Güzel bir yaz sabahına açtı gözlerini Nisan. Hemen hazırlanıp çıkmak istedi evden fazla keyfi yoktu. Hemen saçını topladı biraz makyaj yaptı giyinip çıktı odasından. Evdeki yardımcılar dışında kimse yok ortalıkta ve hemen çıktı evden kimse uyanmadan. Fazla beklemeden servis geldi. Biner binmez kulaklığını taktı Nisan.
Müzik onun için aşktı. Söylemeyi de dinlemeyi de çok seviyordu. Ve bugün okulda müzik seçmeleri vardı seçilen liseler arası yarışmaya girecekti. Zaten son sınıf olduğu için eğer kazanırsa rahat rahat ilerlerdi bu yolda. Okula geldi nihayet. Hemen konferans salonuna geçti herkes toplanmıştı bile. Üç dört kişi vardı sahneye çıkacak ama en önemlisi Sırma.
Aslında Nisan için fazla önemli değil ama o kız kendine rakip gördü her konuda Nisan'ı. Nisan'a sıra geldi ve herkes gerçekten mest olmuştu. Sırma Nisan' in yanına gelip fazla umutlanma canım dedi ama tam o sırada sonuçlar açıklanıyordu. Nisan seçildi. Sırma sinirler gitti ordan. Sınıf arkadaşları kutlamak istedi bunu ama Nisan gidemezdi. Ve hemen hemen çıktı okuldan. Eve yürüyerek gitmek istedi.
Nisan' in ailesi çok varlıklıydı. Annesi hasta ama hastaneye yatirmiyorlar isimleri zedelenmesin diye. Babası hafta da bir eve gelir bir iki saat durup gider. Birde küçük kız kardeşi var Ada. Yine babasını düşüne düşüne vardı eve. Yardımcıları Elif' e annesini sordu.
- Elif abla annem odasında mı ?
- Evet canım.
Elif aileden biri gibi onlar için. Ada koşa koşa geldi ve ablasına sarıldı.
- canım benim bana biraz musade et anneme bakıp geliyorum.
Diyerek ayrıldı yanından.
Annesinin kapısını çaldı. Ses yoktu, ısrarla çaldı. Ama hiç ses gelmiyordu. Kapıyı açıp girdi içeri. Nişan şoktaydı. Gözlerini ovusturdu. Elinde annesine getirdiği tepsi vardı onu yere düşürdü. Annesi kendine aşmıştı...