Yaralı bir ruha dokunan her kelime kırılır, paramparça olurdu sahibinden izler taşıyarak. Bizim hikayemiz de kim yaralı bilmiyordum, tek bildiğim kelimelerimin birini yaralamasını istememdi. Nitekim bu isteğimi bana buruk bakan gözlerden yerine getirdiğimi anlamıştım. Hareleri ilk çatlamış sonra o çatlaklardan içeri sular sızdırmıştı.
" Konuşsana, ne şerefsizliğimi gördün? Ne kötülüğümü gördün? Benden bu kadar nefret etmeni sağlayacak ne yaptım? "
Gözlerindeki burukluğa tezat olarak sesi çok sert ve kendinden emin çıkmıştı. Ses tonundaki kendini gizleyen arsız hüznü de fark etmiştim. Ama bunların hiçbiri artık gerçekleri ortaya dökmemden vazgeçiremeyecekti. Ağzıma hakim olan acı tadı silip konuşacağım sırada telefonum çalmaya başladı. Ekranda gördüğüm isimle bir an telefonu tamamen kapatmayı düşündüm ama vicdanım buna izin vermedi. Asilin bakışlarını üzerimde hissederken telefonu ağır bir şekilde açtım.
" Efendim? "
Konuşurken oldukça zorlanmıştım. İlk defa kendimi bu denli kötü hissediyordum. Büyük bir yanlışın içindeydim ve doğruyu bulmak yerine daha fazla yanlış yapıyordum.
" Hissettim, bebeğimi hissettim Ezra. "
Kelimeler boğazımda düğüm oldu. Sustuklarım ve susacaklarım halat olup boynuma dolandı. Yutkunmaya çalıştım fakat üzerimde hissettiğim bakışlarla onuda beceremedim.
" N- ne güzel. "
Söylemek istediğim çok şey vardı ama dudaklarım bu kadarını dökebilmişti. Birkaç dakika önce aldığım karar buhar olup uçarken geriye altından kalkamayacağım kadar büyük bir gerginlik bırakmıştı. Migrenim kendini belli ederken zorlukla Ezeli dinledim.
" Neredesiniz? Geliyorsunuz, değil mi? Yeni planlar yapmamız lazım. "
Gözlerim arsız, yaramaz bir çocuk gibi art arda kırpıştı. Bakışlarım Asil' e kayarken artık bana bakmadığını ve gözlerini kapadığını gördüm.
" Yoldayız, geliyoruz. "
Ezele verdiğim cevap ile bir şey söylemeden arabayı çalıştırdı. Bu tavrına şaşırmıştım. Sanırım artık yeni bir plana gerek yoktu Asil oynadığı oyundan vazgeçmişti. Belki de Ezele geri dönecekti. Çocuğuyla beraber mutlu bir yuva kuracaklardı. Benim hiç sahip olamadığım o sıcak yuvayı onlar çocuklarına büyük bir mutlulukla kuracaklardı.
" Anladım, o nasıl? İyi mi? "
Buruk bir şekilde gülümsedim. Ben de varım, o yokken ben vardım demek istedim.
" İyi. "
Senin enkazının, benim nefretimin gölgesinde yaşayacak kadar iyi.
" Düşündüm De bence oyunu çok fazla uzatmanın anlamı yok. Bu iş bir an önce bitmeli. Senden nasıl nefret edeceğini çok iyi biliyorum. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKAN'SIZIM
ChickLitAdam sevdi, çok sevdi. Fakat kadın bunu görmedi. Bir gün adam dikildi kadının karşısına: Seviyorum, sonsuzluk kadar seviyorum, dedi. Kadın güldü, inanmadı. Adam inandırmak için her şeyi yaptı. Sonra kadın düşündü, düşündü. Kadın düşündükçe adam umut...