Hayat; çoğu insan için anlamlı ama benim için bi o kadar saçma ve anlamsız şey. Her zaman hiç ummadığım da karşıma çıkan yer. Ne zaman iki dudağimin kenari kıvrılsa karşıma çıkıp "BEN GERÇEK HAYATIM" diyip toz pembe hayallerimi siyah bulutlarla süsleyen yer. Annemin mezar taşını temizleyip öptüm. Kalktığımda bacaklarima ve sırtıma giren agri tekrar kendini bana hissettirmeye başladı. Yavas adimlarla mezarlığın çıkışına ilerlemeye başladım. Ama bacagimdaki ve sırtımda ki agrilar ilerlemememe müsade etmiyordu ki. Babam denilecek insan musveddesi sirf ona 200 lira vermedim diye üstümde tahta kırdı. Insanin cani bu kadar miydi gerçekten. Bu kadar ucuz ve basit. Yüzümü söylemiyorum bile. Yoldan gecen insanlar sanki virüslü bir mikrop gibiymisim gibi uzaklasmaya basladilar. Artık hic umrumda bile deil ki alıştım. Her sey gibi buna da alistim. Dışlanmaya hor görülmeye dayak yemeye alistim. Nefret ettigim yer olan bizim sokağa girdim. Yine sokagin kaldiriminda oturan yavsak Emir "Parani vermediler de mi bu hale geldin?" dedigine pic arkadaşlarıyla beraber mahalleyi inletecek sekilde kahkaha atmaya basladilar. Pic resmen bana onun bunun altinda para karsiligi yatan orosbu demeye calisti. "Seninde parani tam tamina veriyorlar o zaman"dedigimde arkadaşları oooolarken bunun kaslari catilmisti. Umrumd degillerdi hic biri. Cehennemime dogru yürümeye devam ettim. Yavsak Emir de arkadaslari ooo dedikleri icin kavga ediyordu. Derin bi nefes alıp paspasin altindaki anahtarla kapiyi actim. Şerefsiz adam zaten evde deildir ki. Ya bi yerde sizmistir ya da kumarhane köşelerinde sürünüyordur. Milattan kalma odam gecip aynaya yüzümü inceledim. Dudagim patlamis şişmiş kan da kurumustu. Elmacik kemigim morarmisti. Sirtimi gormeme gerek bile yoktu. Her zamanki manzara iste. Kırık dökük olan dolabimdan temiz ic camasirlari ve esofman takimi alıp banyoya gectim. Suyu ılık olarak ayarladiktan sonra kiyafetlerimi çıkartıp suyun altina girdim. Her yerim sizliyip agriyordu. Bi de su degince iyice yanmaya başladı. Buna da alıştım. Her sey gibi. Artık boyle bi hayat yasamak istemiyorum. Artık dayak yemek istemiyorum. Bu dedigime ben bile gülerim iste. Bedenim iyilesse ruhum iyilesir mi ki. Bedenim merhemle iyileşse peki ya ruhum? O neyle iyileşir. Ölümle mi iyileşir. Ölsem ruhum rahata kavusur mu ki.? Gerci bende bu hayat olduktan sonra ölüm bile zor. Ölüm benim icin rahatlik mutlulukken hayatin bana bunu vermemesi cok normal. Bornozu yaralara pek degdirmemeye özen göstererek giydikten sonra odama geçtim. Kiyafetlerimi giydikten sonra sacimi bile taramadan havluyla yataga uzandim. Bikmistim artik. Ne cocuklugumu ne ergenligimi ne de genc kizligimi yasiyorum. Küçükken sacma span hayaller kurardim. Anne ve babamla parka gitmek isterdim orda oynarken düşüp bacagimi kanatip onların benimle ilgilendigini. Ergenlige girdigimde kosrak anneme soylemeyi onunda bana nasihat tavsiye verigini. 17 yasimda sevgilim oldugunda anneme söyleyip anlatmayı cok isterdim. Zaten sadece isterim ben. Aman sapır saçma hayaller iste. Ne ara agladigimi bilmedigim gozyaslarimi elimin tersiyle silip kafamdaki sacma düşünceleri yirtip attım.
Yumruklanan kapiyla yerimden sicradim. Uyuyakalmisim ve basim cok fena agriyordu. Islak sacla bi de aglaarak uyudugum icin sinüzitim tutmustu. Kapi hala yumruklaniyordu ve her yumruk başımda bomba etkisi bırakıyordu. Sizlanarak yataktan kalkip kapiya dogru yürüdüm. Kimdi ki bu pislik adam olamazdi. Dogru düzgün ev geldigi bile yoktu ki. Tam kapiyi aciyordum ki buyuk bi gurultuyle kapi kırıldı. Tam üstüme düşüyordu ki reflekslerim sag olsun hemen çekildim. Ama yandaki sehpaya arkam dönük yürüdüğüm için ayagim takilip yere kapaklandim. N oldugunu bile anlamadan karga tulumba kollarimdan tutulup suruklenmeye başladım. Ne oluyo lan. Renginin siyah oldugu bi arabaya resmen mal gibi fırlatıldım. Önüme gelen saçlarımı cekip ne oldugunu anlamaya çalışıyorum ama anlamıyorum....