Sabah gözlerimi hastanede açtım. Odada kimsecikler yoktu. Herkes bir şeylerle ilgileniyordu sanırım. Dün yaşananlar aklıma gelince istemsizce yüzümü buruşturdum. Ben 4 elemente sahip birini nereden bulacaktım? Hadi diyelim buldum peki ya o kişi beni nasıl iyileştireceğini bilmiyorsa. Aklım almıyor. İçeriye Jason girdi. Elinde hemşirelerin yemem için verdiği yiyecekler vardı. Jason yiyecekleri önüme koydu.
+ Günaydın.
Sesi olduğundan daha boğuk çıkmıştı. Suratıda asıktı.
- Günaydın da neden bu kadar durgunsun?
+ Yeni uyandığım içindir bir şey yok.
Bunları söylerken yüzüme değil de yere bakmayı tercih etmişti.
- Peki.
Jason odadan çıktıktan sonra getirdiği yiyecekleri bir güzel yedim. Annem odaya girdi ve
+ Bugün taburcu olucaksın ben işlemleri halledene kadar sende hazırlan.
Bende olumlu anlamda kafamı salladım ve eşyalarımı toplamaya başladım. Tom da gelip bana yardımcı oldu. Jason sanırım çoktan evine gitmişti. Tomla beraber odadan ayrıldık ve arabaya doğru ilerlemeye başladık. Arabaya bindim ve Tom eve doğru sürmeye başladı. Eve vardığımızda odama çıkıp eşyalarımı bir güzel yerleştirdim ve aşağıya -salona- indim. Herkesin elinde bir elektronik alet vardı. Bende onalara uyup öyle yaptım. Jessie'ye mesaj attım buluşalım mı diye. Oda tamam diye onayladı ve Tom'a döndüm.
- Dışarı çıkalım mı Jessieden de onay geldi.
+ Olur. Üzerimi değiştirip geliyorum çıkarız.
- Tamam.
Tom üzerini değiştirdikten sonra aşağıya geldi ve beraber evden çıktık. Jessielere doğru yürümeye başladık. Vardığımızda kapıyı Jessie açtı. Hazırlanmıştı bile hep beraber Jessielerden çıkıp sinemaya doğru yürümeye başladık. İlk olarak film izlemeye karar vermiştik. Ne zamandır gitmek istediğim filme ısrarla girdik ve ortalardan yer seçtik. Tabikide büyük boy mısır almayı da unutmadık. Yerlerimize geçtiğimiz sırada, kapıdan biri girdi ve benim yanıma doğru yürümeye başladı. Bunu kim çağırmıştı buraya? Ben bundan kurtulamayacak mıydım? Tom'un bana sırıtarak baktığını gördüm. Kesin bu çağırmıştı onu buraya. Bunlar ne ara bu kadar samimi olmuşlardı böyle? Arkadan Tom'un kolunu çimledikten sonra ona kötü bakışımı attım. Sadece benim duyacağım bir sesle
+ Böyle baktığında korkunç değil komik oluyorsun.
- Hıhı.
Sinirimi bozmuştu ya. Jason gelip yanıma oturdu.
+ Selam.
- Hı.
Sırıtarak
+ Selam dedim.
- Hee, selam.
Dalgınlığıma gelip öyle cevap vermiştim. Bana gülmesine neden olmuştum. Film başladığında tabikide herkesin gözleri ekrana kaydı. Omzumda bir ağırlık hissetmemle başımı o tarafa çevirdim. Jason başını omzuma yaslamış filmi izliyordu.
- Omzuma neden yaslandın?
+ Mısıra ulaşmam daha kolay olsun diye.
Bunu sırıtarak söylemişti. Bende hiçbir şey söylemeden önüme döndüm ve filmi izlemeye başladım. Tabi nasıl odaklanabilirsem? Omzumdaki başı beni çok rahatsız ediyordu.
- Başın beni çok rahatsız ediyor.
+ Tamam o zamansa şöyle bir pozisyon alalım.
Beni kendine doğru çekip başımı göğsüne yaslamamı sağladı ve mısırıda kendi önüne aldı. Bende bir şey söyleyemeden başımı önüme çevirmemi sağladı. Açıkçası az önceki konumdan daha iyiydi. Omzum ağrımıyordu nede başka bir yerim. Film bittikten sonra hep beraber sinemadan çıktık. Nereye gideceğimize dair bir fikrim yoktu. Tom
+ Siz Jasonla gidin bizim biraz işimiz var.
- Tamam.
Ne işleri vardı ki, hem bende onlarla gitsem ne olurdu? Şimdi Jasonla baş başa kalmıştık.
- Nereye gidiyoruz.
+ Süpriz.
- Ya söylesene.
+ Süpriz dedim ya işte.
- Söylesen ne olur ki?
+ OLMAZ!
Daha fazla ısrar etmeyip önüme döndüm. Acaba nereye gidiyorduk? Vardığımızda burasının bir lunapark olduğunu anladım ve ileride pamuk şeker satıyorlardı.
- Bana pamuk şeker alır mısın?
+ Neden sen almıyorsun.
Bunuda sırıtarak söylemişti.
- Param bitti yoksa sana işim düşer miydi?
+ Tamam tamam sadece şaka yapmıştım.
Gidip ikimize de pamuk şeker aldı. Ben kendiki mi hemen bitirdim. O sırada çarpışan arabaların önünden geçiyorduk.
- Binelim mi?
+ Çocuk musun sen ya?
Yine her zaman ki sırıtışı yapmıştı.
- İsteyemez miyim?
+ Tamam başımın belası tamam.
Yine benim isteğim olmuştu. Çarpışan arabalara binmiştik. Zaman hızla akıp gidiyordu. Benim için bir oyuncak ayı bile kazanmıştı. Kocam minnoş bir ayıydı tıpkı onun gibi. Yine ne saçmalıyordum ben. Hava kararmıştı bile. Jessie ve Tom gelmemişlerdi. Beni eve bırakmayı teklif etti. Bende kabul ettim. Arabaya binip benim evimin yolunu tuttu. Eve vardığımda arabadayken
+ Bütün paramı yedin.
Her zamanki sırıtış.
- Yapmasaydın istediklerimi o zamansa.
+ Şaka yapıyorum.
- İyi geceler.
+ Lara dur!
- Yine ne var.
+ Lara ben.... Şey Lara ben...... Yani demek istediğim ben....
- Evet, ne SEN?