4 - Yine O Yer

4.9K 343 303
                                    

Başrolü Demir ya da Çağrı sanıyorsunuz ama yanılıyorsunuz bu hikayenin başrolü benim. Kendime yılın başrolü ödülünü vermekten gurur duyarak biricik egom ile beraber size iyi okumalar diliyoruz.

Bölümü özel birilerine armağan etmek istiyorum. Şu an burada olan tüm özel insanlar; bu bölümü sizlere ithaf ediyorum.
----

Odamın kapısının açılma sesiyle kafam otomatik olarak yataktan kalktı. Önce gözüm tüm oda karanlığına vuran ışık üzerinde gezdi ve sonrasında ışığın kaydığına doğru ilerledi. Salondan gelen ışığa gözlerini kısarak baktım. Kafamı tekrardan yastığa gömmek ya da kapıdakine bakmak arasında kararsız kaldım.

İşten geldikten sonra üzerimi değiştirme zahmetine bile girmeden yatağımın içine kırıldığımı hatırlıyorum. Normal ben, uyumadan önce dünyanın sırrını bile düşünecek biriyken yatmadan önce hiçbir şey düşündüğümü hatırlamıyordum. Ayrıca patronumun iyi niyetli davranışında bile saçma bir şey düşünecek kadar aklımı kaybetmiştim.

Bunun hakkında bu gece uyumadan önce düşünmek için yeterince vaktim olacağından emindim. Ne kadar salak olduğum konusunda şuan bile beynimde dönen fikirler vardı.

"Yemek yemeyecek misin?" Özge, odanın ışığını açtığında ellerim gözüme siper olmak için hemen havalandı. Işık parmak aralarımdan sızıp gözlerime hücum ediyordu. Ellerimi yavaşça gözümden çektiğimde gözlerim kısa sürede ışığa alıştı.

"Saat kaç oldu?" Özge'nin cevap vermesini beklemeden komidin üzerindeki telefonuma uzatıp elime aldım, tuşuna basarak ekranı aydınlattım.. Ekrandaki yan yana 2 yazısı ile hızla yatakta doğruldum. Saat akşam 10 olmuştu!

"Neden beni kaldırmadınız? Neredeyse gece yarısı olmuş!"

Özge birkaç adım atarak bana yaklaştı. Kafasının üzerindeki topuz onu daha uzun göstermişti. "Üç defa seni kaldırmak için geldim ama sen ölü gibi uyuyordun. Telefonun kaç defa çaldı ama açmak için kalkmadın bile."

Avuç içlerimi gözlerime bastırıp bir kez ovaladım. Gün ortasında uyuduğumda tamamen salak gibi oluyordum. Tekrardan telefonumun tuşuna basıp ekranını aydınlattım. Ekranda hiçbir arama kaydı gözükmüyordu. Telefonu komidin üzerine bırakıp, ayaklarımı yataktan sallandırıp terliklerimi ayağıma geçirdim. Ayağa kalkıp yatağı toparlarken az önce söylemem gereken söz aklıma geldi.

"Benim telefonum olduğuna emin misin?"

Özge'nin şuan göremesem bile kafa sakladığını hissettim.

"Evet. Birçok defa çaldı ve sen açmayınca ben açtım. Sansar arıyordu. Aslında şuan kendisi de yemek masasında biz gibi seni bekliyor."

Bileğimdeki toka ile saçımı Özge gibi tepede topuz olarak toplayıp aynı anda da kafa sallamaya çalıştım.

"Üzerimi değiştirip geliyorum."

Özge odadan çıktığında kalın perdeyi çekmek için cama yanaştım. Gözüm karşıdaki arabaya ilişti. Normalde dışarıdaki araçlar dikkatimi pek çekmezdi ama tam karşımda gördüğüm arabanın içerisindeki ışık açıktı ve yirmili yaşlarının sonunda ya da otuzlarının başında görünen bir erkek ile göz göze gelmiştim. Göz kontağını bozmamaya çalışarak cama sonuna kadar yanaştım. Gözlerimi kısıp yüzü hatırlayıp hatırlamadığını düşündüğüm sırada da araçın çalışma sesiyle yerimden sıçradım, boş anıma denk gelmişti. Araç hızla düz caddede ilerledi. Tanıyıp tanımadığım konusunda bir kesinlik yoktu ama adamı bir daha görürsen kesinlikle hatırlayacaktım. Çok net görebilmiştim; yüzüne dökülmüş saçlarını dahi.

Başka Bir Çağrı&Demir Hikayesi #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin