Bazen uyanmak ister insan ama uyanamaz. İşte bende bu sabah bunu yaşıyorum. Birileri kafamda bağırışıp , koşuşturuyor ama ben bir kere yattıysam zor kalkarım. Biri beni çekiyor ama kim çıkaramıyorum. Gözlerimi açamıyorum. Sanki üstümde koca bir fil var ve kalkmıyor. O kadar ağır ki lanet olasıca gözlerim açılmıyor. Sonunda kafamdan aşağı dökülen bir su , küfür ederek uyanmam ve karşımdakinin kim olduğuna bile bakmadan ona bir güzel geçirmem bir oldu.
"Lan kim yaptı bunu kim yaptıysa onun anasını..."
" Şşşt kızım ne diyorsun sen öyle. Ben seni böyle mi yetiştirdim Nefes. Çok ayıp.
"Bana ne anne ya şunlara kız bana niye kızıyorsun? Nasıl kaldırdılar beni pislikler. Ya onu geçtim de az önce ben birine iyi geçirdim. Kimdi o ?
"Bendim o bir güzel geçirdiğin. Dedi Polen."
"Ay kanka özür dilerim ama hak ettin yani. Dedim yerimden kalkarak.
O sırada telefonum çaldı.
"Ablaaa telefonun çalıyor." Diye koşuşturarak geldi Hayat.
"Ver ablacım." Dedim bende. Telefonun ekranına baktığımda içimden gelen kusma hissiyle kızlara döndüm. "Tanem pisliği arıyor." Dedim. Tanem hayatım boyunca tanıdığım en kötü insan. O kadar acımasız ki. Lise de tanıştığımızdan beri Elvin diye bir arkadaşıyla bize yapmadığı kötülük kalmadı. Hira'nın Tanem'e duyduğu nefret anlatılmaz. Çünkü Tanem'in Akın'a olan aşkı gözünü kör etmiş durumda. Bütün bunlarıda bu yüzden yapıyor. Ve Elvin , Uras'ın çocukluk arkadaşı ama Uras'a platonik olan bir kız. Onu ilk gördüğüm günden beri sevmiyorum. Bizi ayırmak için her şeyi yapıyor. Ama Uras bu yaptıklarının farkında değil. Nede olsa çocukluk arkadaşı...
Tanem'in araması ve odadaki herkesin yüzünün düşmesine sinir olduğumdan hemen telefonu açıp o kızın ağzının payını vermek istedim.
"Ne var."
"Aaa Nefescim beni bu kadar sevdiğini bilmiyordum."
"Ne saçmalıyorsun sen yine Tanem."
"Bir şey demiyorum bebeğim hemen kızma."
"Senin o bebeğim diyen ağzın yamulsun inşallah."
"Çok ayıp Nefes oysa ben Uras'ı Elvin'le gördüğümü söylemek için aramıştım."
"Ne Elvin'i ne Uras'ı?"
"Dün neden Uras'a ulaşamadın sence? Ben söyleyeyim. Çünkü Elvin'leydi tabi bende Akın'la. Dün sizin onlardan gizlice tatile gideceğinizi onlara söylemiş olabiliriz. Tabi onların morali bozulunca yanlarında biz vardık , siz değil. Onları biz teselli ettik canım."
"Lan sen ne diyorsun! Boktan laflarınla beni üzemezsin Tanem.
"Üzmek istemezdim tatlım gerçekten."
"Hele bir göreyim seni , o saçlarını tutup botokslu götüne sokmazsam bana da nefes demesinler! Öldün kızım sen." Diyerek telefonu yüzüne kapadım. Telefon hoparlörde olduğu için herkes duymuştu konuştuklarımızı."Ben hayatımda bu kadar aptal bir kız görmedim." Dedi İlkim
"Ne aptalı kızım şizofren bu mal." Diye ekledi Lavin.
"Tipsiz bok turşusu." Dedi Polen. Sonra herkes gülmeye başladı. Güldük güldük ama mutluluğumuz çok kısa sürdü.
"Lan ben bu kızın Allah belanı versin Tanem. Seni bir elime geçireyim düz yatırıp... Diyemeden ağzını kapattım. Açtığımda hala saydırıyordu.
"Doğduğun güne lanet okuyacaksın kızım bittin sen !"
Tanem'e saydırırken bir yandan da ağlıyordu. Laden gidip sarıldı Hira'ya.
O sırada kapı çaldı."Kapı çalıyooorrr!" Diye bağırarak aşağı indi Hayat."
Kapıyı açtığında karşısına Urasla Akın'ı görünce şarır.
"Hoşgeldiniz."
"Hoşbulduk prenses nasılsın bakalım." Der Uras.
"İyiyim Uras abi sen?"
"Bende iyiyim güzelim. Nerede senin şu inatçı ablan bakalım?"
"Yukarıda."
"Tamam prensesim. Hadi sen git ve biraz çıkma odandan."
"Tamam ama neden ki?"
"Boşver sen. Ver bir öpücük Uras abiye." Uras Hayat'ı öptükten sonra Akın'la beraber hızlı adımlarla yukarı çıktı. Kapıyı çalmadan direk içeri girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ CÜCELER AŞKINA
Teen FictionEğer bir kelebek zamana aşık olursa , ölüme aşık olmuş demektir ve belkide kim bilir yaşamak isteyip kanatlarını kaybetmiştir...