydı. Ben bunu yapamazdım. Başıma karşıya çevirdiğimde ne yapmaya çalıştığını anlamıştım. Tam karşıda Arel oturuyordu. Öfkeli gözlerini üzerimize dikmi...