Ali gittiğinden beri Ulaş'ı eğitiyorum.-Alinin bir görev gemisi varmış (bunu bana söylemediğìne inanabiliyormusun.)-her neyse bir göreve gitti falan filan.Ve sonra Ulaş yani porriget (artık latince isimlerimizle konuşmalıymışız.(Ali'yede nden Ali dediğimi sormayın çünkü latince adıda Ali.)Bizde Porrigetle bi keşfe çıkıcaz.Ve bi ara AmeRika ya gitmeyi düşünüyoruz.Ha bide biz normal ölümlü dünyasında ölüymüşüz.Porrigetle yürüŕken önümüze bir iris mesajı çıktı.Ama görüntü yoktu. Sadece ses....Bu Ali'nin sesiydi.Bizden yardım istiyordu.Ses:
-Australibus kıyıya ulaş ve dostu bul.Onu bulunca şunları söyle"Nerden geliyorsun?"oda sana "Doğadan geliyorum." diyecek.Sonra ona"Sen gerizekalısın, Ali'nin selamı var."oda sana "Biliyorum."diyecek.Sonra size bir gemi vericek ve size görevinizde eşlik edecek."dedi.Ve mesaj sonlandı.Porriget'e "Bu çoçukda gemi kaynıyor adamım."dedim.Porriget onaylamak anlamında başını salladı.Bizde sahil kıyısına doğru ilerlemeye başladık.Orda bir satir bulduk.Bumu beklemiyordum.ona Alinin dediklerini tekrarladım.Oda Ali'nin dediği gibi cevap verdi.Bu satirin sırtında bir yay ve ok vardı.kemerinde küçük bir hançer vardı.
Vay vay ben satirleri korkak ve gerzek sanardım.Ama kesinlikle çoğunlukları öyle bana güvenin.
Her neyse satirin boynuzları uzundu buda onun güçlü bir satir olduğunu gösterir.Her neyse gemiye bindik.Satir birden gözden kayboldu.Sonra bir kamaradan uzun saçlı tipsiz bir adam çıktı.Sonra"Glover yine gemi turuna mı çıktın?!"bizi görünce suratı asıldı."sizde kimsiniz!"diye bağırdı.Yayını çekti ve içine 2 ok koydu.oklardan biri beni biri Ulaşı nisan alıyordu.Porriget birden kılıcını çekti ve adama saldırdı.Adam okları bıraktı ve oklar Porriget ve bana doğru gelmeye başladı.Güvertede savaş başlamıştı....Porriget kılıcının sivri olmayan tarafıyla oku savuşturdu.Bende elimi cebime doğru attım ve stygia kılıcım elime geldi.-elimi sol cebime doğru hareket ettirdiğimde kılıcım ,belime doğru haraket ettirdiğimde yay ve okum,omzuma doğru ise kılıcım geliyordu.-kılıcımla adama doğru atıldım.Adam geriye doğru atıldı ve okunu bana fırlattı.Sonra kötü bişey oldu...Ok bacağıma saplandı.Adam diğer okunu bana atmak üzereydiki Porriget biraz daha zaman kazandı.Sonra Glover geldi(Glover'ın o satir olduğunu anlamıstım.)
-Jackson onlara niye saldırdın ve Australibus adımı nasıl öğrendin.bu sözden sonra Jackson şaşırdı.
-Australibus bu çocuk mu ?
-Evet işte o...
-Bunu bana neden söylemedin?
-Ahhhh!Bunu sana sonra söyliyecektim...
-Neden?!
-Çünkü sen herşeye burnunu sokuyorsun ve herşeyi mahvediyorsun.
-Öylemi ne gibi?
-Sen az önce olanları ne olarak gördün?
Sustu...
-Seni göremeyince...
-Beni göremeyince hııı?Her neyse boş kalan odaları bu iki arkadaşa ver.sonra bize döndü.
-Kamarada buz dolabı ve vesayire vesayire var .Karaya ulaşana kadar ordasınız."Tamamdır."dedim.Jackson bizi kamaraya götürürken bize tip tip bakışlar attı.(Bakışları bizi öldürücek gibiydi.)Bizi kamaraya götürdü.Kamaranın adı Kamara1 idi.Ad koyma konusunda çok başarısız olduklarını söylemeliyim.Her neyse Jackson bize tip tip bakışlar atıyordu.Ama Porriget'e attığı bakışlar benimkinin yanında az kalır.Beni tanıyan bütün canavar ve melezler Porrigeti de tanımıştı.Ve ozaman onun zeusun oğlu olduğunu biliyor olmalıydı.Bu arada nasıl bir özel yeteneğim olduğunu hala bilmiyordum.Ve bunu Porriget'e bile söylemişlerdi.Porriget bunu öğrendiğinden beri ciddileşmişti.Bu beni üzüyordu onu Ulaş'ı özlüyordum.Ve yeteneğimin çok önemli olduğunu da hissediyordum.Çunkü canavarlarla savaşırken ne yaptığımı da aklımdan çıkaramıyorum.Her neyse.....Jackson Porriget'ten neden bu kadar nefret ediyor?Solmuştum.Yorulmuştum.Yatağıma uzandım.Kötü bir rüya görmemek şartìyka yatağa daldım.Maalesef rüya gördüm.Önümde lavlar,uçurumlar ve daha bir sürü pis şey vardı.Elimde kılıcım vardı.Ama kanlıydı.Sonra tanıdık bir ses" Onu bana vereceksin Australibus..."şaşırmıştım"Neyi?"yayıma 1 ok koydum.Okumu hazır tutuyordum."Zamanı gelecek Australibus ilk kayıbını vereceksin"...
BÖLÜM 2
Vazgeçtim...O dağa tırmanmam imkansızdı!Ses bana dağdaki ışık sönmeden zirveye ulaşırsam rüyamdan uyanabilirmişim.En sonunda dağın yanındaydım.Sonra aklıma bir fikir geldi.Yerden dağın zirvesine kadar taş çıkarıcaktım.Tabi bende bu arada taşların üstünde olacaktım.Pilanı uygulamaya koyuldum.Tabi bir sorun çıktı.Büyülü gùçler burada işe yaramıyordu.Yürüyerek dağa tırmanacaktım.İşim zordu...
Dağın yarısına tırmanmıştım.Işığa baktım uyumak için zamanım olcaktı.uyku içindeki uykuya dalacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AUSTRALİBUS'UN GÜNLÜĞÜ-3-İLK KAYIP
FantasyBu kitapta Australibus ısrarlı bir yardım çağrısı alıyor ve bir göreve çıkıyor.Ama öncelikle yeni dostlar ediniyor! GROVER:Üst seviye bir satir.Görev gemisiyle Australibus'a yardım ediyor.Ok ve yayı kusursuz kullanır.Yakı mesafelerde büyülü hançeri...