8. BÖLÜM
"Düş izleri"Karanlığa gömülmek o karanlıktan çıkmamak, hatta ışığı bile görmek istemiyorum. Ruhumun kırık olan yanına söz geçiremiyordum ve yüzleşmem gereken delici gerçeklerle yüz yüze kalıyordum. Kaçmıyorum, fakat önünde bile duramıyordum. Tam olarak yok olmuşluğun içinde bir varoluş aradığımın farkındaydım.
Neden bu kadar aptal olmak zorundaydım ki? Kendimi paramparça ediyordum yapmamam gerektiğini bildiğim halde parçalara ayrılıyordum.
Çok fazla olumsuz düşüncelerle kaplı olduğumu biliyordum ama tüm bunlar elimde değildi. Zihnimden atmak istesem bile yapamıyordum. Siyah beyaz bir hayat yaşamaya alışmıştım. Renkli dünyayı kaybedeli çok olmuştu...
Cam kırıklarının sesi gelince düşüncelerimden sıyrıldım. Yerde parçalara ayrılan cam parçalarını temizleyen kadın ile göz göze geldik. Utangaç bir şekilde gülümserken yüzümde tek bir mimik bile oynamamıştı. Sıkı sıkıya kavradığım çarşaf' düzeltip ters tarafa döndüm. Kulaklarımda hala Mehan'ın sözleri yankılanıyordu.
"Sen istemesen bile kalbin bana yaşamak için haykırıyor. Bu yüzden yeniden yasaman için kelebekleri öldürmen gerekiyorsa öldürürüm Ronya. "
Ne söylemek istediği açıktı. Kelimelerini bu yüzden özenle seçmişti. Benim kafamı kurcalayan bu değildi. Yeni tanıdığı bir insana bu sözleri söylemesi çok tuhaftı. Bir kaç gündür yaşadıklarımı ben bile henüz kavrayamadan sözleri beni daha büyük bir karmaşaya itiyordu. Böyle cümleler kurmaması için onu uyarmam gerekiyordu ama diğer tarafım suskunları oynuyordu.
Ona verecek cevap bulamayınca odadan çıkıp gitmişti. Gerçi benden bir cevap beklemediğini biliyordum. O sözleri kafama kazımak ister gibi söylemişti ama pek etki ettiğini söyleyemezdim. Onun suçu bile değildi. Sadece normal bir hayat yaşamak şu an bana çok uzak geliyordu. Sağlıklı günler geçirmedim ve o günlerin izi zihnimde, bedenimde ve kalbimde iz bırakmıştı.
Bundan dolayı bazen beni anlamıyordu ve bu duruma sinirleniyordum. Normal bir hayat yaşamamı ister gibi konuşuyordu ama yaşadıklarım onun için basit geliyordu. Bu ülkeye adım atmadan önce yaşadıklarım öyle kolay yutulur zamanlar değildi.
Babam sandığım adam gözlerinin önünde ölmüştü. O da yetmiyor gibi bir deli tarafından işkence görmüştüm. Bedenimde bıraktığı yaralardan çok iğrenç düşünceleri zihnimde izini bırakmıştı... Derin bir iç çekip rüzgarın perdeleri havalandırmasını izlerken kendi kendime mırıldandım.
"Aynı zamanda ismini bile yeni öğrendiğim bir maddeye bağımlı oldum."
Bileklerimi oyalarken içtiğim şeyin uyuşturucu olduğunu nasıl anlamadım diye kendime içten içe kızıyordum. Beni mayıştırıp zihnimi bulanıklaştırdığını anladığım zaman sorgulamam gerekiyordu. Kendime kızarken her şeyi bu kadar planlı yapan insanlardan daha çok korkmaya başladım.
Oda sessizliğe büründüğü zaman hizmetli kadının çıktığı anlamıştım. Dirseklerimden destek alarak sırtımı yatağın başlığına yasladım. Karnımdan gelen gurultular yemek yemem için sinyaller gönderiyordu. Kendi halime güldüm. Günlerdir doğru düzgün yemek bile yemiyordum hatta su içmeyi bile unutmuştum. Hala bilincimin yerinde olmasına şaşırmalıydım.
Gözlerimi yumup açlık hissini unutmaya çalıştım ama midem ağzıma geliyordu. Komodinin üzerinde duran düğmeye basıp Lena'yı çağırmayı düşündüm ama daha sonra vazgeçtim. Bir süre gözlerim kapalı öylece bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHU RUHUMA DOLANAN ADAM
Fiksi RemajaKadın, uçurumdu. Adam, onu boğacak olan okyanus. Kadının kalbi kırıktı. Adam, kırılacak kalbe bile sahip değildi. Kadın, sessiz çığlıkların içinde büyütülmüştü. Adam, sert rüzgârla birlikte karanlığa savrulmuştu. Kadın, hayatına giren adamın onun s...