"Yok diyenden korkacaksın."
Elimin tersiyle yanımda oturan Sevilay'ın omzuna vuruyorum. Ne diye çağırdım ki ben bunu! "Tek kelime daha edersen ya seni atacağım aşağıya ya kendimi!"
Oturduğumuz yüksek binadan aşağısını gösteriyorum. Atacağımdan değil ya sussun istiyorum artık. Elimdeki bira şişesini aşağıya fırlatıp gece gece burayı nereden bulduğumu düşünüyorum. "Beni bu şeyin tepesine sen mi çıkardın Sevilay?"
Eğilip gözlerini gözlerime dikiyor Sevilay ve kocaman açıp bakıyor. Tipsiz sevimliliği karşısında gülümsemekle yetiniyorum ve başımı sallıyorum. "Konuş tamam konuş Allah'ın cezası."
"Heh. Valla birkaç saniye dünya durdu sandım! Salak salak konuşma Sahra sen beni çıkardın!"
Kaşlarımı çatıp yüzüne bakıyorum. Doğru söyleyip söylemediğini anlamaya çalışıyorum ama beceremiyorum. Zaten başım da dönüyor. Yanımızdaki boş şişelere bakıyorum. Ne ara içtik bu kadar şeyi diye düşünürken Sevilay'ın doğru söylediğine kanaat getiriyorum.Doğru söylüyor tabii. Ben çıktım buraya. Sonra da onu aradım.
Kendi arabamla geldim.
Şişelerden birini alıp aşağıdaki kırmızı tanka fırlatıyorum. Bingo! Sol ayna paramparça!
Kahkahalarla gülerken ben Sevilay oturduğu yerden kalkıp bağırmaya başlıyor.
"Gerizekalı mısın Sahra? Paramparça ettin aynayı!"
"Boşver ben o aynayı hiç kullanmıyorum zaten."
Sevilay gözlerini kocaman açıp üstten üstten bakıyor bana. "Sol aynayı kullanmadan araba kullandığını mı söyledin az önce?"
Yavaş yavaş sallıyorum başımı. Ne var ki bunda? Sağdakini de kullanmıyorum ben. Neyse. Bunu söyleyip daha fazla telaşlandırmayayım."Tut beni tut. Kalkalım hadi. Başımı döndürdü yükseklik."
Sevilay elini uzatınca aşağıya sarkıttığım bacaklarımı toplayıp ayağa kalkıyorum. Elbisemdeki tozları silkelerken Sevilay'a eğilip kısık sesle konuşuyorum. "Bana kendi arabanla git dedi Sevilay." Sevilay başını sallayıp sıkıldığını belli eden bir nefes veriyor. "Onu daha önce söylemişti Sahra. Hatırlasana Ahu'yu görünce sen-"
"Şşt!" Ayakta durmakta zorlansam da zar zor bir adım atıp işaret parmağımı dudaklarımın üzerine koyuyorum. "O kadının adını söyleme."
Sevilay tam bir şey söyleyecekken arkamdan gelen sesle duraklıyor. Sokak lambalarının aydınlattığı yüzünden tehlike sinyalleri yükselirken elimdeki şişeyi arkama saklayıp sesin geldiği yöne dönüyorum.
İki tane tipsiz herif karşımızda sırıtırken Sevilay'ın arkamda polisi aradığını anlamam zor olmuyor.
***
"Kızım paramparça etmişsin adamın suratını!"
Yüzümü sıvazlayıp komiserin masasına dirseklerimi yaslıyorum. Biz nasıl suçlu hale geldik hiç almıyor aklım. Onlar bize asılıyordu en son.
"Ama bize laf attılar komiser bey. Belki de tecavüz edeceklerdi. Sen de bir şey söylesene Sevilay!"
Sevilay yüzünü ellerinin arasına almış kesinlikle bana bakmayı reddediyor. Bu gece bir garip davranıyor bu kız. Bana uyuz oluyormuş gibi. Hayret bir şey! Ben bizi serserilerden kurtarayım o bana kızsın. Olacak iş değil!
Son şişem de zebil oldu zaten!
"Çocuklar ifadelerinde hiçbir şey yapmadıklarını söylemişler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
FanfictionAslan. Seninle gelmemi ister misin?" Sorduğum soru yüzünde belli belirsiz bir gülümsemeye neden oldu. Bana dayanamıyordu bunu tabii ki de biliyordum. Onun üzerindeki sakinleştirici etkimin farkındaydım ama bu kendime sakladığım küçük bir sırdı. Şim...