Hikaye tanıtımını uzun tuttuğum için kusura bakmayın!
Ama bu sizin hikayemi daha iyi anlamanız içindi.Ne kadar iyi anlarsınız, o kadar çok keyif alırsınız!
Keyifli Okumalar :)
...........................................................................................................
Yamurlu bir gündü. Akşam saat 9 civarında başlayan yağmur ,
gece yarısına kadar durmadan devam ediyordu. Dar sokaklardan
Oluşan Vermirlon Sokağı, genelde kalabalık olmasına rağmen ne hikmetse bu gün bomboştu. Duyulan tek ses yamur sesi olmasıyla beraber sessizlik de rahatça duyulabiliyordu. Gökyüzünün koyu rengine bürünmüş olan bütün sokak sadece sokak lambalarının loş ışığı ile aydınlatıyordu.Derken dar sokaklardan birinden kapişonlu, normalden biraz daha kısa , dar omuzlu bir yabancı belirirverdi loş lambanın altında. Yabancı ne ıslanmıştı ne de bu soğuk havaya rağmen üşüyormuş gibi gözükmüyordu. Diğer insanların aksine bu havalar onu pek alakadar etmiyor gibiydi. Bu Umursamaz davranışları belli ki kişiliğine oturmuştu.Titrek ışığı olan sokak lambasının altında heykel gibi beklemekteydi.
Işığın her titremesinde adeta görünmez oluyor, ardından ışığın tekrar belirmesiyle ortaya çıkıyordu.Birden sokağın ahengini bozan bir sesin duyulmasıyla yabancı pürdikkat kulak kesildi. yabancının bulunduğu yerin karşı tarafında karanlığın içerisindeki birisinin su şapırtısı sesi ydi bu.
Yabancı önceki tecrübelerinden, şapırtının, 39-41 cm uzunluğunda ayağı olan ve aceleci yada bi anlık denge kaybından zemine sert bastığını rahatça kavramıştı. Yabancı kendi kafasından ayağın uzunluğu ile vücudunu kaba bir hesap ile oranladı sonucunda bu sesin sahibinin bir çocuk olabileceğini düşündü. Tabii kısa boylu bir adam da olabilirdi.Yabancı haklı çıktı. Karanlığın içerisinden 12 yaşları civarlarında bir erkek çocuğu çıkıverdi. Üstü başı sırılsıklam olmuştu.Soğuktan buz kesilmiş bembeyaz bir yüzü uzun saçlarıyla örtülmüştü. Omzunda çapraz olarak aşağı doğru sarkıtılmış bir bel çantası vardı. Bir eliyle çantasını tutarken diğer eliyle dengesini sağlamaya çalışıyordu. Çocuk az önceki çıkardığı sesin aksine büyük bir ustalıkla sessizce yürümektedi. Sokakta kimsenin olmamasına rağmen çocuk tedbiri elden bırakmıyor, gölgeden gölgeye etkili ve sessiz adımlarla ilerliyordu. Birsüre böyle devam ettikten sonra bir gölgenin içerisinde durup kafasını eski bir binanın en üst katındaki daireye dikmişti. Hâlen da yabancının görüş açısında idi
Çocuk bu daireyi 4 hafta aralıksız gözlemlemişti. Yeni Evli iki çift oturuyordu. Kocası oldukça zengindi. Çocuk bunu, her gün karısına aldığı pırlanta ve çiçeklerden çıkarmıştı. Ayrıca adam sahtekarın tekiydi. Adamın devamlı çiçek ve değerli takı götürdüğü sadece karısı değildi. Çocuğa göre çalmak doğru değildi fakat ihtiyacı vardı. Zaten adamın ne olduğu belli çalacaksam bundan çalayım nede olsa yine kazanır. Diye düşünüyordu. Ve daha fazla vakit kaybetmeden harekete geçti.
Bina 5 katlıydı. Alttaki komşular iki yaşlı çiftten ibaretti. Uykuları ise oldukça ağırdı.Uyurken üstlerine yanlışlıkla basıcak kadar...
Binanın karesel bir şekli ve sol köşesinden aşağı doğru ilerleyen bir su borusu vardı. Balkonlar altalta dizilmiş su borusuyla aralarında 1 metreden daha az bir mesafe bulunuyordu. Bizim çocuğun niyeti de buydu. Bu gün, sahtekar adam karısını alıp tatile gitmişlerdi. Adam zengin sonuçta yaz kış farketmiyor. Bundan dolayı ev boştu. Ama hesaplayamadığı bir detay vardı çocuğun. O da hava durumu. Aslında çoğu zaman hava durumuna bakmayı ihmal etmezdi fakat bu sefer nasıl olduysa bakamamıştı. Yağmur, su borusundan çıkarken onun için büyük bir dezavantaj olucaktı. Tabii üstesinden gelemiyeceği bir iş değil.
Çocuk çıplak elleriyle ıslak su borusunu kavradı ve kendini yukarı çekti. Yukarıya çıkarken eleriyle sıkıca boruya sarılıyor,
Bacaklarıyla ise kendini yukarı itiyordu. Şu ana kadar iyi gidiyordu, 4. ve 5. katları arasında bir anlık dikkatsizlikle ayağı kaydı ve 10-12 cm aşağı kaydı. Bacağının arkası kaymanın etkisiyle çizilmiş ti ve yavaş yavaş kanamaya başlıyordu.
Çocuk acıya aldırmayarak daha bir azimle 5. Kata ulaştı.İlk önce balkon tarafındaki kolunu balkona uzattı. Malesef yetişemedi. Birdaha denedi yine olmadı. En sonunda Dizlerini kendine doğru çekti bir kolu boruda diğer kolu ise balkona uzanmış bir vaziyette idi. Bir iki sefer ileriye doğru yaylandıktan sonra birden kendini balkonun demirlerine atıverdi.
ZANGIR! ! !
İki eliyle balkonun demirlerine asılmıştı. Kendini yukarı çekerek
balkona ayak bastı.
Balkonun kapısı üzerinde bir süre uğraştıktan sonra içeri girdi...Yabancı hala, bu küçük hırsızı büyük bir dikkatle izlemektedi. Çocuk eve girdikten bir kaç dakika sonra dışarı çıktı, kapıyı kapattı ve geldiği yoldan bu sefer kayarak aşağı indi. Kaldırıma ayak bastığında önce sağa sonra sola baktı. Gölgeye geçip bel çantasını açtı ve ganimetlerine birkez daha göz attı. İşte tam o anda Şimşeğin uzun bir aradan sonra yine çakmasıyla bütün sokak aydınlandı. Ve olayı başından beri izleyen yabancı ile çocuk arasında bir bakışma yaşandı. Çocuğun yüzü kireç gibi olmuşken, yabancının yüzünde yine o Umursamaz tavır vardı.
Çocuk olayın etkisinden kurtulduktan hemen sonra bütün profesyonelliğini kenara bırakıp var gücüyle koşarak karanlığın arasında kayboldu.Kapişonlu yabancı ise yüzünde net bir şekilde gözüken tek yeri olan ağzı, hafifçe sağ yukarıya doğru kıvrıldı ve dudakları arasından şu kelimeler dışarı çıktı. " İyi işti evlat "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VECTOR: Umut
Science FictionArtık Dünya değişti. Bildiğimiz Dünya kendini tekrar ediyor ... Ediyordu halen da ediyor. Gelişen teknoloji ile beraber dünyaya verilen zarar artıyor. İnsanlar bunu kabullenmeyerek suçu birbirlerine hatta Tabiat Ana denen bir hayali varlığa atıyor...