7. BÖLÜM
''Kıyametin İzleri''Umudun rengini yitirdiğim zamanlarda aydınlığa kavuşmak için karanlığa doğru koştum. Anılar yağmurunda ıslanırken bir kez bile ıslanmaktan rahatsız olmadım. Göğsümün ortasında bahar boşluğu vardı ama buna rağmen Zemheri soğukluğundan kaçıp düşlerimde bulunan derin izleri kanattım. Tenime batırdığım her anı ruhumu kanatmasına rağmen devam ettim. Kanayan ruhumla bedenimi yeniden yeşertip asırlarca devam eden bir sürecin içerisinde defalarca kez devam etmesini sağladım.
Ama şimdi....
Durdum...
Devam edecek bir hayat kalmadı bende. Elimden her şey alınmıştı. Bağırıp çağırsam kim dinlerdi beni. Yorulduğumu dile getirsem bile kimse dinlemeyecekti. Zaten kim dinlerdi kimsesiz bir kızı. Onun dudaklarından dökülen cümleler kimin umurumda olabilirdi ki...
Şu an uçsuz bucaksız bir uçurumdan yuvarlanmış gibi hissediyordum. Bu zamana kadar yıkıntıların içinde yaşama sebebim hayata tutunmak için bir sebebimin olmasıydı ama artık o sebep elimden alındı. Şimdi korkularımı gizlememe gerek yoktu. Elimde olan her şey benden alınmıştı.
Dudaklarımı birbirine bastırıp bana doğru yürüyen adamı izledim. Beynimde yankılanan cümle suratıma her defasından tokat gibi çarpıyordu.
''Onu uyuşturucuya bağımlı kılmışlar...''
Ağlamıyordum, sadece titriyordum. Artık akıtabileceğim bir gözyaşım kalmamıştı. Hislerim kaybolmuştu ya da hiç var olmamıştı. Alev alev yanan yüreğimi ülkenin en pusu kurulmuş köşe başlarına attım. Derin bir nefes alıp titreyen ellerimi birbirine kenetleyip dudaklarımı birbirine bastırdım. Başımı göğsüne yasladığım adam öylece duruyordu. Kanayan ayaklarımın üzerinde daha fazla duramayacağımı anladığımda gömleğine daha sıkı tutundum.
''Beni bırakma,'' dedim sadece ismini bildiğim bir adama. ''Yolumu kaybettim...''
''Yine ve yine başkalarına ihtiyaç duyuyorsun Ronya...''
''Sus,'' diye haykırdım beynimin içinde yankılanan sese. ''Kapa çeneni!''
Beynimin içinde yankılanan sesin sahibini sadece benim duyduğumu biliyordum ama o da sesi hissetmiş gibi boşlukta sallanan elleri bedenimi sıkıca kavradı. Başımı göğsünden yavaşça kaldırıp gözlerinin içine öylece baktım. Saçımdan bir tel gözlerimin üzerine düşmüştü. Kirpiklerimi kırpıştırıp onu uzaklaştırmak istediğimde elini kaldırıp kirpiklerime düşen saçımı iki parmağının arasına alıp zarif bir şekilde kulağımın arkasına itti.
''Kalabalıkta annesini kaybeden küçük bir kız çocuğu gibisin,'' dedi kuru bir sesle. ''Elini sana uzatan yabancıya koşulsuz güvenecek kadar masum bir küçük kız çocuğusun...''
Onun duyabileceği bir tonda konuştum. ''Güvenmek kelimesini sadece kitaplardan okuyan bir kız çocuğunu kandırmak çok kolaydır.''
Cevap vermek yerine eğilip bacaklarımı kavradı. Bedenimi kucağına aldığın ellerimi kucağımda birleştirdim. Arkadan doktorun sesi geldi.
''Mehan?''
''Sonra,'' dedi sert bir sesle. ''Şimdilik git.''
Bakışlarımı ellerimden ayırmıyordum. ''İçtiğim ilaç gerçekten uyuşturucu değil mi?''
Adımları kısa süreliğine duraksadı ama merdivenleri çıkmaya devam etti.
Acı bir şekilde gülümsedim. ''Sanırım önce ki hayatımda çok kötü bir insanmışım. Yoksa bu kadar şeyin üst üste başıma gelmesinin başka açıklaması olamaz.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHU RUHUMA DOLANAN ADAM
Teen FictionKadın, uçurumdu. Adam, onu boğacak olan okyanus. Kadının kalbi kırıktı. Adam, kırılacak kalbe bile sahip değildi. Kadın, sessiz çığlıkların içinde büyütülmüştü. Adam, sert rüzgârla birlikte karanlığa savrulmuştu. Kadın, hayatına giren adamın onun s...